allah kimseye gücünün üstünde yük yüklemez demek allah'ın emrettiği her şey kolaydır demektir. kolaydır yani insan için uygundur güç değildir. kuran hayat kitabıdır. allah yolda nasıl yürünürün bile tarifini yapmış. böyle bir allah'ımız var. 600 küsür sayfalık bir kitap hayata mâl olduysa üzerinde ciddiyetle ve sürekli düşünmemiz gerekli. kuran "okudum bitti" kitabı değildir. her an, her durumda hayatımıza dahil olması gereken değerler bütünüdür. kitap'ta yazdığı gibi herkes üzerine düşen sorumluluğu yaparsa işte o zaman "allah kimseye gücünün üstünde yük yüklemez" ilkesi de çalışır hale gelir.
sen açgözlülük yapıp başka topraklara haksız yere saldırırsan, yeraltı-yerüstü-insani her türlü imkanı sömürürsen işte allah'ın "bozgunculuk yapmayın" ilkesini ihlal etmiş olursun. bir ilke ihlali diğer kuralın çalışmasına işlemesine engel olur. bozgunculuk yaparsan insanlar aciz duruma düşebilirler(zulüm) veya kendi haklarını koruma uğrunda ölebilirler(savaş) veya yurtlarını terk etmek zorunda kalabilirler. işte bakınız bir ilkeyi ihlal nasıl sonuçlara yol açtı. herkes ettiğini bulacaktır ahirde. lakin dünya kendi aklımızı, irademizi kullanma yeridir. işte o yüzden sorumluyuz zaten.
bahane üretmek kolay arkadaşlar. afrika'dan zavallı bir çocuğu galeriye ekleyerek haşa allah'ı sorumlu tutamazsınız. son tahlilde bu işin sorumlusu sensin benim yani insanın ta kendisidir. herkes sorumluluğunu bilecek ve ona göre hayatını idame ettirecek. allah'ın rızası dahilinde bir ömür yaşamak en genel gaye olmalı.
esasında tevekkül durumu ile bağdaştırıldığından böyle bir inanca sahip olunduğunu düşünürüm. neydi tevekkül. sen elinden gelenin en iyisini, en doğrusunu ardına kadar yapmaya gayret et, ondan sonra kaderine razı ol, durumu. ve bu durum inananlar adına allah'ın en güvenilir olduğundan bu mesajı verir bizlere. ya da şöyle diyelim o zaman. allah kimseye taşıyamayacağı yükü vermez değil, verdiği yükü hayra da çevirebilir. bu bir inanç meselesi sonuçta. sabaha kadar tartış bitmez. din, siyaset ve futbol. bu üç konu için tartışma da tam anlamıyla mütabakat sağlanamaz. yine de biz allah hayırlısını versin diyelim.
inanç içinde bi inanıştır ve her inaç gibi tartışmaya kapalıdır kişisel bakış açılarının tartışılmasında kendinizi haklı çıkarmaya çalışmakta boş uğraştır.
sizin hiç mücadele edemeyen, mücadele edip kazanamayan, kazanırım derken kendini kaybeden tanıdığınız oldu mu ? benim oldu. intihar etti. sınavı geçemedi kimine göre başka bir sebep, ama bana göre Allah O'na taşıyamayacağı yük verdi.
Kendini kandırmaktır. Kaldırılamayan yükler vardır. Sadece bazen insan sevdikleri için imkansız yükleri sırtına yüklenir ve onlar üzülmesin diye kaldırır gibi yapar.
Bu sözün doğruluğuna inanıyorum. şu hayatta insanın annesi, babası, kardeşi bile ölebiliyor düşünsene en sevdiğini bir daha göremeyecek olmak kadar kötü başka ne var bu dünyada? ölümden daha acı? Ama sonra bir şekilde yine devam ediyorsun yaşamak zorunda kalıyorsun. yükün ağır ama taşımasını biliyorsun. Aklına, kalbine, sırtına yük olan ne varsa adamı kör kuyulara attırıyor yeri geliyor felç kalıyorsun ama yaşıyorsun. Her şey biz insanlar için.
Allah, sırtına kolaylıkla taşıyabileceğin, ortalama yükler bindirirse sen bir hamal olursun. Bu dünyaya hayatın eşyalarını oradan oraya taşımak için gelmedin.
Sen tekamul etmek, çıtanı her geçen gün yükseltmek için burdasın.
Rab, kaldırabileceğinden daha ağır yükler bindirir sırtına. Sonra sen kıvranmaya başlarsın....
Rab, yükü hafifleten değil, seni kuvvetlendirendir. "O sana kaldıramayacağı yükü vermez"in anlamı budur...
Yüklerin en ağırını verir. Bunun yanında ruhun kaldırma kuvvetinide...
Acının döktüğü gözyaşlarını sildiğinde, sen eskisinden daha güçlü birisindir