ne olursa olsun ne denilse de söylensin allah allah kadın ve erkeği her konuda eşit yaratmıştır.
9/71 : inanan erkekler ve inanan kadınlar birbirlerinin dostları ve yardımcılarıdır. iyiliği emrederler, kötülükten men ederler, namazı kılarlar, zekât verirler, Allah'a ve Elçisi'ne itaat ederler. işte onlara Allah rahmet edecektir...
2/187 : ...Onlar (kadınlarınız) sizin için birer elbise, siz de onlar (erkekleriniz) için birer elbisesiniz...
Kadın ile erkek; dost olarak her alanda yanyana birbirlerine yardım ve arkadaşlık edecekler, yaşamları boyunca toplumlarında ayni haklara sahip oldukları gibi sorumluluk ve görevleri de birlikte paylaşacaklardır. Yukardaki ayetler, açık olarak kadın-erkek eşitliğini vurgulamaktadır. Yaratılıştan kaynaklanan farklılıklar dışında, Allah katında kul olma sorumlulukları ile değer ve hak açısından durumları birbirine eşittir.
Kadın ile erkeğin değer eşitliği; elbise benzetmesinde de açıkça belirtilmiş, giysiler nasıl insanları koruyarak sıcak tutuyorsa, eşler de birbirine karşı elbise gibi ayni durumda koruyucu, sıcak ve çekicidir. Böylece erkek kadını, kadın da erkeği tamamlamaktadır.
ALLAH KATINDA SORUMLULUKLAR DA EŞiT
16/97 : Erkek yahut kadın, her kim inanmış olarak barışa yönelik iş yaparsa, onu tertemiz bir hayat ile yaşatırız...
9/67 : ikiyüzlülerin erkekleri de kadınları da birbirinin aynıdır. Kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, harcamamak için ellerini sıkarlar. Onlar Allah'ı unutmuştur, Allah da onları unutmuştur...
Kadın ile erkek, kul olarak yüklendiği sorumluluklar bakımından da Allah katında eşittir. Gerek kadın olsun ve gerek de erkek olsun iman ederek ilâhî yasalara uyanlar, yeryüzünde ve ahiret hayatında mutlu bir yaşam ile ödüllendirilecek, iman etmeyerek nefsine ve şeytana uyanlar da yaptıkları kötü işlerden dolayı hem dünya ve hem de ahiret hayatında sıkıntı çekeceklerdir.
kadin ve erkek bir fermuarin iki kanadi gibidir.bazen birinin bazen digerinin one cikarak duz bir yol cizmeyi basarmasi esitlik kavramindan daha onemlidir.ve bu konu katiligi kaldirmaz.nitekim iki cins arasindaki iliski duyarliliga anlayisa hosgoruye sefkate yani yumusak duygulara dayalidir.
islâmın hak dini olmadığa kanıt olabilecek sav; zira kadın erkek eşitliği bu dinde yoktur. *
edit: miras paylaşımını unutmuşum. ayşe kızım sana 5, oğlum ahmet sana 10. ama siz eşitsiniz bak, yanlış anlaşılmasın.
hayır, kuran'da eşit yaratılmadığı, erkeğin mutlak üstün yaratıldığı, hak ve ödevler bakımından açıkça görülmektedir. allah eşit yarattı demek, kuran'ı bilmemek, okumamaktan ileri gelir. üzgünüm feministler, erkekler daha üstün yaratılmıştır. kimin çevirisini, meal-ini okursanız okuyun, eğer kuran okumuşsanız böyle bir başlık açmanız mümkün değildir.
islâm'a göre, kadın ve erkek eşit ve birbirini tamamlayan varlıklardır. Gerek ontolojik olarak, gerekse dinî sorumluluk, hukukî ehliyet, temel hak ve hürriyetler bakımından ilkesel bazda kadın erkek ayrımı söz konusu değildir. Ancak kadının konumunun belirlenmesinde, bu ilkesel esasların yanı sıra, islâm'ın doğup geliştiği toplumlardaki sosyal ve kültürel çevre, özellikle ataerkil aile yapısı etkili olmuştur. Bu durum, islâm toplumlarında farklı kadın anlayışlarının ortaya çıkmasının da sebebidir.
Kadın ile ilgili Kur'an ayetlerini anlamada ve yorumlamada, ayetlerin sosyo-kültürel nüzul süreci ve lafzî anlamının yanı sıra hangi gayelerin esas alındığı da göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, kadının sosyal ve hukuki statüsü konusunda daha ileri adımlar atılması Kur'an'ın ruhuna aykırı değildir. Bunun yanı sıra Kur'an-ı Kerim'in ana ilkeleri ve Hz. Peygamber'in kadın ile ilgili genel tavır ve prensipleri ışığında, cinsiyet ayırımını çağrıştıran, kadını kadın olduğu için aşağılayan ve temel hak ve hürriyetlerden mahrum bırakan bütün haber ve rivayetlerin ya özünden saptırılmış ya da uydurma olduğu dikkate alınmalıdır. Söz konusu uydurma haber ve rivayetlerden dolayı, islâm dinini ve Peygamberini suçlama ilmî ve ahlakî değildir.
Kadına hiçbir değerin verilmediği, kız çocuğuna sahip olmanın utanç verici bir durum kabul edildiği, bu nedenle bazen kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü bir dönemde islâm, davetin başladığı ilk yıllarında kadını muhatap olarak kabul etmiş, bu konuda kadın erkek arasında herhangi bir ayrım yapmamıştır (bk. Leyl 92/3-10).
Âl-i imrân suresinin 195. âyetinde geçen, "sizler birbirinizdensiniz"; Tevbe suresinin 71. âyetinde geçen "mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin dostlarıdırlar"; Bakara suresinin 187. ayetinde geçen "onlar size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz" ifadeleri, kadınla erkeğin birbirine denk ve birbirini tamamlayan iki unsur olduğunu vurgulamaktadır.
Nahl sûresinin 97. âyetinde, kadın-erkek ayırımı yapmadan inanıp iyi iş işleyenlerin, en güzel şekilde mükafatlandırılacakları bildirilmektedir. Bu husus, Ahzab sûresinde ise,
Şüphesiz Müslüman erkeklerle Müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkar erkeklerle itaatkar kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkeklerle Allah'a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah, bağışlanma ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.(Ahzab 33/35)