cenabı allah gizli bir hazine idi. bir gün "bilinmek ve tanınmak" için insanoğlunu yaratmaya karar verdi. melekler diğer yarattığı varlıklar onu tanıyor ve biliyordu fakat bu "sabit" bir tanıma ve bilme idi. çünkü onlar iradesiz varlıklardı ve seçme hakları yoktu. allah ilk insanı yarattı ve onu çok sevdi. bazı kaynaklarda bu sevginin "aşk" kadar kuvvetli olduğu yazılıdır. allah yarattığı ve çok sevdiği insanoğlunu yeryüzüne halife ilan etti ve tüm yarattığı varlıklara bu yeni yarattığı varlığa secde etmelerini isteyerek insana verdiği değeri ve ona duyduğu sevgiyi göstermiş oldu. tabiiki bu büyük bir kıskançlık doğurdu ve baş meleklerden iblisin isyan etmesine bile sebep oldu. kısacası panpalarım cenabı allah insanları "tanınmak, bilinmek ve sevilmek" için yarattı ne mutlu bu sevgiye layık olanlara...
hani deriz ya " senin kölen olmak benim için şereftir aşşşkımm" diye. işte allah'ın kendine ibadet edecek kul yaratıp kendinin tanınmasını istemesi, hiç de - hâşâ- yargılanır tarzda birşey olmamalı. onun yarattığı güzelliklere vakıf olmak ve görüp dokunup yaşayabilmek ne şereftir bizim için. onun kulu ol(abil)mek. ve hiç yoktuk, yaradanımız bizlere, sürüsüne bir çit çevirmiş ve bunun dışına çıkmayın demiştir, karşılığında ise, hiç yokken biz, yaratıp sonsuz bir varlık bahşetmiş cennetinde. bu ne lütuftur yâ râb. oturup burda allah'ın kudretinin şu kadar büyük olduğunu" hayır hayır o kadar değil bu kadar " büyük olduğu tartışacakken... neyse canım peygamber efendimiz ne güzel söylemiştir - bilmeyen- kardeşlerimize " onlar bilmiyorlar allahım , eğer bilselerdi yapmazlardı, sana iman ederlerdi" diye.
insanız, yaratıldık ama niye yaratıldığımızı sorgulayınca günah oluyor. ilginç. Hayır sırf ısırılmış bir elma için bütün insanlık ceza çekiyorsa adaletten bahsedemeyiz. Ben mi yedim.
Bilinmek istediği için yarattı. Ama melekler gibi direkt bilinmek değil akıl ve sadakat yoluyla bilinmek istedi. zaten yaratılmak bir ödüldür bir güzelliktir. en kötü şekilde var olmak, var olmamaktan iyidir. zaten eğer allah'a inanmıyorsan ya da allah'a beni yarattın diye kızıyorsan önce ana babana kız. resmen seni zevk için ya da ayy bi çocuğumuz olsun diye ya da evlenen kişilerin çocuğu olmalı sonuçta diye oluşturdu şerefsizler di mi ?
belki de güç gösterisi yapmak istiyordu.
hani biz rorbotlar ya da makineler yaratıp sidik yarıştırıyoruz ya aynen öyle.
ama kime? kendisinden başka kimse olduğunu kabul edemeyecek kadar ciddi bir özgüveni var.
Her gün dünyaya geliş amacımı sorgulayan bir isyankar kul olarak; Ey Tanrı bizi niye yarattın ? Hadi yarattın da niye dünyayı bu kadar çekilmez bir yer yaptın ? (bkz: rebel)
ne kadar konuşulsa da tam anlamıyla cevap alınmayacaktır, cevap aldıkca bir soru bir soru daha olacaktır, yani bunun bir sonu yok. (56-cı ayette) denildiği gibi, yaradılanlar yaradana ibadet ve şükür etsin diye yaratılmışlardır. niye peki? buna niye ihtiyaç duymuş? diye sorular uzar gider ve tam olarak bir cevap alınmaz.
''ben cinleri ve insanları yalnız bana kulluk (ibadet) etsinler diye yarattım. ben onlardan herhangi bir rızık istemiyorum, beni doyurmalarını da istemiyorum. şüphesiz ki, rızık veren o sağlam kuvvet sahibi olan Allah'tır.'' (zariyat suresi 56-57-58)
Bence kami- sama(Tanrı, Allah) insanları bir tür ayırma için dünyaya gönderdi. insanlara özgün bir hayat verip ne yaptığımıza bakacak. Sonunda ahirette iyiler bir tarafa kötüler bir tarafa diye ayrılacağız.
30. Yahudiler, Uzeyr Allah'ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar da, Mesîh (isa) Allah'ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar!
31. (Yahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesîh'i (isa'yı) rabler edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilâha kulluk etmeleri emrolundu. O'ndan başka tanrı yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır.
32. Allah'ın nûrunu ağızlarıyla (üfleyip) söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler hoşlanmasalar da Allah nûrunu tamamlamaktan asla vazgeçmez.
33. O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resûlünü hidayet ve Hak Din ile gönderendir.
34. Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve râhiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!
35. (Bu paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün (onlara denilir ki): "işte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz şeylerin (azabını) tadın!"
Allah kavramının içeriği "hiçbir nedenin sonucu olmayan, yaratılmamış" olduğundan mütevellit allah'ın varlığını hiçbir etkene bağlayamayız.
inançlı insan Kur'an-ı kerim'i referans alarak
(mülk/2) bu sorunun cevabını pek tabii bulabilir.
inanmayan insanda bu sorunun büyüklüğünün içinden çıkamaz, hiçbir ayet ona inandırıcı gelmez ateist olur.
yani bu sorunun cevabını bulamadık ateist olmalıyız gibi bir ifade yersizdir. inanan zaten cevaplamıştır.