allah inandırmak için çok antiçer. Tam Araplara özgü biçimde. (Yorumlarda da Arap geleneğine bağlanıyor.) Ve pekçok şey üstüne içer andını:
1- Kendi üstüne andiçer.
- "Fe ve Rabbike!" yani "Senin Efendi'ne-Tanrı'na andiçerim ki..." der. (Meryem: 68; Hicr: 92.)
- "Doğuların ve Batılann efendi'sine-Tann'sına andiçerim ki..." anlamındaki sözleri kullanarak antiçer. (Miâric: 40.)
- "Tallahi!", yani "Tann üstüne andiçerim ki..." diyerek andiçer.(Nahl:56,63.)
2- "Peygamber"inin, yani Muhammed'in üstüne andiçer.
- "Le amruke!" yani "(ey Muhammedi) Senin yaşamın üstüne andiçerim ki..." der. (Hicn 72.)
3- Kur'an üstüne andiçer
- "Vel-Kur'ani!", yani "Kur'an üstüne andiçerim ki..." der. (Sâd: 1; Kâf: 1.)
- "Vel-Kitâbi!" yani "Kitap üstüne andiçerim ki..." der. (Du-han:2.)
4- Göğe, gök cisimlerine, gök olaylarına antiçer.
- "Burçları olan göğe andiçerim ki..." (Bürûc: 1.)
- "Göğe ve yapanına (Tann'ya) antiçerim ki..." (Şems: 5.)
- "Göğe ve gece ortaya çıkana andiçerim ki... Gece ortaya çıkan nedir bilir misin? O, (cinlere, şeytanlara taş olarak atıldığında) delip geçen yıldızdır..." (Tânkf 1-3.)
- "Güneşe ve ışığına; onu izlerken aya; onu açığa vururken gündüze, onu bürüyen geceye... andiçerim ki..." (Şems: 1-4.)
- "Hayır, tanyeri ağarmasına, geceye ve bürüyüp basana (karanlığa), dolunay durumundayken aya andiçerim ki..." (inşikâk: 16-18.)
- "Hayır, yıldızların yerlerine andiçerim. Ve andolsun ki bilseniz bu, büyük bir antiçmedir." (Vakıa: 75-76.)
Tanrı, "yıldızların yerlerine andiçme"nin ne denli "büyük bir ant" olduğunu belirtiyor bu ayetlerde! Hem de andiçerek belirtiyor!
"Sabaha (fecr), on geceye (haccın on gecesine), çifte, teke ve gelip geçerken geceye andiçerim. Bunlarda akıl sahibi için birer ant değeri vardır." (Fecr: 1-5.)
Kur'an'daki "akl"ın, bugün bilinen türden bir "akıl" olmadığı, bu ayetlerden de çok güzel anlaşılır.
Aynı şeyler üstüne andiçmeler sürer gider.
5- "Yer", yani dünya üstüne antiçer.
- "Ve'1-ardi ve mâ dahâhâ!" yani: Yere ve onu yayıp dümdüz yapana antiçerim ki..." (Şems: 6.)
Bu ayete göre dünya, "yuvarlak" değil; serilen bir şey gibidir.
Dümdüz!
6- Ve daha başka şeylere, sayılamayacak kadar çok şeye andiçer.
- "Tur"a, yani "kutsal dağ"a. (Tür: 1; TÎn: 2.)
Tanrı'nın üzerine and içtiği dağ, Tevrat'taki "Sina Dağı"dır.
Musa'nın, "on buyruğu" bu dağda aldığı bildirilir. -
--"Kıyamete..." (el Kıyâme: 1.), "yele, yağmur yüklü buluta, gemiye, meleğe...." (Zâriyat: 1-4), "Düşman üzerine sürülen atlara..." (Âdiyat: 1-5.) "denize..." (Tûr: 6.), "Muhammed'in doğum yerine, doğum sahibine..." (Beled: 1-3.), ona, buna, "incire, zeytine..." (Tîn: 1.), kısacası her şeye andiçer.
Kur'an'daki Tanrı, bunca şey üstüne andiçerken, insanları belirli şeylere inandırmak ister, öfkelendiği kimselerin başlarına neler getirebileceğine; "kıyamette, kendisine inanmayan ve karşı gelenlerden nasıl öç alacağına; korkunç cehennem ateşinde nasıl yakarak cezalandıracağına... Evet, bunlara inandırmaya çabalar.
artniyetli, okuduğunu anlamayan, Allahla ne alıp veremediği belli olmayan (Aslında tek başına yaratılmak bile en büyük hediye ya) cahillerin şaşırdığı anlam veremediği durum. Sarsmak istiyor Allah seni uyan diye ama nerde o akıl!!
birde şu vardır kafa karıştırdıgını düşündüğüm. örneğin
hud suresi 2. ayet Başkasına degil yalnız allaha ibadet ediniz suphesiz ben size ondan gelen bir uyarıcı ve müjdeciyim.
bu ayetin muhammed tarafından yazıldıgı ne kadarda belli.
ancak din profları bu karışıklıgı yutturmak için kendi kafalarından ayetin başına [deki] eklemişlerdir...
anlayışı kıt olanlar tarafından garip karşılanacak bir olaydır. Allah-u Teala'nın yemini farklıdır, insanların yemini farklıdır. Arap dili edebiyatını biraz incelerlerse olayı belki anlarlar. yoksa 1400 yıldan beri o kadar gayri müslim arap çoktan kullanırdı bu sözde malzemeyi.
aslında böyle başlıklar açanların niyeti bellidir. Allah'ın varlığı, birliği kesindir. Ancak inanmak işine gelmeyince nereden malzeme buluruma yol aramaktadırlar. Boşuna yorulmasınlar, inanmak istemiyorlarsa delikanlıca söylesinler.