Kardeşlerim! Cihâd, Allâh Tebâreke ve Teâlâ’nın kulları üzerine farz kıldığı muhkem bir ibâdettir. Hiçbir şey yahut hiçbir kimse onu neshedemez. Bu ibâdet, Müslümanlarla saldırganların orduları karşı karşıya geldiğinde, Müslümanların halifesi tarafından seferberlik ilân edildiğinde, Müslümanların toprakları saldırganlar tarafından işgal edildiğinde yediden yetmiş yediye, kadından erkeğe silâh tutabilecek herkes üzerine farz-ı ayn olur. Bu üç yerin dışında ise farzı kifâyedir. Allâh Subhânehu ve Teâlâ bunu şöyle buyurmaktadır: “Kıtâl (savaş), hoşunuza gitmediği hâlde üzerinize yazıldı (farz kılındı). Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allâh bilir, siz bilmezsiniz.”(el-Bakara: 2/216)
işim olmaz. Ne din ne vatan diyenlerden değilim.
üzgünüm ama vatan için savaşmak ya da bir dini yaymak için savaşmak bana kutsal gelmiyor.
Ben sizden de değilim, diğerlerinden de; ben, ölüme dair yemin etmeyenlerden, tehdit savurmayanlardan, dinini ve ırkını aklının yerine koymayanlardanım. Ben hâlâ şiir okuyanlardanım. Ben ölürken vatanını yahut dinini değil, ‘sevgiliyi’ düşünecek olanlardanım.”