sevgili günlük,
günlük tutmaya başladığımdan beri bu herhalde 76 bin katrilyoncu cilt oldu, yeni bir sayfa açtığım. ama ne yazık ki hala değişen bir şey yok boş boş oturuyorum öyle. çok sıkıcı çoook. Dehşet sıkılıyorum.
sevgili günlük,
bu gün aklıma inanılmaz bir fikir geldi. niye şimdiye kadar düşünmemişim ki.. kendi kendime çok kızdım. inanırımsın, sonsuz zamandan beri karanlıkta boş boş oturuyordum. birden kafamda bir ışık yandı. dedim ki kendi kendime: lan ben niye karanlıkta oturuyorum ki?
işık olsun dedim, her yer aydınlandı. böyle daha güzel..
sevgili günlük,
her taraf aydınlık ama ben hala sıkılıyorum, ne yapsam ki. bir şey daha yaratsam... ama ne? ışığın faydaları işte, aklıma bir bir fikirler geliyor. bu gün sıkıntıdan patlamak üzereyken dedim ki kendi kendime: ulan ben niye patlıyorum ki, ortamı patlatayım, sonra patla dedim, büyük bir patlama oldu, her taraf madde doldu. ilginç bir durum, ışıl ışıl toplar, koca koca taşlar filan fışkırdı bir anda.
sevgili günlük,
son bir haftadır yarattığım maddeleri çeki düzene sokmakla meşguldüm onun için yazamadım sana. ama zahmete deydi doğrusu, minik minik gezegenleri yıldızların etrafında döndürdüm, kara delikler filan yarattım. sonra geçtim karşısına seyrettim. bütün sıkıntımı alıyor inanır mısın ?
sevgili günlük,
kainatı seyrederken (yarattığım şeye bu ismi taktım) müthiş bir ilham geldi bana. bu gazla süper bir mekan daha yarattım. her yarattığım şeye bir isim buluyorum, baya oyalıyor bu iş beni. yeni yarattığım mekana cennet dedim. bu yeni cennetim yemyeşil bir yer, her tarafına süs olsun diye akan sıvılar koydum (dere diyorum ben bunlara) ışıl ışıl her taraf baktıkça bakasım geliyor.
sevgili günlük,
cennet bile boş olunca sıkıyor valla. bu nedenle bir sürü şey daha yarattım, ışık kullandım bunları yaratırken. kanatları filan var, işleri güçleri bana tapınmak. ben ne zaman ortalıkta dolansam yerlere kadar eğiliyorlar falan bi garipler. adlarına melek dedim. çok şirin oldular. etrafta bişeylerin olması güzelmiş. hayvan besemekten iyidir en azından.
sevgili günlük,
bu gün cennetin bir tarafında mangal yaparken yanlışlıkla ortalığı tutuşturdum. söndüreyim derken iyice yayıldı yangın, ben de yanan kısmı ayırdım, bir alt rafa koydum. yansın orda kendi kendine, bir hal çaresi düşünürüz sonra nasıl olsa. bu yanan bahçeye cehennem ismini koydum. söndürmekten de vazgeçtim. güzel yanıyor, ortamı ısıtıyor.
sevgili günlük,
bu gün cehennemin alevlerinden bir yaratık daha oluşturdum. herkes ışıktan olunca baya tekdüze idi mekân. çeşit olsun istedim. yeni yaratığımın adı iblis. ilginç bir karakter oldu. melekler gibi kafasız değil. kendi kendine yetiyor. ama her zaman bana tapınmıyor. zaman zaman da canımı sıkıyor
sevgili günlük,
bu gün neler oldu neler. yine çok sıkılırken aklıma geldi, çamur diye bir şey yaptım, sonra yoğurdum minik minik figürler yapıyordum, bir tanesi acayip bana benzedi, çok da hoşuma gitti, dur lan dedim sunu da canlandırayım bakalım ne olacak. canlandırdıktan sonra bütün melekleri çağırdım, eğilin bakiyim hepiniz bunun önünde dedim. hepsi eğildi tabii ama bir tek iblis çıkıntılık yaptı her zamanki gibi. neymiş efendim, o ateşten çıkmış da bu çamurdanmış onun için eğilmezmiş. lan oğlum dedim, bak efendi efendi eğil işte, hır çıkarma durduk yerde. bu iblis bana diklenmesin mi. ağza alınmayacak laflar falan etti, canımı sıktı. defol git o zaman dedim ben de buna. sen görürsün filan diye bir şeyler geveledi. gel lan dedim, adam ol dobra konuş ne istiyorsun. iblis ise bana zaman ver ben bu çamurdan yaratığı sana karşı döndürmezsem nooliyim dedi. ben de dedim ki, kendine zaman verilenlerdensin, maçan sıkıyorsa dediğini yaparsın dedim. iblis el kol hareketleri filan yaptı, güvenliği çağırdım attırdım yavşağı cennetten. amaan, giderse gitsin, bu çamurdan yaratık daha eğlenceli.
sevgili günlük,
çamurdan yaratıktan bir tane daha yaptım, ama bunun önünde çıkıntısı yok, girinti var. birbirine uyuyor istersen bu çıkıntı ile girinti. girintili olanın göğüs kısmına iki de yumru ekledim. maksat monotonluk bozulsun. çıkıntılı olanına adem dedim, girintili olanına havva. ademle havva çok komikler. beni çok eğlendiriyorlar. bunlara tuhaf tuhaf yasaklar filan koyuyorum akılları karışıyor fukaraların hehhehe.
sevgili günlük,
bugün canım çok sıkkın. bu kovduğum iblis yılan kılığında cennete sızmış. bütün güvenlik uyumuş resmen. gelmiş havvanın aklını çelmiş, yeme dediğim meyveyi yedirmiş zorla. havva da gitmiş ademe vermiş yarısını. bir kızdım ben bunlara. bi bağırdım falan öff sorma gitsin. aslında iblise kızmıştım ama bu gariplere patladım. sonra da tükürdüğümü yalamayayım diye attım bunları dışarı. kapı önünde kös kös oturuyorlar şimdi.
sevgili günlük,
bu gün yine ilginçliklerle dolu bir gün oldu. ademle havvayı dünyaya gönderdim, hemen ürediler orada. iki minik yaratık daha peydahladılar, birine habil dediler öbürüne kabil. tam aa ne güzel diyordum ki, fasaryadan bir sebeple bu ikisi kavga etti, kabil yerden bir taş alıp habilin kafasına ivurup pekmezini akıttı. herifin ruhu çıktı geldi. neyse kapıya geleni döndürenlerden olmayalım diye aldık içeri.
sevgili günlük,
son bir kaç aydır çok yoğundum yazamadım. aşağının boku çıktı resmen. çok fazla üredi aşağıdakiler. ben de yine bir dolu yasak getirdim. bir kere aynı karından çıkanlar birbirleri ile üremesinler dedim. sonra kendilerini üretenlerle halvet olmasınlar dedim. eciş bücüş oluyor yoksa yeni üreyenler. ipin ucunu kaçırırsak fena olacak.
adem ile havvanın ürettikleri bütün dünyayı doldurdu. iblis hayvanı da iyice gemi azıya aldı. habire bunların kulağına bir şeyler fısıldıyor anlaşılan. her tarafı talan ettikleri bir şey değil bir de birbirleri ile dalaşıp maraza çıkartıyorlar. bizi de iyice unuttular arada. hatırlatayım diye arada sırada birilerine görünüyorum (bu göründüklerime peygamber diyorum ben) ama nafile. bunlar da çamurdan filan figürler yapıp onların önünde eğilmeye başladılar. Baya bi karıştı işler. Lan ne güzel tek başıma takılıyordum nerden bulaştım bu işe ben hay allah ya.
sevgili günlük,
bu iblis iyice azıttı artık, garibanların çok fena kafasını karıştırıyor. ona buna üfürüyor, millet yok ben firavunum, yok ben güneş oğluyum filan diye ortaya çıkıp delikanlılık yapmaya kalkıyor. ben de dedim ki adam gibi bir peygamber çıkartayım ortaya bir de eline ne yapması gerektiğini yazayım vereyim. en azından okurlarsa unutmazlar. musa diye bir tip vardı gözüme kestirdiğim zaten. bunun yanına gittim. önce bir korktu filan. neyse on maddelik bir tebliğ verdim eline. dur bakalım belki adam olurlar belki..
sevgili günlük,
yine çok yoğun bir hafta geçirdim. Aşşağıdakiler hepten yldan çıktı musadan sonra bir kaç peygamber daha gönderdim ama hepsi birbirinden beceriksiz çıktı. Günlerdir son ama etkili bir peygamber adayı arıyorum ve sanırım adamımı buldum. muhammed isimli bir eleman. çok temiz bir tip değil aslında ama dehşet uyanık. bu yeni peygamberim tilki gibi bir herif. ticarete de kafası basıyor. bundan da bisey çıkaramazsak yuh artık. şu bizim cebrail boş boş oturuyor zaten bir gönderelim bakalım noolacak.