allah kuran-ı kerim'de kendisine nasıl dua edileceği konusunda insanlara fikirler verir. müslümanlar da bu dualar ile namaz kılar. ibadetin türkçe yapılmasındaki mesele, bu duaların türkçeye çevrimi esnasında ortaya çıkacak olan çeviri eksikliği yada anlam bozukluğudur.
bu noktada birey diyebilir ki "ben ille de o dualar ile ibadet etmek zorunda değilim, içimden geldiği gibi allah'la konuşurum". eğer dağ başında yaşıyor olsaydı ve allah'ın kitabı bireye ulaşmamış olsa idi bu düşünce doğru olabilirdi. ama elde olan kitap ile dua etmek ve allah'ın bizatihi gönderdiği ayetleri okumak varken kişisel olarak bu düşünce bana sağlıklı gelmiyor.
burdaki mesele arapçanın türkçe'ye aynen çevirilememesidir. bir kişi o kelimeyi başka yorumlar, başka biri başka türlü. televizyonda izlediğimiz dini konulardaki tartışmalar da bundan çıkıyor. o arapçada bunu kastediyor diyor öbürü başka şey. hal böyle iken kime göre ve neye göre türkçeye çevireceksiniz.
islamın evrensel, tüm dünya insanlarına hitap eden bir din olduğunu kendi inananları söylerler. bu söylemin getirisi ibadetin ve imanın belirli bir dine ya da kültüre mal edilmemesi de elbette gerekir. ayrıca islamın tanrısı kitabında ibadet için belirli bir dilde belirtmemiştir. bu böyle iken müslümanların sadece türkiyede değil tüm dünyada belki de ısrarla ibadet için arapçayı araya itelemeyi çalışmaları çok manidardır. bizim içinse bizim özelimizde neden türkçe olmasın? buna sebep olarak evresnelliği iddia edilen bir dinin çevirisinin yapıldığında anlamını kaybedebileceğini söylemek önce evrensellik iddiasını çürütür sonra da o dinin imanından olan kuran-ı kerimin değiştirilemeyeceğini sapkınlaştırır. allah kendisi yazdırdıklarının değiştirilemeyeceğini, kıyamete kadar koruyacağına dair yemin etmiştir. (ne üzerine? kendi üzerine herhalde. şıracı bozacı ilişkisi var gibi ama olsun.) neyse dönelim konumuza.
peki müslümanlar neden arapçada ısrarcı. hem de hem iddialarını çürütecek hem de imanlarını bozacak kadar. neden? acaba sebep kendi dilinde okuyacak olanın yazılanları anlamayı başaracak olması mıdır? yazılanları anlayan insanın bir sonraki adımda bunları düşünmesi ve okudukça kendi çevresine bilmediği bir dil sayesinde yaratılmış karanlığı arayabilecek olması olmasın sakın. kendi dilinde kuran-ı kerim okuyanın kuranda bahsedilen; allahın matematik dehasını farketmesi kuranda miras bölüşümü, allahın dünyanın düz olduğunu iddia etmesi zulkarneyn suresi, muhammedin kadınlara yönelik düşünceleri kitabın tamamı, muhammedin homofobik düşünceleri, peygamberi misafir sevmediği için diğer inananları paylayan allah ahzab suresi, muhammedin engelli insanları aşağılaması abese suresi, peygamber uyandırıldı diye kızıp ayet yollayan allah ahzab suresi, allahın kendi kendisini diğer yaratanlar arasında en iyi olarak isimlendirmesi (yaratanların en iyisidir (saffat/125), yaratanların en güzelidir (müminûn/14). vs ve daha fazlası gibi çelişkilerin farkına varmasından korkulması olmasın sakın herkesin ibadeti ve dinini kendi dilinde bilmesine engel olunma sebebi.
karanlıktan nimetlenenler daha fazla karanlık için insanlıklarından vazgeçerler. bu hep böyledir. ve o karanlığı ne kadar büyütürler ne kadar çok cahili o karanlığa teslim ederlerse kendi bedbaht ruhları ve içlerindeki karanlık da o kadar normal görünür kendi gözlerine. insanlar inandıkları şey hakkında hiç bir şey bilmezler ise düşünmelerine engel olabilirsen, işte o zaman onları istediğin gibi kendi yalanlarına inandırabilirsin.
değil mi pensylvania çiftliklerinin bayır gülü ağlak fethullah gülen efendi.
bazı gerizekalıların "tabi ki biliyor, allah bilmez olur mu hiç tövbe tövbe" diye yanıtladıkları soru. lakin orada asıl verilmek istenen mesaj "allah türkçe bilmiyor mu sanki, biliyor. e neden türkçe dua etmiyoruz ki?" şeklindedir.
kısaca özetlemek gerekirse, dua'nın dili değil kalbi olur dostlar. yoksa Allah her dili elbette bilmektedir ama bazıları ne hikmetse illaki arapça kullanmayı zorunluk haline getirmişlerdir. hayır daha kötüsü arapça okuyor ama anlamını bilmiyor.
dua dil işi değil gönül işi, niyet işidir. size şah damarınızdan daha yakın olan elbet dil ile seslendirmeseniz de bilir sizin yüreğinizdekileri.
mesele arapça'nın türkçe'ye tam çevrilememesidir denmiş. sorarım bunu savunan arkadaşlara kur'an ı okurken arapça öğrenip kendi yorumunuzu mu getirdiniz? "hayır, çeviren alimlere güvendik mealinden okuduk" derseniz de duada niye güvenmiyorsunuz diye sorarlar adama. kendinizle çelişmeyin.
hayatını tasavvuf'a, insan ve gerçek tanrı sevgisine adamış bir insan olan mahsuni şerif'in sorduğu bir soru değil, verdiği bir ayardır. ey arapça okuyanlar, allah türkçe bilmiyor mu?
--spoiler--
ey arapça okuyanlar
allah türkçe bilmiyor mu
ingilizce fransızca
hakka hitap olmuyor mu?
--spoiler--
doğruluğunu yanlışlığını geçiyorum. sadece tartışılması bile insanın ufkunu genişletecek cinste bir dörtlüğe sahip şiirdir.