(bkz: araf 179)
"Andolsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. işte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir."
Bu ayette zaten her şeyi belirtmiş sevgili allahımız. Şimdi ben o hayvan gibi hatta hayvandan da aşağı bir fıtratla yaratıldıysam isyankar olmam kadar doğal bir durum mu var? Herkes ister allahın sevdiği bir kul olmayı ama önemli olan senin istemen değil, onun istemesi.
Öncelikle Allah ruhları yarattığında bize bizzat sordu. Ben sizin Rabbiniz değil miyim diye. Biz de rabbimizsin dedik onayladık. Hepimiz oradaydık ve bu cevabı hepimiz verdik çünkü gerçek ayan beyan idi.
Ve sonra tüm varlık arasından sadece biz dünyaya geldikten sonra da onun kulu olacağımız sözünü vererek kulluk yükünü yüklendik. O anki ayan beyan gerçekliğe güvendik ama bu yükü bizden başkası yüklenmeye cesaret edemedi. Biz dünyayı ve mükellef olmayı bizzat seçtik. Ve icabında melekten bile üstün, icabında hayvandan bile aşağı olabilecek özelliğimizle dünyaya getirildik ve o an bize unutturuldu.
Ölüp imtihan bittiğinde ilk verdiği sözü, bunca delile rağmen tutmayanlar kendi iradeleri ile cezayı haketmiş olacaklar. Hem verdikleri sözü hatırlayacaklar hem de Allahın yazdığı bu hayat yolunda başından geçen onca şeye rağmen kendi iradeleri ile ısrarla inkar etmeleri sebebiyle suçlulukları aşikar olacak. Kimse itiraz edemeyecek değil etmeyecek çünkü herkes hakedecek.
arkadaşlar dini tartışmaları tahmini 25 yaşından sonra ki yaşlarınızdan birinde bırakacaksınız. gerçekten boş. kimseyi değiştiremezsiniz. siz değiştiyseniz bu sizin akli yapınızın değişik olduğunu gösterir. bir gerizekalıya sabaha kadar anlatabilirsiniz, örneklerle, kanıtlarla. bir şey değişmeyeceğini görürsünüz. o hala basit tükenmez kalem örneğiyle mest olmaya devam edecektir.
oh oh hayirli forumlariniz olsun mevzular derin o zaman kardeşiniz de sağdan soldan duyduklariyla iki fikir beyan etsin.
şimdi şöyle ki evet tanri, allah yarattiği herşeyin herkesin ilk anindan son anina tüm hayatinin her saniyesini biliyor ve evet zaten sonu belli olani bizzat kendisi yaratiyor.
çelişkili gibi değil mi? ben zaten ne yaparsam yapayim sonum belliyse bunca sınavin, çilenin, sefanin, falan ne anlami var? olay aslinda çok basit, tabi inanmak görmek istersen, evet allah benim sinavimin notunu biliyor ama benim bu sinavdan geçip geçmediğimin bilgisi tamamen benimle alakali yani ben allah boyle uygun gordu, boyle yaratti diye o notu almiyorum, ben o notu aldim diye allah bunu biliyor. biraz karişti şöyle bi örnek zihin açabilir, hepimiz az çok meteoroloji bilen insanlariz yani hava durumu izliyoruz spiker bize diyoki falanca gün hava güneşli haftaya şu saatte rüzgar böyle esecek falan. şimdi burda o verileri toplayan insanlar böyle olsun istediler diye mi yağmur yağacak, güneş açacak? yoksa zaten güneş açacaği yağmur yağacaği için mi o insanlar bunları biliyorlar? işte olay tam da bunun gibi sevgili sözlükçüler...
tanim: allahin yarattiklari ile ilgili çeşitli iddialardir.
edt: derdim kimseyi ikna etmek falan değil. ki haddim hiç değil amaç benim de söyleyeceklerim var babinda iki kelam etmek. yoksa kimseyi ikna etmeye ne bilgim var ne görgüm....
Bir insan bu kadar mal olmayı nasıl beceriyor aklım almıyor.
Yaratıcının ilim sıfatını kuş beyni ile anlamaya çalışıyor. AnlayamaZsın. Yaratıcı ve bilmemek aynı cümle içinde kullanılamaZ. Yaratıcının bilmemesi onun yaratıcı olmadığı anlamına gelir. Asıl mantık hatası budur zaten. Bilmiyorsa yaratıcı değildir.
Evet hayat bir tiyatrodur ve senaristi de yaratıcıdır. Ama bildiğimiz tiyatrodan şöyle bir farkı vardır. Yaratıcı rolleri dağıtmamıştır. Rolleri tanıtmıştır. Hangi rolü seçeceğini de sana bırakmıştır. Yaratıcı senin hangi rolü seçeceğini elbette biliyor ama sen bilmiyorsun.