ancak çelişkilerden oluşmuş bir dinden beklenebilecek bir icattır. sorsan "o sembolik" diye üste çıkmaya çalışır, ama yaptığı temel olarak putların birliğidir: allah varken sembol'de ne oluyor? (bkz: gezegenin putuna yönelerek ibadet etmek)
ibadet için allah'ın gösterdiği yönü seçmektir. yoksa elbette ki allah yönlerle ve mekanlarla kısıtlanamaz. bunu da kur'an'da açıkça belirtir.
--spoiler--
115. Doğu da, Batı da (tüm yeryüzü) Allah'ındır. Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü işte oradadır. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.
--spoiler--
--spoiler--
143. Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık. Her ne kadar Allah'ın doğru yolu gösterdiği kimselerden başkasına ağır gelse de biz, yönelmekte olduğun ciheti ancak; Resûl'e tabi olanlarla, gerisin geriye dönecekleri ayırd edelim diye kıble yaptık. Allah imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.
--spoiler--
herkes istediğine inanabilir sen puta taparsın, o kabe'ye secde eder, bu deist' tir, öteki budist' tir. din ve inanış bir vicdan meselesidir. kalben neye inanırsan odur. yani insanların vicdanlarını sorgulamak da hiçbir inanışta hiç kimseye verilmiş bir hak değildir. sonuçta herkes yalnız ölür tıpkı doğduğu andaki gibi.
"doğrusu, biz, yüzünün semaya yöneldiğini, orada şekilden şekile geçerek, aranıp durduğunu görüyorduk. artık seni hoşnud olacağın bir kıbleye çevireceğiz. haydi bakalım, yüzünü mescid-i haram'a doğru çevir. siz de ey müminler, nerede olursanız olun, yüzünüzü o tarafa doğru çevirin! kendilerine kitap verilmiş olanlar da kesinlikle bilirler ki, rabblerinden gelen o emir haktır. ve allah, onların yaptıklarından ve yapmakta olduklarından gafil değildir."
allah her yerde demek doğru değildir. çünkü allah zamandan ve mekandan münezzehtir.
imam rabbani der ki: allahü teala, zamanlı, mekanlı, cihetli değildir. bir yerde, bir tarafta değildir. zamanları, yerleri, yönleri o yaratmıştır. cahiller, onu arşın üstünde veya yukarıda gökte sanır. arşı da, yukarısını da, aşağısını da o yaratmıştır. sonradan yaratılan bir şey, kadim (ezeli) olana yer olamaz. allah; madde, cisim ve hal değildir. Benzeri, ortağı, zıddı yoktur. bildiğimiz, düşünebileceğimiz şeyler gibi değildir. nasıl olduğu anlaşılamaz, düşünülemez. hatıra gelen her şey yanlıştır. o kainatın ne içinde, ne de dışındadır. içinde, dışında olmak, var olan iki şey arasında düşünülür. halbuki kainat, hayal mertebesinde yaratılmıştır. hayal mertebesindeki alemin devamlı var görünmesi, allahın kudreti ile oluyor.
burada anlatılanları anlamaya çalışmak, allah'ın neden kabe'yi namaz kılarken kıble olarak seçtiğini anlamaya çalışmaktan daha faydalıdır zannediyorum.
orda kabeye yönelmenin amacı kutsal bir yerde edilen ibadetlere dahil olma isteği, cemaatimsi olmaktır. allah her yerdedir. evet, aksini ispatla ispatlayabiliyorsan.
edit: yanlış anladıysam af buyurun, kafam yerinde değil.
"Allah her yerde olduğuna göre kabeye ısrarla yönelmek" herhangi bir yanlış olmayan cümledir. arkadaş bu nasıl bir mantıksızlıktır. biraz düşünün kafayı çalıştırın az. allah heryerde ise zaten kabeye yyönelmekte bir hata yoktur.
işin ilginci kabeye de yönelememek şu an türkiye de namaz kılan bir kişi kabeye değil uzay boşluğuna kabe ile alakası olmayan bir noktaya yönelmekte çünkü dünya yuvarlaktır ve ufuk çizgisi 30 40 km kadar bir mesafe için geçerlidir. ama dert etmeye lüzum yok ateistler bu mucizeyi de açıklayacaklardır elbet.