allah ın imtihan anlayışının işkence olması

entry7 galeri1
    7.
  1. Dünya sınav yeridir Akıl ve karar verme yetisi insana verilmiştir. Sen git şeytanla ortak ol dünyanın amına koy sonra allah bize yardım etmiyor de. Hadi ordan ateist. Allah sana akıl da vermiş güçte bunu düzgün kullansan sapık ve ahlaksızların karşısında dursan burada ağlamazsın.
    1 ...
  2. 6.
  3. Bir gerçek.

    Neden ultra zenginlikle imtihan olmuyoruz?

    Ya da neden ultra zenginler çıkıp bu da benim imtihanım demiyor?

    Alayı yalan.
    1 ...
  4. 5.
  5. Ya ne imtihanı be bu dünyanın imtihan olduğunu düşünmek en kibar tabiriyle öldükten sonra yok olmaktan korkmaktır. Ha bi noktada her insan kabullenemez yok olmayı zordur yani benimde aklımdan uçup gidiyor ölümün olduğu gerçeği ama dediğim gibi hayatta kalma iç güdüsü gibi buda bi savunma mekanizması, acaba diyip burda sürünüyorum ama öteki tarafta kralım be deyip hem kontrol altında tutulur hemde yok olmayacağını sanarak ruh sağlığını dolaylı olarak korur.
    0 ...
  6. 4.
  7. Ölümün, sevdiklerinden kopmanın, hastalıkların, kötü insanların ve nefsin varlığının, cehennemin, cinselliğin, tecavüzün, zorbalığın, kimsesizliğin, fakirliğin varlığının bazen allah acı mı seviyor diye düşündürmesi durumudur.

    Daha iyi insanların olduğu, mutluluğun baskın olduğu, ölümün, hastalığın, acı çekmenin var olmadığı bir dünyada yaşamak isterdim. Bu dünyaya gelirsek.. istemeden geldik zaten. Yaşamı verdiğinde ölümü de vermiş oluyorsun... Çelişkiye bak.
    5 ...
  8. 3.
  9. Suriye'de insanların ve daha vahimi çocukların canice bir hayvandan daha aşağılık şekilde öldürüldüklerine, onların anne babalarının canından çok sevdikleri yavrularının parçalanmış cesetlerini kucakladıklarında işte o kareye onların feryadına şahit olunca ben de seninle benzer şeyleri düşünmüştüm. niye burdayız ki? hiç olmasaydık ya. evren boşluğunda kendi halinde dönseydi. allah insana acı yaşatmadan hangilerinin iyi olacağını bilebilirdi. öyleyse ne işimiz var burada... vs. vs...

    biz zaten onların acısını da içimizde parça parça yaşıyoruz. hayat bazen seni bir noktaya kadar sürükler ve orada bırakır. sürekli düşünürsün. ancak bunu yaratıcının bir eksiği veya kusuru gibi görmek veya dünya düzeninin saçma olduğunu düşünmek tamamen bir psikolojik durum. insan neden-sonuç ilişkisi üzerinde yoğunlaşıyor. her şeye bir kulp bulmak deriz. işte öyle oluyor. kendi aklımızla rehbersiz olarak bir şeyi yorumladığımızda hataya düşüyoruz. dünyamızda gerçekten kötü şeyler oluyor. ve bu kötü şeyler bizi iyi şeylerin mutlu ettiğinden daha fazla oranla üzüyor. mesela bir hayat kurtardın %57 mulu oldun. uzaklarda bir insan öldürüldü %98 mutsuz oldun. çünkü iyi bir insanda bu oran böyle olmalı. Allah cc. ise diyor ki: neticede bütün canlılar ölecek. sende öleceksin. ali de ölecek. veli de... belki bir bombanın parçaladığı bedenin çektiği acıdan daha fazlalarını çekerek öleceksin. bilemezsin. o zaman geldiğinde belki de her şeyi tamamen anlamış olacağız. allah milyarlarca insanı cehenneme atmak için var etmedi. hayatın bir gayesi var. o da "iyi olmak." belki şimdi senin onlar kadar acı çekmemeni bir avantaj olarak görüyorsun ama öldüğün zaman fikrinin değişmeyeceği garanti değil. iyi şeyler ve kötü şeyler dünya var oldukça olacak. sen bu noktada neredesin o daha önemli.

    peygamber efendimizin tövbesine gelince. o bizim için bir örnektir. kızı fatıma için ben peygamberim diye sakın bana güvenme diye uyaran peygamber aslında işin ciddiyetini vurguluyor. aynı zamanda bir nehir kıyısında abdest alıyor olsan dahi suyu israf etme! derken de israfın ciddiyetini ve çizgisini hatırlatıyor. yoksa nehirde suyu nasıl israf edeceksin ki?

    kısaca kardeşim ölüm hak olduğu sürece bu süreçlere şikayet edemeyiz. ölümsüzlük diye bir şey olsa da bunlar yaşansaydı o zaman haklıydın ama ölüm gelecek. nasıl yılbaşı takviminde bayramlar tatiller yazıyorsa senin ölüm saatinde orda yazılı. o süreye kadar zulüm de gördüysen karşılığını alacaksın. zulüm de ettiysen cezasını çekeceksin. hardal tanesi kadar da olsa kimsenin ettiği şey yanına kalmayacak demiş uyarmış peygamber efendimiz. o çocukları öldürenler, o insanlara o acıları yaşatanlar ve yavrularının cesedini annesine verenler ve başkasının namussuna ırzına geçenlerin, o amellerle toprak olup gideceğine inanıyorsan zaten burada tartışacak bir konu yok.

    dua ederek içinde bulunduğun durumdan ışık tutacak bilgiler dileyebilirsin
    https://www.duaforum.com

    edit: arkadaşın birisi insanlar cennete girse allaha ne yararı var cehenneme girse ne zararı var demiş. elbette senin cehennemlik olman seni yaratana zarar vermez. işte biz insanüstü bir gücü tahayyül ederken yaratıcının kendi ruhundan bize üflediğini unutuyoruz. yani aslında bizler onun bir parçasıyız. ondan ayrı değiliz. Allah'ın isimlerini inceleyenler hem kahhar (kahreden) hemde rahman (acıyan bağışlayan)isimlerini duymuş görmüştür. işte bizlerde de bu sıfatlar tecelli etmiş. her insana allah bunları bahşetmiş. hatta bize bir şeyler ivar etme gücü bile vermiş. mucidler icat ettiği her şeyle Allah'ın yaratıcılığını ispat ediyor. yani ışıl ışıl yanan bir lambaya yok diyebilir misiniz? o lamba icad edilmişse artık vardır. Allah'ın inşaası büyük bizimki küçük. o güneşi yaratır. biz lambayı yaparız. allah kudret sahibidir. biz dünyada iken tebliğ edilenlerin dışında daha yüksek bilgiler edinebilseydik zaten yaratılışın da pek bir anlamı olmazdı. belki ölünce öğreneceklerimiz dünyada alimlerin bile öğrendiği tüm bilgilerden binlerce kat fazla olacak. gerçekler açığa çıkınca o gerçeğe artık kimse itiraz edemez. allaha cehennemdekilerin yanmasının bir faydası olmayacak cennettekilerin bir faydası olmayacak diye elimizdeki koskoca bir yaratılış gerçeğini görmezcilikten gelmek ancak sapkınlıkla açıklanabilecek düzeyde bir şey. kainatın üzerinde ilim ışığında tefekkür etmek yerine "he ya allaha ne faydası varki aklımla çözdüm bu işi. bildim ben" diyerek konudan sıyrılmak sadece kaçmak olarak tabir edilebilir. aslında o bilinmezlik boşluğunda anlamsızca bir hayat sürmek insanın yaratıcısını kabul edip iyi anlamaya çalışmasından daha kötü ve zordur.
    0 ...
  10. 2.
  11. kuranın türkçesini okumamış bir yazar beyanı. sen okulda sınava girmiyor musun. düşün okul açılıyor sabah akşam gitmek zorundasın belkide hiç hoşlanmadığın insanlarla aynı yerde belkide hayatta hiç bir yerde kullanmayacağın işine yaramayacak bilgiler öğreniyorsun sonra sınav günü geliyor istemiyerek bu derse çalışacaksın ve sınav günü geliyor ve bum hiç alakası olmayan çalıştığın yerden çıkmış ve hoca kitap serbest demiş ama kitapla alaksı olmayan sorularda var kan ter içindesin sınav bitti. ama sen zeki birisin ama çalışmadın ya da heyecan yaptın 50 alıyorsun senden salak biri kopya çekmiş 90 almış diyorsun nasıl olur nasıl olur 90 alan kamilde şaşkın. sonra okul bitiyor sen üniversiteyi bitirmişsin ve iş bulamazken lise terk komşunun oğlu hasan torpille 10 bin tl maaşla işe başlamışsın şimdi kimler işkence yaptı sana. yaratan mı yoksa insanoğlu mu? düşün çok zengin biri var sen fakirsin hergün kuru ekmek yemişsin ama zenginin çocukları engelli senin çocukların sağlam. yani bu dünya ya nasıl baktığına bağlı. sonra herkes öldü kötüler cehenneme gitti hergün işkence görüyorlar sen cennettesin oo yediğin önünde yemediğin arkanda kebap. ha inancın yoksa şöyle düşün tanrıyı kabul etmiyorsun o zaman bu işkenceleri yapan yaratan değil insanlar hiç suçu şeytana atma ya da yaradana tek suçlu insanlar. o zaman otur ve düşün bugüne kadar bilerek ya da bilmeyerek kimlere işkence yaptın. fiziki psikolojik işkence. biri açken ekmeğini bölüştün mü ? soğukta duran birine fazla bir montunu verdin mi? güçsüz birini ezdin mi? kalp kırdın mı ?
    1 ...
  12. 1.
  13. E boşuna dememişler
    Ağlamayana meme yok.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük