Bir harf bile katipsiz değilken, bu alemler (18000) başıboş, kendi kendine teşekkül edecek kadar kudret sahibi mi ki, Allah olmasın. Allah var ve hepimiz ölümlüyüz. inna lillahi ve inne ileyhi raciun yani biz Allahtanız dönüşümüz yine ona olacaktır.
kötülük tanrının suçu değil diyenlere evrende olan iyilik tanrının eseri iken kötülük neden insanın oluyor? ayrıca dinlerde şeytan tanrının kötülüğüne kılıf uydurmak için uydurulmuş günah keçisidir.
Allahın varlığından çok bizim varlığımız daha büyük bir soru sen mükemmelsin ve bizi neden yaratmak istedin şeytan ve adem ile hava masalını anlatmayın bana 13 yaşında inanmadım ben o hikayeye. Sağlıklı düşünenlere saçma gelir zaten her şeye gücü yeten bir varlık şeytanla insanla neden uğraşmak istesin? (bkz: aklın islamdaki yaratıcıyı çürütmesi)
bazı saçma sapan saptırmalı akıl yürütmelerle ispatlanmaya çalışılmaktadır.
oysa basit bir felsefi analiz yaparak tanrı'nın var olmasının mantık dışı olduğu anlaşılabilir. sabırla sonuna kadar okur ve anlarsanız, muhtemelen daha önce üzerine kafa yormadığınız bir konuyu düşünmek zorunda kalacaksınız:
semitik dinlere (musevilik, hristiyanlık, islam) göre tanrı evreni bilinçli olarak yaratmıştır. bildiğiniz gibi eylemler ikiye ayrılır: bilinçli olanlar ve bilinçsiz olanlar. bilinçsiz olanlar, bir patlama karşısında irkilmek gibi eylemlerdir ki, tanrı'nın evreni bilinçli olarak yarattığı ileri sürüldüğüne göre konumuz dışıdır.
tabi, hiç daha fazla açılmadan "tanrı'nın evreni yaratmasına eylem diyemeyiz, ol deyince olmuştur" da denebilir. hiç önemli değil...
bilinçli bir eylem yapmak için önce o eylemi yapmayı "istemek" gerekir. "ol deyince oldu" görüşü bizi ne kadar "eylem" kelimesinin dışına çıkarır, tartışılır ama "istencin" dışına çıkarmadığı kesindir. yani adına ister "tanrı eylem gerçekleştirdi" deyin, ister "ol deyince oldu" fark etmez, eğer bilinçli ise ardında bir isteğin olması gerekir.
peki "isteklerin", diğer deyişle "arzuların" kaynağı nedir? bilaistisna "ihtiyaçlardır". ihtiyaç olmadan arzu olmaz. delinin kafasında huni olmasını arzu etmesi bize göre mantıksız olabilir, bir ihtiyaç gibi görünmeyebilir ama ona göre bir ihtiyaçtır.
arzuyu doğuran ihtiyaçların illa maddi olması gerekmez. "sevilme ihtiyacı" da bir ihtiyaçtır, "sıkılmak" da "sıkıntıdan kurtulma" arzusunu doğurur. şimdi geldik esas noktaya:
tanrı, dinlerin ileri sürdüğü gibi, kendi halinden memnun, kendi kendisine yeterli, kendisi dışında maddi veya manevi hiç bir ihtiyacı olmayan bir varlıksa, "arzusunun" olmaması gerekmez mi? "arzu" olmadan nasıl bilinçli bir eylemde bulunulabilir? bir "ihtiyaç" tetiklemediyse tanrı neden evreni var etmeyi arzu etsin? dolayısıyla ortada dinlerin ileri sürdüğü niteliklere sahip, her türlü ihtiyaçtan münezzeh bir tanrı olsa evreni yaratmaması gerekirdi. yaratmışsa "bir ihtiyacı vardır" denebilir ki böyle demek semitik dinlerin "tanrı" tanımını değiştirir, bizi hintlilerin "atman" inancına sürükler. uzatmamak için o konuya girmiyorum.
işte mantığın bizi götürdüğü yer burası. bu paradoks nasıl yanıtlanabilir?
"tanrı'nın hali, oluşu ve yaptıkları bizim mantık terazimizle değerlendirilemez" denebilir elbette ama bunu söylemek, iddia edilen niteliklere sahip bir tanrı'nın varlığının mantık dışı olduğu anlamına gelmez mi?
tabi bir de tasavvufa girilebilir. ama o da durumu kurtarmaz. yine daha fazla uzatmamak için nedenini şimdilik izah etmiyorum.
bazilarinin su kaynattigi baslik. hadi madde kendi kendine oldu bu formu kim verdi gibi absurt sorularla kanitlanamayan iddia. bu inanctir canlar, su sanat eserinin sanatcisini tanimak isteyende olabilir gordugu alemin enkaz oldugunu dusunen de.
kesindir,kör ihtimallerin gören ve duyan varlıklar meydana getirmesi imaknsız yani sonsuz tesadüf diye birşeyin olması imkansız olduğundan ayrıca, insan derisini kaldırıp altındaki robotumsu sisteme bakıldığında net bir şekilde yüce bir varlığın etten kemikten robotları olduğumuz açık ve net,tabi bunu görebilmek için temiz duru bir görüşe ve kalbe sahip olmak gerekir,göremeyenlerin kalbini karalar bağlamıştır günahtan,kulaklarında gözlerinde ağırlıklar perdeler vardır.