allah insanı ve iradeyi yaratmıştır, yani baştan inanan veya inanmayan yaratmamıştır, ondan sonrası insanın kendi bileceği iştir. allaha inanmayan insanlar, ekseri olarak kişisel menfaatlerini zedelediği için veya kendilerini çok büyük gördükleri için inanmamışlardır, yani safi duygularla inanmama olmamıştır, dolayısıyla inanmamaktan dolayı insan sorumlu tutulmuştur.
allah inanan insan yaratmadığı gibi inanmayan insan da yaratmamıştır. allah insanı ve iradeyi yaratmıştır, inanıp inanmamak yaradılış değil bir seçimdir.
Her birim yaradılış gayesi olan Allah'a kulluk etmek doğrultusunda hayatını sürdürür. Bu ister Hz. Ebu bekir gibi en mükemmel dost ve iman eden olsun, isterse Ebu cehil gibi en mükemmel düşman ve inkar eden olsun değişmez kuraldır. Bu bakış açısını kavramak zor gelsede yaratıştaki mükemmellik kavramı budur.
e hepsi inancak madem öyle yaratacak ne gerek var yaratmasına sonuç belli olur.
sağlıklı düşünen biz insanlara ibret,sabır,düşünme ve sorumluluk vermek için olabilir.*
kulun itiraz noktası.
bir anne çocuğuna sevgi aşılamaz ise çocuk anne sevgisi alamaz.
bir baba benden korkacaksın diye çocuğuna kendisini sevdiremez.
bir patron her an cezalandırmaya hazır bir işçisinin sevgisini alamaz.
bir sevgili ancak vereceği sevgi ile bağlılığını arttırır.
bir beyin kendi yarattığı ve etrafın şekillendirdiği bir düşünceden sevgi almadan,korkarak,cezalandırılma endişesi ile nasıl bağlanabilir bu düşünceye?.