böyle bir ispatın olamayacağı gayet nettir. sadece kendi boyu kadar olan bir leğende pipisiyle balık yüzdürme oyunu oynayan tiplerin vakit geçirme yönteminden ileri gitmez.
aslında yazmayacaktım moral bozucu olmasın diye ama, yine de gizli saklı bir şey olmadığı için hatırlatmaya karar verdim.
peygamber efendimiz zamanında artık iyice azmış olan kafirler sürüsü barışçıl görünerek yanına geldiler ve;
- şu bahsettiğin ve içinde yanma ihtimalimiz olan cehennemi görmek istiyoruz. eğer gerçekten gösterebilirsen iman edeceğiz.
peygamber efendimiz hüzünlendi haliyle. çünkü allah'ın izni yoktu cehennemin gösterilmesi için. hele bir görseler, inanma ihtimalleri vardı üstelik. asıl hüznü bu sebepleydi. belki de çok fazla kişinin iman etme ihtimali olacaktı. muhtemelen çok istedi cehennemin gösterilmesini ama izin yoktu. tabi iznin olmamasının çok önemli bir hikmeti vardı ve ayet şeklinde ulaştırıldı ona zaten.
- hiç üzülme. onlar görseler de inanmayacaklar.
yarattığı kulunu yaratandan daha iyi kim bilebilir. cehennemi gösterecekti. kafir kullar o an için delireceklerdi ve deliler gibi "aman iman ettik, müslüman olduk, allah var, cehennem var, sorgu var" diye inim inim inleyecekler. daha sonra yaşamaya devam edip aynı inançsızlıklarına dönecekler. bunların örnekleri çok yaşanmıştır ve yaşanmaya da devam ediyor. işin esprisi, müslümanlığın temeli aklını kullanıp, bilinçli olarak inanmaktır. "hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?"
gözünüzden dünya perdesinin kalkmasını beklemeyin.
Dünya, milyarlarca yıl önce oluşumunu kabaca tamamladığında ve etrafta hiçbir canlı yokken, hormon, enzim yokken, canlılığa sebebiyet verecek herhangi bir şey yokken nereden geldi de bu enzimler, hormonlar canlılar meydana geldi diye sorulduğunda aynı ateistler aslında ben deistim derler. Ateistler maneviyen yobaz, şakirtler ise maddiyen yobazdır.
imkansızdır. Bütün kainatı, her zerreyi, atomu, atom altı parçacıkları, esir maddesini, bütün boyutları tek tek dolaşıp ispat etmeniz gerekir ki, bu imkansızdır.
Varlığının ispatı daha kolaydır. Bu konuda kalbi mühürlenmemiş herkes hemfikirdir. gerisi lafı güzaf.
çok ünlü bir ateistin makalesini okumuştum. orda diyorki ben desemki uzayın derinliklerinde bir madde var ama ne gözle nede şuanki teknolojiyle görünebilir desem siz bunun var yada yok olduğunu nasıl ispatlayabilirsiniz? gerçekten de öyle ne var ne yok olduğunu tam olarak ispatlama şansınız yok ama toplasan şurda 60 70 sene yaşıyoruz max. ölünce öğreniriz var mı yok mu. ben var dıyorum varsa sıkıntı yok ama yok diyenler ya varsa ne yapacaklar bakalım.
Allah'ın varlığı ve birliği elbette ispata gerek duyulmayacak kadar aşikâr. Belki de Allah'ın ispatını istemek balıkların suyun ispatını istemeleri gibi bir şey.
Var olanlar sadece görülenlerden ibaret değildir elbette. Hem insan sadece görme yeteneğine sahip değil. Akıl, mantık, vicdan ve hisler de var insanda. Şu durumda akıl edebilen her insan için Allah'ın varlığını anlamak çok kolay. Çünkü yapılan bir iş ya da bir sanat onu yapanı ispat eder hem tarif eder. Mesela bir mektup düşünün. Yazanı görmesek de kâtibi olduğunu bilir ve o mektuptan onun mesleğini, mevkiini, isteklerini, karakterini anlayabiliriz.
Selimiye Camii'nin bir yapanı olduğunu tarih kitaplarında yazdığı için mi biliyoruz yani? Bir ustası olduğunu aklımızla idrak etmiyor muyuz? Şu an yer yüzünde Mimar Sinanı kimse görmüyor. Fakat hiç kimse Selimiye Camii'nin kendi kendine olduğunu düşünmediği gibi Mimar Sinan'ın aklını, mimarî dehasını ve sanat ruhunu eserleriyle görebiliyor.
Kâinat da Allah'ı (cc) bizlere tanıtan mektup ve sanatlardan ibarettir. Her biri birer mucize olan varlıklar Allah'ı tarif ederken aklı ve gözü olan ve biraz da dikkatle bakan herkese Allah (cc) vardır ve birdir diye ilan ediyor. Akıllarını, nefislerinin karanlık dehlizlerinden çıkarıp kâinata bakanlar Allah'ı apaçık bir şekilde görecek, hatta Onun şiddet-i zuhurundan gizlendiğini anlayabileceklerdir.
sonuçsuz ispat denemesidir. var olduğunun ispatı kadar gereksiz bir çabadır. bir kere bu konuda zıt fikir sahibi iki kişinin birbirlerine kendi iddialarını ispat etmeleri mümkün değildir. zira kabul noktaları farklıdır. ben bir ateist olarak kuran vb kitapları kabul etmezken, bir dindarın ispat diye, önüme kuran ayetleri koyması saçmadır. keza tam tersi de, yoğunlukları farklı olsa da, saçmadır.
misal, teyzem bir toprak kaba pekmez koyar ve bu kabı balkona bırakır. bir süre sonra balkondaki pekmez taşar. bana sorduğunda, genleşmeden, hacmin artmasından, yoğunluğun azalmasından vs bahsederim. teyzem ise, ibadetlerinden, allaha yakınlığından, allahın bereketinden vs bahseder. ikimiz de kendi kabullerimiz doğrultusunda haklıyızdır.
mesele tutarlı olabilmek ve saldırmazlıktır. hepimiz biliyoruz ki varlığı ya da yokluğu, en azından bugün için, sadece inanç boyutunda ortaya atılabilir, ispat edilemez.
unutmadan, saldırmazlık konusunda mütekabiliyet şarttır. eğer taraflardan biri saldırıyorsa, diğerinin de saldırıyor olmasını eleştiremez.
eğer ispat istenirse dağa, taşa, ağaca, böceğe dünyada olan herşeye bakılarak görülebilir. lakin eğer içinde yoksa allah'a inanmak, evren yıkılıp tekrar yaratılsa yine de bir bahane bulunur allah'ın varlığı inkar edilir.
--spoiler--
Kesin olarak inananlara, yeryüzünde ve kendi içinizde Allahın varlığının nice delilleri vardır; görmez misiniz? (Zariyat suresi, 20-21)
ispatı olmaz demek tam bir cehalet göstergesidir. bilim hakkında hiçbir şey bilmemesine vermek gerekir. yani şimdi burada oturup iki sayfa entropi prensibi, doğal seçilim, büyük patlama, evrimi yazarız ki herhangi bir ayet ya da sure kullanmadan tamamıyle bilimin önermeleriyle var olan bir gücü de ispat ederiz. tabi bunu adlandırma biçimine siz karar verirsiniz. ha ben allah diyorum orası ayrı, sen istiyorsan yahuda de isa de orasına karışmam.
allah geciktirmez, ertelemez, mühlet verir ayetinden yola çıkarsak, vaktini doldurana kadar kendisine mühlet verilmiş, belirli bir yere gitme zamanını bekleyen kimselerin, gidecekleri yerdeki ısı derecesini yükseltme zahmetleridir.
ona ilişmek, müdahale etmek, hatta kaale bile almak gereksizdir, zira zaten kendisine verdiği zararı cümle islam alemi bir araya gelse veremez.
anlamsız bir çırpınış durumudur. kendilerini ilahi azaptan kurtarmak için ya da sonuçlarının ne olduğunu bilip de gönlüne aklına yediremediklerinden dolayı, isterseniz cenneti ister cehennemi gözleriyle görsünler. yine inanmayacaklar. babamın bu gibi durumlarla ilgili bir sözü vardır.