allah ın adaletsiz olması

    2.
  1. islami bilmeyen bir yazarın vardığı sonuç. o kadar adaletlidir ki bana yaptığınız her hatayı affederim, ama kuluma yaptığınız hatayı o affetmeden ben affetmem diyen bir yaratıcıdır zira.
    21 ...
  2. 53.
  3. Yanlış düşünce şüpheniz ki islam da hiç birşey adaletsiz değildir. Herkes eşittir. Adaleti bozanlar insanlardır. Kuranda bu konuyla ilgili ayetler şöyledir;

    Şu bir gerçek ki Allah, size emanet (ve iş)leri mutlaka ehline (islâm’a göre ahlâkı sağlam, yeteneklilere) vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Gerçekten Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz Allah, (her şeyi) işiten ve görendir.
    (nisa - 58)

    Ey iman edenler! Allah için adaleti (hakkı) ayakta tutan (hâkimler), adalet timsâli şâhitler olun. Bir kavme duyduğunuz kin sizi adaletten sapmaya sevketmesin. Âdil davranın, takvâya daha yakın olan da budur. Allah’a karşı takvâlı olun (emirlerine uygun yaşayın). Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
    (maide - 8)

    Rabbinin sözü hem doğruluk, hem adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O, (her şeyi) hakkıyla işitendir, bilendir.
    (en'am - 115)

    Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği ve yakınlığı olana (özellikle akrabaya muhtaç oldukları şeyleri) vermeyi emreder; ahlâksızlığı/hayasızlığı, fenâlığı, zulmü/azgınlığı yasaklar. iyice anlayıp tutasınız diye size (böylece) öğüt verir.
    (nahl - 90)
    11 ...
  4. 14.
  5. islamiyetin ve yaratıcının adaletinin hatta yaratanın kurduğu düzeneğin kıldan ince kılıçtan keskin olduğunun farkına varamamış bünye serzenişidir. al sana allah'ın adaleti;

    hz. davut a.s allah'a sürekli yalvarır " allah'ım bana ahiretteki komşumu göster, tanıyayım " deyü. tabi peygamber olmasın sebebiyle yaratıcı duasını geri çevirmez ve vahi yollar. ey davut senin ahiretteki komşun felanca köydeki filanca kasaptır diye.
    hz. davut hemen yola düşer ve kasabı bulur. kasaba girer " ey dost ben buralardan geçmekteyim, yarın gideceğim beni misafir eder misin?" diye sorar. kasap kalabileceğini ancak akşam dükkanı kapatana kadar oturmasını söyler. davut a.s adamı izler, allah demez, ibadet etmez, şükür etmez. hz. davut yavaş yavaş şüphelenir " nasıl olur da bu benim ahirette komşum olur " diye.
    vel hasıl-ı kelam akşam olur, kasap dükkanı kapatır ve eve geçilir. kasap davut'u içeriye buyur eder ve bir köşeye oturmasını söyler. sonra eline bir bez parçası alır, tavana yakın bir yerden sıkıca korunan ve kıymetli bir kafes indirir. kafesin içerisinde artık erimiş bitmiş el kadar kalmış bir kadın bulunmaktadır. Adam o kadını temizlemeye başlar, temizledikten sonra bir şekilde besler. davut a.s sorar o nedir diye. adam " annem " cevabını verir. neden oraya kaldırıyorsun diye sorar davut a.s, adam "hayvanlar zarar vermesin" diye der. adama evli olup olmadığını soran davut a.s hayır cevabından sonra sebebini merak eder ve sorar. adam " eğer evlenseydim anneme bu kadar ilgi gösteremezdim " der. son olarak davut a.s " annene yemek verirken birşeyler mırıldanıyordu, ne diyordu " diye sorar.
    adam hafiften gülümser ve " yaşlılık işte her akşam dua eder allah seni ahirette davut a.s komşu eylesin diye halbuki o koskoca peygamber " der. o anda davut a.s ayağa kalkar ve " ey insan oğlu annenin duası boşa değildir, ben davut peygamber ve müjdeler olsun ki sen benim ahirette ki komşumsun. " adam o anda ağlar ve iman eder.

    buradan çıkarılacak 10 tane ders var. en önemlisi cennetin gerçekten annelerin ayağının altında olması ikincisi adalet mekanızmasının ne kadar doğru çalıştığı.
    9 ...
  6. 15.
  7. cuz-i irade dahilinde düşünüp karar verilen mevzuat. eğer bu olgu bu kadar kolay düşünülüp karara baglanabilseydi dunya'da allah'a inanan tek bir kişi bile olmazdı. iki standart bireyin bile adalet anlayısları birbirini tutmazken basit bir çıkarımla allah'ın adaletini degerlendirmek elbetteki basitlik ve cahillikten öteye gitmeyecektir.

    evrenin sonsuz boşlugunda bir nokta kadar olmayan dunya'nın, en az o nokta kadar ücra bir köseşinde yaşıyoruz. dünya'dan başka bir gezegenin varlığını ders kitapları ve medya organları haricinde tahayyul bile edemez durumdayken, yaratıcının adaletini eleştirmek komiklik ile eşdegerdir.

    neyle neyi satın almak istediğimizi iyi bilmeliyiz!
    7 ...
  8. 4.
  9. 7.
  10. nasıl yani sorusunu sorduran başlık.
    kendisine inanmayana bile rızk verene nasıl adaletsiz denir anlamak mümkün değil. kafayı tek yöne çalıştırmakla olmuyor maalesef. çok yönlü düşünmek gerekir.
    8 ...
  11. 13.
  12. insana kızıp allah'a küfretmek gibi bir sonuca varılabilecek durum. duruma geniş açıdan bakmak gerek.

    müslümansanız; biliyorsunuz ki allah her insana irade yeteneği vermiştir. kimisi bu yetenekle yaradılanların en hayırlısı olur kimisi de en aşağılığı. müslümanlıkta dünya yaşantısının amacı budur; bok ile altının farkını görebilmek.

    dolayısıyla bu misafirhane yaşantısında belki herkes eşit olarak yaşamıyor. kimisi sakat, kimisi yokluk içinde yaşıyor. inançlı bir müslüman bilir ki bu eksiklikler ve fazlalıklar (zenginlik ile de sınav edilir insan) onun nasıl bir kulluk yaşantısı süreceğine dair elindeki sınav sorularıdır bir nevi. ve ayrıca esas yaşantının öldükten sonra başlayacağının da farkındadır.

    işin sırrı burada, amaç nedir? amaç "sadece" güzel bir dünya yaşantısıysa bu allah'ın yolu değildir. allah'ın yolu akla ve yaradılışa uygun olandır. yani bedenimiz gibi fâni olan dünya yaşamı, esas ebedi yaşama kıyasla amaç olamaz. burada en mükemmel denge, ebedi olan için uğraşırken geçici olandan da nasiplenebilmek. şimdi bu nasiplenebilme meselesi, "mutluluk nedir?" tartışmasıyla yıllardır dönüyor. bence bu nasiplenme/huzur/mutluluk kesinlikle maddi durumla alakalı değil. neyse;

    dünya yaşamı adaletsiz olabilir zaten büyük mahkeme de dünya yaşamı için değildir. dünya yaşamı araçtır. şu kesin ki dünya yaşamında daha fazla çile çekenler büyük mahkemede elbette daha fazla mükafatlandırılacaklar. yani açlık çeken bir müslüman, bana bunun hesabını soracak. çünkü benim yediğim ekmekte onun da payı var doğrudan olmasa da. ama bir de nüans var ki; nerede ve nasıl yaşarsanız yaşayın allah'ın varlığını bilmek en mühimi. sınavı geçirecek en mühim soru bu, 51 puanlık. bu bağlamda, karıncayı bile incitmeyen bir finlandiyalı elbette ki bir seri katil ile aynı kefeye konmayacaktır.

    dünya yaşamı hakkında yapılacak yorumların istikameti insanlar olmalıdır. çünkü dünya; insanların iradesinin elinde. helâk olan kavimler bile kendileri hazırladılar sonlarını zamanla, uyarılara rağmen bilerek ve isteyerek.

    yani allah'ın adaleti diye george bush'un anırarak ölmesini bekliyorsanız yanlış bir şey yapıyorsunuz. birincisi; bu insan allah tarafından gökten zembille indirilip göreve getirilmedi, ikincisi; her günah işleyen burada doğrudan cezasını çekseydi herkes mecburen müslüman olurdu, üçüncüsü; allah'ın taahhüdü ceza veya mükafatların bu dünyada verilmesi değildir.

    vesselam.
    5 ...
  13. 5.
  14. bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuş bünyelerin çaresiz hezeyanıdır.
    9 ...
  15. 44.
  16. Aşk bir beladır Tanrı'dan gelme
    Halk neden karşı kor Tanrı emrine
    Bize herşeyi yaptıran kendi madem
    Kulu sorguya çekmenin alemi ne... -Hayyam-
    5 ...
  17. 6.
© 2025 uludağ sözlük