müslüman olan herkes bilir ki allah-u teala seni malınla,canınla,sevdiklerinde imtihan edecektir. zaten bunu kabul etmeyip adalet istiyosan, allaha olan inancını kaybetmişssin demektir. allah-u teala bildiriyor ki ''ben sevdiğim kullarımı bela ile imtihan ederim'' bu sözü iyi anlamak iyi analiz etmek gerekir.param yok,malım mülküm yok diye sızlanacağına,sağlığım var,allahım var diye şükret. sen müslümanım diyip allah-u tealanın emirlerini yerine getirmessen dualarının kabul olmasını nasıl beklersin? misal hiç mutlu bi anınızda allaha şükrediyomusunuz(istisnalar hariç)? ama sıkıntı,dert,tasa gelip seni bulduğunda eller havaya...yok öyle bi dünya kardeşim. müslümanlığını ''aşk'' ile yaşamayan insan tam müslüman değil ham müslümandır.ham müslümanlık, müslüman için eziyettir. sakın unutmayın. aşk demişken dünyalık aşktan bahsetmiyorum yanlış anlaşılmasın. karşı cinslerin birbirleriyle yaşadıkları ''aşk'' değil sevgidir. aşk sadece allah la yaşanır,hissedilir.peygamber efendimiz bile ne belalarla mücadele etmiştir bilirmisiniz ? velhasıl bunlar gerçeklerdir. ''sen kimsin ki ona buna fetva veriyosun'' sözlerini duyar gibiyim. haklısınız ama artık sızlanma değil şükretme zamanıdır müslüman kardeşlerim. allaha emanet olun hepiniz. selametle...
sen allah için bir şey yapma, namazını kılma, orucunu tutma, zekatını verme, sonra dua et, dualarım kabul olmuyor diye ağla. saçma bir düşünce mantığı, allah dualarınıza her zaman cevap verir. "hayır" da bir cevaptır unutmayın. senin için hayırlı bir şey değilse istediğin, allah'ın bile bile kulunun böyle bir isteğini kabul etmez.
şimdi bi düşünelim bir müslümanın her duası kabul olsaydı eğer o zaman herkes müslüman olmaz mıydı ? gel gör ki zaten saf nurların ( hz.muhammed, hz.ali , hz.hamza , hz.ibrahim) has kulların tüm duaları kabul olmuşlardır.
bu dua meselesi çok komik. arkadaşım, bi maç var, iki taraf da yenmek için dua ediyor, hangisi kabul edilecek? dua edersin, isterse kabul eder, isterse etmez. Müslüman inancına göre de bunu sorgulamak kula düşmez.
dahası gözle görünmeyen bir hücrenin çekirdeğindeki kromozomun kromatin ipliğine dna kodları giren noksansız yaratan allah dır ki bu da bu başlığı çürüten bir diğer ispattır.
Peygamber ya da haberci yollanmamış kavim yoktur. Farzedelim ki oldu. Hz ibrahim (as) kıssasını hiç okumadığınızı gösterir. Evrenin değişmez kuralları olduğu kesindir. Yer çekimi, ışık hızının aşılamaması ve zamanın ileriye akması gibi. Buna mukabil kütle çekim kuralı dahilinde gök adaların sarmalları yer çekimi kanununu bozarken, black hol denen uzay fenoneni de ışığı yakalayacak gücü kendinde barındırır ve zaman paradoksu buralarda bozunuma uğrar.
Eğer bir tanrı varsa; her şeyin üstünde olacağından, evren kuralları denen olgu yerle yeksan olacaktır. Hiçbir şey bilmiyorsanız kuantum fiziğine odaklanın. Elbet orada aklınızı başınızdan alacak şeyler çıkacaktır.
allah'ın veya başka herhangi bir tanrı'nın var olduğunun da var olmadığının da kanıtı yoktur. Çünkü kanıt, olgular üzerinden değerlendirilir ve olguların toplamı insana gerçekliği verir. gerçeklikte karşılığı olmayan bir şey olgu olamaz ve olgu olmayan şeyin var olduğunun ya da var olmadığının kanıtı olamaz. özel anlamda ise: allah'ın varlığı kesindir ama ilk önce bir insan ürünü, bir blueprint, bir kavram olarak. kuran'da iddia edilen tanrı'nın var olup olmadığı ise, kuran'ın ve islam'la bağlantılı olan şeylerdeki olası çelişkiler incelenerek anlaşılabilir.
bu konu hakkında araştırdıklarımdan yola çıkarak, kendi şahşi fikrim: muhammed allah'ı cahiliye döneminin baş tanrısı olan ay tanrısı Hubal ve yahudilerin tanrısı yehovanın birleşiminden oluşturarak yaratmıştır. muhammed yahudiliği gayet iyi biliyordu (yahudi kabilelerindeki hahamlardan öğrendi, ama neredeyse kesin olarak denebilir ki, kuran'da iddia edilenin aksine okuma-yazma da biliyordu ve bununla ilgili bazı eski dini kitapları da okudu) ve islam'da yahudilikten gelen pek çok hikaye, kural ve adet vardır. islam'ın işaretinin hilal olmasının nedeni de allah'ın ay tanrısı kökenidir. çünkü her şeye gücü yeten yüce tanrılar ve ilgili dinler her zaman üzerine kuruldukları eski tanrılara ve inanışlara ait dair izler taşırlar. örneğin; hristiyanlıktaki meryem ana, şarap ve ekmek, azizler gibi pek çok önemli konsept direk olarak kendilerinden önceki ve kendi dönemlerindeki pagan inanışlarından ve gizem dinlerinden gelmiştir.
genel anlamda ise: insan bütün bilinen tanrıları kendi ihtiyaçları doğrultusunda yarattı. bir tanrı varsa da, insanoğlu daha onun var olup olmadığını bile bilmiyor ve muhtemelen de hiçbir zaman bilemeyecektir. çünkü bizim varlığımızın yapısı sonsuzluğun kişileşmiş biçimi -yani herşeye gücü yeten yüce tanrı- kavramıyla uyuşmaz. bu uyuşmazlık tanrı ve varlığımız arasında bir iletişimin kurulmasına engel olarak bilginin elde edilmesini engeller.
insanlar doğası gereği hep bir şeylere tapma sığınma ihtiyacı hissetmiştir. islam hristiyanlık ve musevilik yokken bile dünya üzerinde binlerce din vardı ve hala var. eskiden yıldırımın ne olduğunu bilmeyen insanlar ondan korunmak için çaresizlikle tanrıları uydurmuş ve onlara sığınmışlardır. bunun gibi korku çaresizlik ve umut duyguları insanların dinler ve tanrılar oluşturmasına sebep olmuştur. son yüzyılda gelişen bilim ile insanlık evreni doğayı ve canlıların nasıl oluştuğunu (evrim) öğrenmeye başlamıştır. örnek olarak uzaydaki yıldızların bir süs olmadığını bizim güneşimiz gibi ısı ve ışık kaynakları olduklarını bunların yörüngelerinde de aynı dünya, mars gibi gezegenlerin olduğunu biliyoruz. oysa kuranda yıldızların gökkubbe yarıldığında yeryüzünün üstüne düşecek kadar küçük ve geceleri yön bulmamız için gök kubbeye asılan ve süs için yapılan ziynetler olarak geçer. o zamanın bilimi ile en mantıklı açıklaması bu çünkü. sonsuz büyüklükteki uzayda güneşine ideal konumda ve su bulunan atmosferi olan dünya benzeri milyarlarca gezegen var belkide içinde yaşayan canlılar hatta bizim gibi medeniyetler var yani kısaca uzayda özel bir ayrıcalığımız yok. milyonlarca yıldır yaşam olan milyonlarca canlının var olup yok olduğu bir gezegende. bizde maymundan kademe kademe evrimleşerek 300-400 bin yıl önce çıktık dünyadaki yaşam serüvenimize, mağaralardan aya çıkmayı başardık ve ilk adımızı attık evreni tanımak için önümüzde daha çok yol var ama daha bu başlangıç. lakin insan türüde kalıcı değil bizde yok olacağız geçmişte yok olan canlılar gibi bizim üstümüze de yeni canlılar ve belkide bizden zeki canlılar gelecek. .
insanın yaratılış amacı allah'a imandır, ayrıca allah yok diyenlerin evrende etki-tepki-etki kuralını unutması lazım gelir zira evrende hiç bir şey kendi kendine oluşamaz, doğa kendi kendine oluşamaz, kainat kendi kendine oluşamaz bugün modern bilim dünyanın yokluktan varolduğunu deneylerle kanıtlamıştır yani vren ezelidir konusu çökmüştür.kısacası bir yaratıcıyı reddetmek ve olmadığını ispat etmek zinhar imkansızdır haa dini inkar edebilirsin ama yaratıcı gücü asla edemezsin evrim de olsa soğuma ısınma da olsa yaratıcı güç vardır. şimdi şu sakat beyinli arkadaşıma gelelim klasik türk ateisti:
--spoiler--
insanlar doğası gereği hep bir şeylere tapma sığınma ihtiyacı hissetmiştir. islam hristiyanlık ve musevilik yokken bile dünya üzerinde binlerce din vardı ve hala var.
--spoiler--
halbuki adam allah'ın ispatını kendi ağzıyla yapıyor elbette insanı yaratan yaratıcı üretime sürülmüş yeni bilgisayar misali insanının hem cesedini hem ruhunu bu şekilde donanımlarla doldurmuştur zira sen ve senin gibi cehalet abideleri hiç bir hak kitap okumadığınız için böyle saçmalamakta diretiyorsunuz.
bu ve bunun gibilere dünya ilk kurulduğundan beri allah'ın gönderdiği elçilere anlatmak istediği inanç tevhid inancıdır. her kavme, her ülkeye gönderilen peygamber ve nebiler bunu anlatmak için canlarını ortaya koymuşlar daha sonra insanlar yine saçma sapan taşa, heykellere, helvaya tapmaya devam etmişlerdir. biraz oku kardeşim zinhar helak olacaksın.