Eğer, Kur-an'ı Kerim'den hüküm çıkarırken tek bir ayeti baz almanın, cehalet sebebiyle olacağını anlamışsak, şimdi Ahzap Suresinde yer alan 56. Ayet'in nasıl yanlış çevrildiğini ve bu ayette aslında ne denildiğini isbatlarıyla görelim.
Şöyle ki:
Öncelikle söz konusu ayetin (33/56) arapça okunuşu, türkçe karakterlerle şu şekildedir:
4. sallû aleyhi vesellimû teslîmâ : siz de o'na "salâ" edin ve tam bir teslimiyetle teslim olun.
Evet, işte türkçeye çevirirken, çevirenin ve okuyucunun çok büyük bir yanılgıya düşmesine sebep olan kelime "Salât/yusalli/yusallu" kelimesidir.
"Salât/yusalli/yusallu" kelimesi "salâ" kökünden türetilmiş bir kelimedir. "salâ" anlam olarak "destek" demektir.
Özünde "destek" demek olan "salâ", çeşitli yerlerde, öz olarak aynı şekil olarak farklı kavramlar için kullanılmıştır. Örneğin, dua ve namaz kavramlarını ifade eder şekilde de kulanılmıştır.
Türkçemizde de buna benzer bir çok kelime mevcuttur.
Örneğin, özde bir şeyin cephesini ifade etmek anlamına gelen "yüz" kelimesi bir çok farklı yerde kullanılabilmektedir. "insanın yüzü" (Suratı), "Bıçağın keskin yüzü" (Tarafı), "Bu yüzden" (Sebeple), "Binanın öteki yüzü" (Cephesi). Burada tüm yüzler, özde cephe anlamındadır ancak kullanıldıkları yerler farklıdır ve farklı kavramlarla da ifade edilebilmektedirler. (Surat, Çehre, Taraf, Yön, Sebep, Neden, Cephe...)
Ayrıca şurası da çok önemlidir ki, incelediğiniz (bkz: Kur-an'ı Kerim'den hüküm çıkarma) başlığında anlatıldığı üzere hiçbir ayet Kur-an'da, anlam ve içerik olarak yalnız başına değildir!
Benzer içerikli ayetlerle bir bütündür ve bu bütün şekliyle ele alınıp anlaşılmalıdır. Yoksa çok ciddi yanılgılar ortaya çıkabilmektedir. (bkz: Kur'an Tercümeleri)
Buradan yola çıkarak "Salât/yusalli/yusallu" kelimesinin geçtiği Ahzap Suresi 43. Ayete de baktığımızda mesele daha da iyi anlaşılmaktadır.
Yani: O, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, sizi melekleri ile destekledi.
Görüldüğü üzere burada, hem melekler aracılığıyla gönderilen vahyin insana karanlıklardan kurtuluş ve aydınlığa kavuşma adına ciddi bir destek olduğu, hem de Bedir savaşı gibi mü'minlerin sıkıştığı yerde, meleklerle yapılan yardıma işaret edilmektedir ki bu da Allah'tan gelen ciddi bir destek demektir.
Her iki konu da inanlara yapılan "destek/yusallî" ifade edilmektedir.
Ayrıca; bu konuyu daha da iyi anlamamızı sağlayan, Bakara Suresi 157. Ayette geçen (...aleyhim salevâtun min rabbihim...) "onlara sabırlarına karşılık rablerinden sürekli destek sağlanması" cümlesi; Tevbe Suresi 99. ayette geçen (...ve-ssalevâti-rrasûl...) "peygamberin duasını ve böylece manevi desteğini almak" cümlesi; Tevbe Suresi 103. ayette geçen (...ve salli aleyhim inne salâteke sekenun...) "onlara dua et böylece destek ol, çünkü bu onları yatıştırmakta." cümlesi ve daha bir çok ayet bu konuda bizlere açıklayıcı olmaktadır ve incelenmelidir.