"arapça bilenler anladı. arapça bilmeyenler ne yapacak" diyor ciddi ciddi.
Kur'an'da bu ayetlerin var olduklarını nasıl anladın peki? bak oraya türkçe meal yapıştırmışsın. aa demek ki bir dil başka bir dile tercüme edilebiliyor. aydınlan.
Arapça bilmeyenler için hazırlanmış tercümeler mealler tefsirler var. Açıp okudun mu diye sorsalar ben arapça bilmiyorum o yüzden okumadım mı diyeceksin yani? Bu bahane mi? Türkçe olarak Sana bu ulaştı mı? Ulaştı. Mesajı aldın mı? Aldın. Okudun iyice anladın mı? Anladın. Tamam işte ayet tecelli etti. Maksadı rabbani muradı ilahi tahakkuk etti ve yerine geldi mi? Geldi. O halde mesele bitti. Şimdi sorumlusun. Ha okumadın öğrenmedin. Yine sorumlusun. Niye öğrenmedin? Bunun türkçesi vardı da niye öğrenmedin? ilkolkul çocuklarının güleceği zeka seviyesindeki bahaneler ileri sürerek kimi kandıracaksın? Kuran dalga geçmiyor kardeş. Cenabı allah Çok ciddi.
Adama sormazlar mı madem araplar anlayabiliyo bunu bu kadar başka dilden ve ırktan insan nasıl inançlı oldu.
ilk hitap edilen ve devamında da onu yayacak olan kişiler Araptı ve tabi ki Arapça olacak. Aynen Allahın belirttiği gibi de Müslüman farklı farklı milletler de anladı kuranı bir şekilde.
Yani şimdi Normal zeka seviyesinde bir insanın bu kadar basit bir şeyi anlayamaması yada gtünden anlaması mallık değil de nedir.
Mesaj tabi ki dünya üzerinde yaşayan her hangi bir insanın anlayacağı şekilde gelecekti.
Zaman ileriye doğru gittikçe inanan sayısı arttığı gibi, hem toplumlar arası iletişim ve etkileşim arttı, hem de tüm dünya içe kapalı köy yaşamından birbiri ile mecburen ilişki halinde olan iç içe bir yaşama geçiş yaptı.
Ve öyle bir hale geldi ki senin gibi bir kuş beyinli bile Google'a yazıp birkaç saniye içinde tüm kuranı istediğin dilde okuyabiliyorsun.
Yani kuran bizzat deneyimlediğimiz üzere hem Arapça ve hem de gayet evrenselmiş di mi sevgili mal arkadaşım.
Evrensel olması için her dile tek tek mi gönderilmeliydi. Zat-ı haliniz ve ultra muhteşem zekanız neyi uygun görürdü?
Dipnot:biri de herkes sus pus demiş. Ulan böyle salakça bir şeye cevap vermeye utandım ben.
Allah öyle yaratır ki hem o yaratır, hem de yaratırken nedenler-sonuçlarla birlikte yaratır.
Hem yarattığı bilimi, matematiği, biyolojiyi, fiziği yani neden ve sonucu işletir hem de bunlar olurken Allah hali hazırda yaratıyordur zaten.
Allaha dua ederiz şu kızla evleneyim diye. Ona hoş davranırız, tanışırız, iletişime geçeriz, onu etkilemeye çalışırız, paramız vardır vb. nedenler bir araya gelir evleniriz.
Şimdi bunun hakkında iki şey de söylenebilir.
Allaha dua ettim oldu da denebilir,
ben içinde bulunduğum vaziyet ve gerçekleştirdiğim eylemler sebebiyle zaten onunla evlenecektim de denebilir.
Fakat Allah zaten kuranda yaratmasını kendi hiç değişmeyen kanunu ile yaptığını söylüyor.
Biz müslümanlar nedenler sonuçlar çerçevesinde dünya akışının devam ettiğine ve bunu da bizzat Allahın yarattığına inanıyoruz.
Sizin çizdiğiniz stabil, durağan, "din gelecekse şöyle gelirdi" sözünüz ise bu taraftan bakılınca tamamen zırvadan ibaret görünüyor.
cahil beyanı. o kadar cahilsiniz ki kur'an'ın hak kitap olduğunu anlamak için tefsiriyle okumak yeterli. ama sizde o beyin yok maalesef bir de dalgaya alıyorlar. dalgaya almayıp inanmayan kişileri tenzih ederim.
deden bile söndüremedi islam'ın nurunu, sen mi söndüreceksin ebu cehil'in torunu?
ingilizce yazılan romanlar, teknik kitaplarda bütün insanları ingiliz sanarak yazılmadı. isteyen öğrenir okur, isteyen tercümesini okur isteyen hiç okumaz boş konuşup prim kasmayın.
Hayır sevgili yetersiz beyinli kardeşim kakndoboy.
Bize göre Allah tüm insanlara kesintisiz olarak uyarıcı ve mesaj gönderdi ve göndermeye devam etti. Bu asyada da böyleydi Afrika'da da orta doğuda da.
Fakat üst entryde de bahsedildiği üzere Allah varlığı nedenler sonuçlar üzere yarattı. insanlar üzerinden düşündüğümüzde de tüm dünyanın ilkel olduğu ve ülkelerin birbirinin toprağını alıp
oraya yerleştiği, diğerlerini köle yaptığı yada öldürüdüğü, kanunun nizamın, olmadığı, neredeyse tüm dünyadan sadece çok küçük bir azınlığın okuma yazma bildiği bir dünyada mesajın kısa kısa aralıklarla gelmesi dikkat çekici derecede güzel.
"Yeni din eskisi bozulduğu için geldi"den ziyade; din hep geldi gelmeye devam etti ve kuran ile tamamlandı.
Tam da insanlık medeniyetinin zirve yapmasından önce; dayanıklı kağıdın yaygınlaştığı, mesajın kaybolmasının mümkün olmayacağı dönemde.
Tüm dinlerin kaynağı aynı. Afrika zulularından uzak doğu öğretilerine, iskandinav yada Yunan mitolojilerinden ortadoğu inançlarına kadar hepsinin kaynağı aynı. Fakat antik çağlarda gerektiği üzere kesintisiz olarak uyarıcılar gelmeye, hem de bir kutsal kitap bile olmadan gelmeye devam ettiler.
Ve plan dahilinde kuran ile mesaj tamamlandı. Tam da Allahın yarattığı neden sonuç ilişkisi dahilinde.
Şurada konuşulabilse girilecek bir diyalogda 5 dk içinde saçmaladığı ayyuka çıkıp rezil olacak tipler sırf bulunduğumuz platform yazılı bir platform diye bu kadar heyecanlı ve mağrurlar.
E tabi yok demek, öyle değil demek çok basit ve kısa. Oysa konu uzun, detaylı ama gayet net.
Ama gerçek olan birşey var. Din olgusu ile ilgileniyorsan "objektif" olarak araştırmaya devam etmelisin her fikir ile tanışmalısın. Sadece o ana kadar kendi inanıyor olduğunun benzerleriyle masturbasyon yapmamalısın.
Ha ilgilenmiyorsan da yaşamana bak bilmediğin konuları biliyormuş gibi atıp tutma. Cevap arıyorsan burada bulamazsın aramalısın.
-Allah tüm dünyaya aynı mesajı, ilk insandan beri göndermeye devam etti.
-islam yeni bir din değil, düzelen birşey de değil. O bir devam ve tamamlama.
-dinin temel amacı her birey için çok kısa sürdüğü aşikar olan dünyayı düzeltmekten ziyade daha kutsal biri şey. Ebedi yaşam. Ne olduğumuz, nereye gittiğimiz ve de en önemlisi amacımız.
-Allahın ol deyip olması ile olan şey olurken bunun neden sonuç dairesi içinde olması arasında tezat hiçbirşey yok.
