Bir vakit de o kâfirler senin elini kolunu bağlayıp zindana mı atsınlar, yahut öldürsünler mi, yahut seni ülke dışına mı sürsünler diye birtakım tuzaklar planlıyorlardı. Onlar tuzak kuradursunlar, Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.(Enfal, 8/30).
Evreni ve gök kubbeyi yaratacak güce sahip olmasına rağmen tuzak kurarak inancı test eden ve hayırlara vesile olan allah için söylenen sözdür. Her şeyde bir hayır varsa, tuzakta da vardır, dolayısıyla tuzak, aslında tuzak değildir ( tanım gereği. ) Bu sebeple de kendisi ile çelişen ayettir.
Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in islâm'ı yaymaya çalıştığı o günlerde her zaman tehlike vardı. O'nu yakalamak, öldürmek düşmanların temel gayesi haline gelmişti. O'nun, Allahû Tealâ'nın kendisine emrettiklerini yerine getirmekten, onu yaymaktan vazgeçmeyeceğini Mekke'dekiler biliyordu. Bu sebeple, O'nu ortadan kaldırmanın en kestirme çare olacağına inanıyorlardı. Putperestler, putlara karşı çıktığı için O'na karşı çıkıyorlardı. insanların putları ziyaret için Mekke'ye gelmesi onlar için ticarî bir olaydı.
işte böyle bir ortamda, düşmanların kurdukları tuzaktan kaçan Peygamber Efendimiz (S.A.V) ile Hz. Ebubekir, bir mağaraya sığındılar. Bir örümcek onların hemen arkasından mağaranın ağzını, ağ ile örmüştü. O mağarada, beklerlerken, düşmanlar onların izlerini takip edip mağaraya kadar ulaştılar ve mağaranın ağzında içeri girip girmeme konusunda tartıştılar. Çünkü gözden kaybolan kişiler, oraya girmiş olsalardı örümcek kısa bir zaman devresi içerisinde o ağı öremezdi. Örümceğin ağı orada olduğuna göre hiç kimsenin içeriye girmesinin mümkün olmadığına karar verdiler.
Peygamber Efendimiz (S.A.V), Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e bir kötülük gelecek diye çok hüzünlenen Hz. Ebubekir'e diyor ki: Ya Ebabekir, şimdi gözlerini kapa, elini nabzına koy ve kalbinin her çift atışında, çift heceyle Allah kelimesini söylemeye başla. Kalbinle paralel, içindeki sesle söyleyeceksin, dilini de kıpırdatmayacaksın. Görüldüğü gibi, onların tuzaklarına karşı tabiatıyla Allahû Tealâ da tuzakla cevap veriyor.
Bakış açısı yamuk olursa ayetin yanlış anlaşılması muhtemeldir.
Bir ayeti cımbızla alarak ben bunu anlamadım, mantıksız vs. Diyen çok oluyor. Üzülüyorum doğrusu. Bütüncül bir bakış açısıyla bakılacak olsa sorun kalmayacak halbuki.
Bazılarınız gerçekten hakitati arıyor. Gerçeği görünce eyvallah diyor. Anlamadığı yerlerde de saçma deyip atmadan araştıracağım diyor ve gerçekten araştırıyor. işin peşini bırakmıyor. Ama bazıları da var ki maalesef tek gayeleri çelişki bulmak. Gerçeğin peşinden gidip hakikati bulmak değil. Sadece kurana düşmanlık ederek, bir ayeti alarak hiç öncesine sonrasına ve benzer ayetlerine bakılmadan "al bak bu kitap saçma" diye önümüze sermeniz Üzücü bir durum.
Başlığı açanın bu kesimden olmadığını ümid ediyorum.
Neden tuzak kurmaya ihtiyaç duyuyor ve tenezzül ediyormuş ki? Üstelik tuzak kurmak hayırlı bir iş mi ki o işi yaptığı iddia edilenlerden birisi tüm tuzakçıların en hayırlısı olsun?
tamam işi gücü yok tuzak kuruyor ve en hayırlısı allah anladık. hatta şimdi ayetin öncesini ve sonrasını okuyun, bütünsel yaklaşın diyen zırzavatlara da ismail abi hareketiyle he he tamam. ama sorum şu;
sadece bu mu garibinize gitti diye düşündüğüm cümledir. arıların meyve yediği, incilin isa ya indiği, tatlı sularda inci ve mercan yetiştiği, gökten kudret helvası ve bıldırcın indiği yazılı ama kimse bir şey demiyor, diyemiyor.