islâm'a muhatap bir anlayışa sahip olamamanın neticesi olan abdestli kapitalist-teyemmümlü sosyalist tartışmaları üzerine yazmak için bilgisayarın başına oturduğumda telefonum öttü; mesaj gelmişti! Devamlı gelen kampanya mesajlarından biri olduğunu düşündüğüm mesajı okumak için telefonu elime aldığımda nereden bilebilirdim ki kampanyanın şahsıma özel olduğunu!
Efendim, mesajın içeriğine geleceğim ama sizi 1999 yılına götürmek isterim. 1995 yılında 14 yaşında örgüt üyesi olarak girdiğim hapishanede, 1999 yılında 'ALLAH, BiSMiLLAH, ALLAH-U EKBER' diye yüksek sesle tekbir getirdiğim için, onlara göre slogan attığım için disiplin cezası almıştım. Cezaevi yönetimi disiplin cezasıyla yetinmemiş, aldıkları maaşlarını ne kadar hak ettiklerini göstermek için bir de adlî makamlara suç duyurusunda bulunmuştu!
Şimdi bu girizgâhtan sonra gelelim sadede. Bana gelen mesaj 1 yıl daha 'tatil' müjdeliyordu: 'istanbul Özel Yetkili 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2000/102 no'lu dosyasından ceza aldınız. Hapis kararınız infaza verilmiştir.' Sağolsunlar Adalet Bakanlığı yetkilileri UYAP üzerinden beni bilgilendirdiler!
Bu 'tatil' müjdeli mesaj üzerine avukatım Müşir Deliduman'ı aradım. Uzun bir hapishane sürecinde ve darbe dönemi olması hasebiyle de hakkımda açılmış onlarca davadan hangisi olduğunu bilemediğimden kendisinden dosyaya bakmasını rica ettim. Sayın Deliduman'ın dosya hakkında verdiği bilgilerle durum netleşmişti.
Yukarıda bahsettiğim cezaevi yönetiminin suç duyurusu üzerine istanbul 6 No'lu DGM'de örgüte yardım ve yataklıktan hakkımda dava açılmıştı. Davanın hâkimi Metin Çetinbaş, 28 Şubat döneminde cuntanın brifinginden geçmiş, şimdi ise Ergenekon avukatları arasındadır. Çetinbaş'ın baktığı çete davaları beraatla, islâmcıların davaları ise en üst cezadan sonuçlanırdı; her nedense!..
Her platformda adından bahsettiğim Metin Çetinbaş, tekbir getirdiğim için 1 yıl hapis cezası vermişti ve bu karar 12 yıl sonra Yargıtay tarafından onandı. 12 yıl sonra 28 Şubatçılar yine sürpriz yaptı ve kendilerine karşı verdiğim mücadele sırasında çok yorulduğumu düşünmüş olacaklar ki beni 1 yıl 'tatil'le mükâfatlandırdılar!
Dün gibi hatırlıyorum, 12 yıl önceki mahkemede Çetinbaş, 'Slogan attın mı' diye sormuştu. Ben de, 'Evet, ALLAH-U EKBER dedim. Eğer ALLAH-U EKBER demek ibda-C örgütüne yardım yataklık suçunu oluşturuyorsa Türkiye'nin yüzde doksanı bu suçu işliyor! Belki siz de bu suç işleyenler arasında olabilirsiniz' demiştim. Ayrıca, 'Hiç alakam olmamasına rağmen beni örgüt üyeliğiyle tutukladınız, şimdi de aynı örgüte yardım ve yataklıktan suçluyorsunuz; bu durumda kendime aldığım her şey veya herhangi bir hâdise karşısında gösterdiğim her tepki örgüte yardım ve yataklığa girer' diye hukuk garabetini ortaya koymaya çalıştım ama sonuç baştan belli; gene de varolsunlar, idam etmeden önce savunma yapmamıza müsaade ediyorlar!
Bu satırları yazarken kulağım kapıda, her an kapı setçe yumruklanıp 'Aç kapıyı, polis!' sesini duyabilirim. 17 yıl önce 14 yaşındayken anne ve babamın gözüönünde bileğime takılan kelepçeler, 2012 yılında hanımımın ve iki kızımın gözüönünde tekrar takılabilir.
1980 ihtilâlinde doğmuş, 27 Mayıs darbesinin 35. yıldönümünde gözaltına alınmış, 28 Şubat darbesinde idam cezası almış, 2 Mayıs 2011 yılında haklarında suç duyurusunda bulunduğum kişilerin verdiği hapis cezası 2 Mayıs 2012'de onanmış biri olarak mücadelemi sürdüreceğim!
Tekbir getirmek suç mu dediniz; buyurun açın davanızı:
--spoiler--
eğer allah-u ekber demek ibda-c örgütüne yardım yataklık suçunu oluşturuyorsa türkiye'nin yüzde doksanı bu suçu işliyoR
--spoiler--
BU ÜLKE DE insanlar(bkz: kahrolsun amerikan emperyalizmi yaşasın tam bağımsız türkiye)
dedikleri için asıldılar. şu an herkesin istediği bu, emperyalizmin sömürgeciliğin kalkması, tam bağımsız bir türkiye olması.
haa ama bu istek suçlu bulundu ve insanlar asıldı. e 16 yasında ınsanlar asıldıysa bu tarz bir söylem yüzünden, (bkz: allahu ekber) için 1 yıl ceza çok değil gibime geliyor. o zaman ki olaylar için söylenmeyen yakup köse kardeşimizin bu gün böyle bir haksızlığa tepki vermesi bana hikaye geliyor.