Mümin suresi 7. Ayet; " arşı taşıyan, bir de onun çevresinde bulunan melekler devamlı olarak Rablerine zikir ve hamd eder"
Hakka suresi 17. Ayette ise; "Melekler de onun kenarlarındadır. O gün Rabblerinin tahtını, bunların da üstünde sekiz (melek) taşır." Demektedir.
Hadislere göre; Bugün 4 kıyamette 8 olacakmış melek sayısı . Hatta muhammed bu meleklere dağ keçisi demiş. (Ebû davut)
Yani allah ın tahtını taşıyan 8 tane keçi var. Allah ın tahtını taşıması gerekiyormuş neden acaba?
Hatta muhammed; dünya ile gök arasındaki uzaklık 71-73 yıllık mesafe demiş. Bir başka hadiste ise 700 yıllık diyor. Bunların üstünde de deniz varmış!!? Bunun üstünde de 8 tane dağ keçisi arşı taşıyormuş. Her birinin toynakları ile omuzları arasındaki uzaklık iki göğün arasındaki mesafe kadarmış.
Yani çevresinde ve o tarihte bilen insan olmadığı için uyurup uyurup söylemiş. Lakin bugün dünyanın düz olmadığı dünyanın altında üstünde sağında ve solunda uzay boşluğu olduğu anlaşılmış durumda.
Türkçe de saray kelimesi Arş anlamına geldiğini için allah ın bir saray ının olduğu anlamına çıkıyor buradan. Sarayı olan bir yaratıcı yoksa arap ve Ortadoğu mitolojisinde tanrı kavramı hükümdarlar gibi mi düşünülmüş sorusuda çıkıyor buradan.
Arş (Arapça: العرش), Arapçada taht ve koltuk anlamlarına gelen bir kelimedir, Allah'ın tahtı veya daha ayrıntılı anlatımlarda taht odası; ibrahimî dinlerde gök katlarının üzerinde, tek Tanrı'nın dünyayı idare ettiği yerdir. Yahudilikte Araboth, islam'da Arş olarak isimlendirilir. "Arş-ı Âlâ" Allah'ın tahtı anlamında özel isim olarak kullanılmaktadır.
Hadislerde Allah’ın arşı dışında Muhammed’in, Cebrail’i gökle yer arasında bir arş üzerinde otururken gördüğü, şeytanın da Allah’ın arşı gibi deniz (veya su) üzerinde bir arşı bulunduğu, çevresinin yılanlarla çevrili olduğu ve şeytanın insanları saptırmak üzere yardımcılarına emirleri buradan verip yeryüzüne saldığından söz edilir.
Kaynaklara göre âlemin idaresi buradan yapılmaktadır. Arş koç veya insan, arslan, öküz, kartal yüzlü meleklerce taşınır. Bazı rivayetlerde sayıları dört olan taşıyıcıların sayısının ahirette bazı peygamberlerin de katılmasıyla sekize ulaşacağı, Allah’ı tesbih ederken Arapça, diğer zamanlarda ise Farsça konuştukları rivayet edilir.
Malzeme ve ebad
Rivayetlere göre arş nurdan, nur suyundan veya yakuttan yaratılmış büyük sütunları bulunan bir tahttır. Arş altı, üstü, sağı, solu, ağırlığı, gölgesi, köşeleri, sütunları olan, kubbe şeklinde büyük bir nesnedir.Yedi gök ile yer, kürsüye göre çölün ortasına atılmış bir yüzük halkası, Arşın kürsüye göre büyüklüğü ise, çölün halkaya olan büyüklüğü kadardır.
Yeri
Arş yedinci göğün üzerindeki firdevs/ adn cennetinin üstünde, Allah da arşın üzerinde bulunmaktadır. Güneşin yörüngesi arşın altındadır ve güneş ışığını arşın nurundan alır.
Bazı alimler, “Allah vardı, ondan önce hiçbir şey yoktu ve arşı su üzerinde idi.” “Allah hiçbir şey yaratmadan önce arşı su üzerinde idi” hadislerine dayanarak arşın Allah’ın zatı gibi ezeli olduğu görüşünü ifade ederler.
Kelamcılar Taha-5 ve Araf-54 gibi ayetlerde "Rahman arş üzerine oturdu" şeklinde geçen ifadeleri mecaz olarak değerlendir ve ayetlere antropomorfik anlamlar yüklenmekten kaçınırlar.