Allah'ın hakkının üç olarak dillerde dolaşması ayrı bir gaflet tabi. sayılarla ifade etmek kısıtlamak olur. sonuçta ne diyor mevlana;
tövbe et, tövbe et
ne olursan ol, tövbe et
ister ateşe tap, ister puta
ister yüz kere tövbeni bozmuş ol
yine tövbe et
zira bu kapı umutsuzluk kapısı değildir.
bunun yerine, bütün sınırlamalar kalksın desek? *
hangi çağda yaşıyoruz? bütün sınırlamalar kalksın, yasaklar yasaklansın, özgürlük istiyoruz özgürlük!
ben manyak mıyım?
allahın adını kullanıp kendi zimmetine 'hak' geçirmek isteyen kesimin doymak bilmez durumu..
alternatif olarak ; hayatını başkalarına yalakalıklarla ve günahlarla geçiren kişinin allah yoluna dönmesi,ama eski alışkanlıklardan kurtulamamış olupta ''allah adına bir iş yapayım'' diye giriştiği cennete girmeye hak kazanma denemesi..
vuku bulması durumunda hesap kitap melekleri ile mefta arasında şöyle bir diyalog gelişebilir;
- söyle! peygamberin kim?
+ peygamber derken?
- liderin, öncü bellediğin, örnek aldığın?
- ha tamam, pele abi, mahalle arasında top oynarken hep öyle derdim zaten, "pele topu aldı, düştü kalktı" falan diye...
+ yanlış...
- bazen kaleye gecerdim...o zaman simoviç...tamam simoviç'ti örnek aldığım.
+ yanlış... son hakkın!
- yapma yahu...hımmm. tamam...özcan deniz abi...hatta evde yanlız kalınca onun gibi söylerdim şarkıları, bak dinle; "hadi hadi meleğim uç da göreyim, o güzel yüzünü...." ugggghhh! noluya lan?
+ nöbetçiler alın bunu...
- gözünün yağını yiyem dur...bir hak daha ver. allah hakkı içi, 4. hak, nolur?
+ tamam allahın hakkı dörde çıktı, söyle bakalım!
- sen abi, seni örnek aldım hep...yalakalık olsun diye değil...hep seni örnek aldım.
+ hadi lan ordan ibne....nöbetçiler alın bunu.
"ey tanrım bana üç tane,
üç de yetmez beş tane,
beş de yetmez yedi tane veer veer veeer veerr
ver allahım ver, ver!"
şarkısının fon müziği olarak kullanılabileceği kampanyadır.