allah her şeyi evrimsel süreçle yaratmıştır

entry39 galeri1
    1.
  1. dinci yobazları çıldırtan gerçek, allah her şeyi matematik denklemleriyle, tezahürle yaratmaktadır. oksijen ve hidrojenden su moleküllerine, kuarklardan proton ve nötronlara, yıldızlardan kara deliklere ve nötron yıldızlarına, zamanla soğuyup hareket ederek bugünkü karaları meydana getiren lav akıntılarına kadar her şey matematiğe has değişim ve dönüşüm süreçlerinin ürünüdür.
    0 ...
  2. 2.
  3. evrim ve yaratılış birbirine ters şeyler yalnız. evrende yaratılma falan yok. tesadüfler silsilesi ise bol.

    (bkz: belirsizlik ilkesi)
    0 ...
  4. 3.
  5. doğruluğu ve geçerliliği mantıkla ispatlanmış matematik yasaları varsa, birçoğu tüm detaylarıyla maddenin ötesinde mevcut ve belirli kesitleriyle eksik de olsa keşfedilmişlerse, ve ezelden beri kainatta hüküm sürmekteyseler, her şeyden önce var olan ilk zihinden doğmuş olmalılar!
    0 ...
  6. 4.
  7. Azizim imam pamuğu tıkadığında neyin ne olduğunu anlayacağız. Çok değl 50 sene daha bekleyin. Bütün sorularınız cevap bulacak.
    3 ...
  8. 5.
  9. 6.
  10. yaradılış sürecinin tedrici olması, bu süreç içerisindeki maddelerin değişimi dönüşümü mutasyonu, kendi cinsleriyle ve türevleriyle alakalı olup başka bir tür formatına geçmemiştir hiçbir zaman. bu nedenle tamamen uydurmasyon olan evrim teorisi ile ilgili, hiçbir bilimsel bir kanıt veri delil olay yada gerçek yoktur ortada. maddeci materyalist zihniyetin kainatın varoluşu, insan neslinin evveliyatı ilgili kuramları bile kendi aralarında çelişirken bu gerçeği hiç istemeseler de gözardı etmedikleri apaçık aşikardır. hatta aslında bilimden tamamen uzak bir inkar felsefesi olan ve dinsiz ve ateist bilimadamlarının bir kısmı her ne kadar inkarlarına devam etseler dahi kainat ve insan ilgili gerçekleri açıklarken bunu itiraf etmek zorunda kalmışlardır. örnek mi? örnek DNA;

    --spoiler--

    Grönland’da 2 milyon yıllık DNA bulundu. Bunların arasında tavşan, ren geyiği, kaz, kemirgenlerin DNA’sı bulunuyor. Günümüzdeki DNA’ları ile aynılar (güçlü genetik yakınlıktalar).

    100.000 yılı kapsayan 72 kurt DNA kalıntısı incelendi. Hepsi de günümüzdeki gibi kurtlar.

    Sibirya’da 35 bin yıllık modern evcil köpeklerle eşleşen DNA bulundu.

    11.000 yıllık köpek DNA’ları bulundu. Genlerinden bu köpeklerin günümüzdeki köpekler gibi evcilleştirilebildikleri anlaşıldı. Günümüzdeki köpeklerle aynı köpekler.

    “Kurtlar köpeklerin ataları ama DNA kalıntıları köpeklerin ne zaman evcilleştirildiğini bir türlü kanıtlayamıyor. Köpekler ile insanların tarihi önemlidir.”

    ----

    2017’deki bu araştırma DNA kalıntılarının köpeklerin hep köpek olduğunu, kurtların ilk ne zaman evcilleştirildiğini bilmediklerini söylüyor.

    Köpeklerin evcilleşmesinden sorumlu GEN, köpeklerde ilk yaratılıştan itibaren vardı.

    Kurtları evcilleştiremezsiniz, kurtları evcilleştirmeye çalışarak DNA’sına evcilleşmeden sorumlu geni ekleyemezsiniz.

    Kurtlar hep kurt, köpekler hep köpekti.

    ----

    ispanya’da 400 bin yıllık insan DNA’sı bulundu. Binlerce kilometre uzaktaki Sibirya’da bulunan 40 bin yıllık insan DNA’sı ile aynı (güçlü genetik yakınlık) olduğu anlaşıldı. Neandertal sanılan bu DNA’nın sahibinin normal bir insan olduğu kanıtlanmış oldu.

    Neandertaller, farklı bir tür değil normal insanlardı. insan her zaman sadece insandı.

    https://www.kuraningercek...mqQcWj2dORmBoC5mQQAvD_BwE

    --spoiler--
    Evrimin, sahtekarlığa ve yanlı yoruma en açık olan bu konusunda evrimciler yine sık sık itiraflarda bulunmak zorunda kalmışlardır.

    Charles Darwin:

    Bana 'insan' konusuna girip girmeyeceğimi soruyorsun. Sanırım bu konudan tamamıyla uzak duracağım… Benim yirmi yıldır üzerinde çalıştığım bu yapıt ise hiçbir şeyi çözümlemeyi veya cevaplamayı başaramayacak.250

    Ama insanın evrimi konusunda akıl almaz derecede hayal kırıklığına uğradım.251

    David Pilbeam (Ünlü paleontolog):

    Benim tereddütlerim sadece bu kitabı (Richard Leakey'in Kökler isimli kitabı) değil, paleoantropolojinin bütün ilgi alanını ve metodlarını kapsıyor. Yayınlanan kitaplar şunu söylemeye çekiniyorlar ki, ben de dahil olmak üzere kuşaklar boyu insan evrimini araştıran kişiler karanlık içinde çırpınıyorlar. Elimizde olan bilgiler, teorilerimizi şekillendirmek için son derece güvenilmez ve yetersiz.263

    insan evrimi hakkında düşündükçe, bir bilim adamı olarak değiştiğimi hissettim. içimizde yerleşmiş bulunan ön kabullerin farkındayım ve bunları zihnimden kazımak için gerçekten çaba gösteriyorum... Geçmişte teorilerimiz, elde olan gerçek bilgimizden çok bizim o anki ideolojimizi yansıtıyordu...264

    Richard Leakey (evrimci paleoantropolog):

    David Pilbeam hoşnutsuzlukla şöyle der: "Farklı bir bilim dalından zeki bir bilim adamını getirseniz ve ona elimizdeki yetersiz delilleri gösterseniz, kesinlikle 'bu konuyu unutun; devam etmek için yeterli dayanak yok' diyecektir." Ne David ne de insanın atasını araştıran diğerleri elbette ki bu tavsiyeye uymayacaklardır, ancak hepimiz bu kadar yetersiz delille sonuç çıkarmanın ne kadar tehlikeli olduğunun tamamen farkındayız.253

    ----

    insanın Atası ile ilgili itirafları
    Evrim teorisinin iddiasına göre insanlar ve günümüz maymunları ortak atalara sahiptirler. Bu ilkel yaratıklar zamanla evrimleşerek bir kısmı günümüz maymunlarını, evrimin diğer bir kolunu izleyen bir başka grup da günümüz insanlarını oluşturmuştur.

    Maymunlarla insanların sözde ilk ortak atalarına evrimciler, "Güney Afrika Maymunu" anlamına gelen Australopithecus ismini verirler. Gerçekte soyu tükenmiş eski bir maymun türünden başka birşey olmayan Australopithecuslar'ın çeşitli türleri bulunur. Bunların bazıları iri yapılı, bazıları daha küçük, daha narin yapılı canlılardır.

    insan evriminin bir sonraki safhasını da evrimciler, "homo" yani insan olarak sınıflandırırlar. iddiaya göre homo serisindeki canlılar, Australopithecuslar'dan daha gelişmiş, günümüz insanından çok fazla farkı olmayan canlılardır. Bu türün evriminin en son aşamasında ise, homo sapiens sapiens, yani günümüz insanının oluştuğu öne sürülür.

    işin aslı ise şöyledir: Evrimcilerin ortaya attıkları bu hayali senaryoda Australopithecus ismini verdikleri canlılar soyları tükenmiş gerçek maymunlar, homo serisindeki canlılar ise eski tarihlerde yaşamış bugün ise nesli tükenmiş ırklara mensup insanlardır. Evrimciler bir "insan evrimi" şeması oluşturabilmek için çeşitli maymun ve insan fosillerini büyüklüklerine göre art arda dizmişlerdir. Oysa bilimsel gerçekler, bu fosillerin kesinlikle bir evrim sürecini ispatlamadığını ve insanın ataları olarak gösterilen bu canlıların bir kısmının gerçek maymun, bir kısmının da gerçek insan olduklarını göstermiştir. (Konuyla ilgili daha detaylı bilgi için bakınız: Evrim Aldatmacası, Harun Yahya)

    Ancak evrimciler bir kez ortaya böyle büyük bir iddia atmışlardır ve kendilerince bunu ispatlamak zorundadırlar. Bu yüzden de çeşitli sahtekarlıklara başvurarak kendilerine sözde deliller oluşturmaya çalışırlar.

    Evrim teorisine delil arayanların en çok başvurdukları kaynak fosil kayıtlarıdır. Dikkatli ve tarafsız olarak incelendiğinde bu fosil kayıtlarının, evrimcilerin iddialarının aksine evrim teorisini destekledikleri değil, çürüttükleri görülür. Ancak fosillerin genel olarak evrimciler tarafından çarpıtılarak yorumlanmaları ve kamuoyuna da taraflı bir şekilde yansıtılmaları sebebiyle birçok kişi fosil kayıtlarının gerçekte evrim teorisini desteklediğini düşünmektedir.

    Fosil kayıtlarındaki bazı bulguların her türlü yoruma açık olması evrimcilerin en çok işlerine gelen noktadır. Bulunan fosiller çoğu zaman sağlıklı bir teşhiste bulunabilmek için yetersizdir. Bunlar eksik ve dağılmış kemik parçalarından oluşur. Bu sebeple, eldeki verileri çarpıtmak ve bunları istenilen doğrultuda malzeme yapmak çok kolaydır. Nitekim evrimciler tarafından fosil kalıntılarına dayanılarak yapılan rekonstrüksiyonlar (çizim ya da maketler) tamamen hayale dayalı olarak evrim iddialarını doğrulayacak biçimde yapılır. insanlar görsel yoldan daha kolay etkilendikleri için amaç onları, hayal gücüyle rekonstrüksiyonu yapılmış yaratıkların geçmişte gerçekten yaşadığına inandırabilmektir.

    Evrimci araştırmacılar, çoğu kez yalnızca bir diş veya bir çene kemiği parçası ya da ufak bir kol kemiğinden yola çıkarak insan benzeri hayali yaratıklar çizer ve bunu sansasyonel bir biçimde insan evriminin bir halkası olarak kamuoyuna sunarlar. Bu çizimler çoğu insanın zihninde var olan "ilkel insan" imajının oluşmasında büyük rol oynamıştır.

    https://www.harunyahya.in...asi-ile-ilgili-itiraflari

    --spoiler--

    ve bunlar gibi daha onlarca bilim adamı, hepsi evrimci hepsi darwinci bunların kendi itirafları..

    bence dinsizler inkarlarına dayanak olarak gördükleri evrim teorisini savunmayı bırakıp meseleyi felsefik muhabbetlerle sürdürmeye devam etsinler. zira olay bilme dayandığında rezil olmaktan kurtulurlar hiç olmazsa. çünkü evrim uydurma bir teoriden öteye hiçbir zaman geçmemiş bilimsel hiçbir kanıtı olmayan koskoca bir yalan, aldatmaca ve büyük bir hurafedir..
    2 ...
  11. 7.
  12. tüm canlıların gta vice city de aniden yolda beliren yayalar gibi, farklı coğrafya ve zaman dilimlerinde bugünkü vücutlarıyla ışınlandığını iddia eden bir insan hayal aleminde yaşıyordur.

    "yaradılış sürecinin tedrici olması, bu süreç içerisindeki maddelerin değişimi dönüşümü mutasyonu, kendi cinsleriyle ve türevleriyle alakalı olup başka bir tür formatına geçmemiştir hiçbir zaman. "

    yaratılış süreci konuştu:

    -kardeeeeeeeeeeeeeeş ben sadece spawnizasyonum... değişmem, dönüşmem, hepsi palavraaaaaaaaaaa. o kadarrrrrrrrrrrrrrr.
    0 ...
  13. 8.
  14. --spoiler--

    tüm canlıların gta vice city de aniden yolda beliren yayalar gibi, farklı coğrafya ve zaman dilimlerinde ortaya çıktığını iddia eden bir insan hayal aleminde yaşıyordur.

    --spoiler--

    cevap veremeyince hedef saptırma, yalana devam..
    halbuki biz böyle bir iddiada bulunmadık..

    spawnizasyon: yumurtlamak..

    insandan yumurtlandıysan..demekki haklıyım evrimci..
    üznügüm maymun olamadına...
    1 ...
  15. 9.
  16. allahın spore engine benzeri yaratık yaratma simülatöründe tüm canlıları benzer bileşenlerle oluşturup, meleklerle dünya üzerinde seçtiği lokasyona ışınladığına inanıyorlar.

    hiç akıl mantık var mı, trilyonlarca nötron, proton, trilyonlarca yıldız, gezegen de bu şekilde yaratılmışmış....

    gta vice de aniden belirip varlığını sürdüren npc lerle tamamen faraziyeden ibaret tür algınız arasında hiçbir fark yok.
    0 ...
  17. 10.
  18. evrim karşıtı yaratılışçıların allahı, sims, spore, simearth, simcity gibi oyunları yardımcı programcılara birtakım emirler yağdırarak tasarlamış Will Wright a benzerken... engin zekası ve aklıyla dünya materyallerini kullanarak ilk canlı türlerini uygun değerlere sahip lokasyona ışınlıyor, ardından daha önce kullandığı yaratılış şemalarına başvurarak (yaratılış engine ) farklı kombinasyonlarla yeni canlılar üretiyor ve bunları dünyada üreyip çoğalmaları için spawnlıyor. evrimci yaratılışçıların allahı daha çok game of life le ün kazanmış john conway i anımsatmakta cellular ve particle automata konseptini, tekamülü, tezahür ve kendi kendine organizasyonu çağrıştırmaktadır.
    0 ...
  19. 11.
  20. kabul edin, evrim karşıtı yaratılışçıların allahı kullandığı metotla her bir detaya hükmetmek isteyen will wright a benzerken,
    evrimci yaratılışa inananların allahı daha çok john conway gibi, süreci tamamen matematiğin tezahürlerle dolup taşan sonsuz doğasına bırakmış, ki evrimsel süreç de maddeyi aşan denklemlerden güç alıyor.
    0 ...
  21. 12.
  22. evrim karşıtları bir düzine parçacıkla koca evreni simülasyon gibi kendi kendine oluşum sürecine bırakan allahın canlılık söz konusu olduğu taktirde niye john conway gibi olamayacağına açıklık getirmelidir?

    allah niye will wright a benzemek zorunda mesela?

    bunun akla, mantığa uygun, makul bir sebebi var mı?

    allah niye daha önce yarattığı canlılara dair şablonları, mimari planları, tasarım şablonlarını kullanarak yenilerini üretmek ve bunları seçtiği lokasyona ışınlamak, spawnlamak zorunda?
    0 ...
  23. 13.
  24. pekala mümkün olabilir insanlar araştırsın öğrensin diye allah evrimsel olarak varolmasını istemiştir çünkü insana sihirli değnekle bir şeyler olduğu fikri tuhaf gelir.
    0 ...
  25. 14.
  26. trilyonlarca seneyi geride bırakmış,
    trilyonlarca medeniyetin yok oluşuna tanıklık etmiş,
    trilyonlarca evren yaratıp gelişimlerini seyretmiş allah milyar çarpı milyar seneye rağmen, yeni bir şeyler yaratmak için daha önce kullandığı mimari şablonlara başvuracak kadar insansı, eksik, aciz bir kudret olabilir mi hiç?

    bunun neresi akla mantığa uygun?

    tanrı aşamasına yaklaşabilmeyi başarmış ve farklı canlı tohumları üretebilmiş medeniyetlere dahi tanık olan allah, neredeyse sınırsız tecrübesine rağmen neden bu kadar ilkel bir metotta diretsin?
    0 ...
  27. 15.
  28. mantıksız olan allahın bir tür spore (maxis in evrimi tanrısal seçilime ve tasarıma indirgediği bir oyun ), yaratılış engine kullanması ve başlarına da görevli memurlar koyması değil...

    saydığım engin akıl, kudret ve tecrübeye haiz bir allahın bu kadar insansı metotlara başvurmasının imkansızlığıdır.
    0 ...
  29. 16.
  30. fizik, aslında yaradılışı izah eder.

    hey sen hayal satıcı: Hollywood sinamasını bırak da fizik ne diyor ona bak, evrimci;

    fiziğe göre ;
    1-kainat (bigbang) büyük patlama ile aniden başlamıştır. yaradılış..
    2-maddenin başı olduğu gibi sonu da vardır. ölümlüdür..

    termodinamik 2. yasası ve entropi meseleyi izah etsin o halde;

    --spoiler--

    Evrim teorisi, termodinamiğin ikinci kuralına uygun mu?

    Soru detayı

    - Evrim teorisinin termodinamiğin ikinci kuralıyla çelişmediğini ifade eden bazı yazılar var. Bunlara nasıl cevap verilebilir?

    cevap

    Tabiatta cereyan eden en önemli kanunlardan birisi, her şeyin belirli bir süre sonra yıpranmasıdır. Canlılar yaşlanır ve ölür. Cansızlar ise, zamanla bozunuma uğrar ve şekilleri değişir. Mesela, otomobiller paslanır, taşlar aşınıp ufalanır. Böylece kâinattaki düzensizlik artar. Bu düzensizlik, entropi adı verilen bir ölçü ile ifade edilir ve buna faydasız enerji denir.

    Sistemlerdeki düzensizlik arttıkça, entropi de artar. Bu durum da faydalı, yani iş yapabilir enerji miktarını azaltır, faydasız enerji denen entropiyi arttırır.

    Kâinatta her şey, kendini minimum enerjiye ve maksimum düzensizliğe çekmek ister. Bu termodinamiğin ikinci kanunu olarak ifade edilir.

    Evrimcilerin iddiaları ise, bu ikinci kanuna terstir. Çünkü onlar, basitten mükemmele doğru bir gidişin olduğunu, basit yapılı canlılardan zamanla daha mükemmel ve yüksek yapılıların teşekkül ettiğini ileri sürerler.

    Halbuki bu entropi kanununa göre her şey komplekslikten basitliğe, karmaşıklıktan tekliğe doğru parçalanma ve gitme eğilimindedir.

    Madem kâinatta her şey kendini minimum enerjiye çekmek istiyor, öyleyse kainatı dağılmaktan ve düzensizliğe gitmekten alıkoyan bir enerji gereklidir. Bu enerji, mikro âlemden, makro âleme kadar, kâinatın her yerinde hükmünü sürdürmelidir. Kâinatın düzeni ve enerji seviyesinin devamı ancak bu şekilde sağlanabilir.

    Dünya'daki hayat, güneşten gelen entropiyle beslenir. Yani, güneşin kısmen bozunumuyla ortaya çıkan enerji ile beslenir. Bitkiler büyümeleri için gerekli enerjiyi güneş ışığından aldıkları zaman kâinata bir miktar düzen katılır ve bu sebeple entropi azalır.

    Aynı şekilde insan, hayatının devamı için gerekli enerjiyi gıdalardan alır. Bu enerjinin kaynağı da yine güneşteki yıpranma sonucu çıkan güneş ışığıdır.

    Fakat dünyadaki bu entropi azalması, bütün âlemdeki entropi artışı yanında küçücük kalır. Çünkü güneşin yıpranma ve bozulma oranı, dünyamıza kattığı düzene göre çok büyüktür.

    Bir sistemin -273.15 Centigrad derecede, yani 0 Kelvi’de entropisi sıfır olarak kabul edilir. Bu nokta referans noktası olarak alınır ve entropinin sıfır olduğu bu noktaya mutlak entropi denir ve termodinamiğin üçüncü kanunu olarak ifade edilir.

    Şayet bir sistem tamamı ile düzenli ise entropisi sıfır olabilir. işte kâinatı belirli bir düzende tutan, sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi bir yaratıcıyla mümkündür.

    Tasarım delili ise;

    Kâinatta her şeyin, ister hücre seviyesinde olsun, isterse yüksek yapılı canlı seviyesinde olsun, belirli bir plan ve programla yaratılmış olduğunu kabul eder.

    Her hangi bir organ veya yapının, iş görebilmesi için, gerekli olan en mükemmel şekliyle yaratıldığını esas alır.

    Evrimcilerin iddia ettikleri gibi, her hangi bir organın bir takım evreler geçirerek mükemmel hale gelmesinin mümkün olmadığını, çünkü o yapının mükemmel olmadığı zaman iş görmesinin imkânsız olduğunu belirtir.

    Mesela organizesi tamamlanmamış, yani bütün sistemi işler hale gelmemiş bir insan gözünde görme fiili cereyan etmez. Aynı şekilde damar sistemi teşekkül etmeden kalp tek başına faaliyet gösteremez.

    Hâlbuki evrimciler, organların her safhasında iş gördüğünü, zamanla mükemmelleştiğini ileri sürerken, termodinamiğin ikinci kanunu, mükemmel olanların, kendisini meydana getiren daha küçük parçalara ve bileşenlere ayrılma eğiliminde olduğunu bildirmektedir.

    https://sorularlaislamiye...-ikinci-kuralina-uygun-mu

    --spoiler--

    Hollywood senin neyine lan, artisliği bırak da sen git ortadoğuda balık avla. balık bulamazsan alık bulursun...
    1 ...
  31. 17.
  32. hayatın game of life, cellular automata benzeri algoritma ve soyut matematik yapılarıyla nasıl başladığına ve nasıl başlayabileceğine dair müthiş bir seri!

    particle of life... basit hareket kabiliyetine sahip parçacıklardan zamanla tezahür eden sayısız çeşitlilikte karmaşık parçacık heyulası!




    0 ...
  33. 17.
  34. allah yok diyemiyorlarda allah her şeyi evrimsel süreçte yaratmışmış da peh peh. gül geç işte...
    1 ...
  35. 18.
  36. allah yok yahut ne olduğunu bilmiyorum demekle, her şeyi allah yaratmıştır demek arasında fark yok. nasıl yaratıldığına dair hiçbir açıklama getiremiyorsunuz.

    bu gayb türünde bir bilgi, simcity ve simearth gibi oyunları tasarlayan will wright ın urban dynamics leri gibi bir şey.

    sizin için yaratılış özel bir şirket ve mimar tarafından tasarlanmış kapalı kaynak kodlu uygulama bu yüzden canlılığa dair savınızı ispatlayabilecek hiçbir kanıt getiremezsiniz.
    0 ...
  37. 19.
  38. insanlar neden anlamak istemiyor? Öyle değil; ama hadi diyelim ki canlılık evrimsel bir süreç sonucu değişe değişe bugün bildiğimiz halini almış olsun: Peki birader, bilime inanması gereken sizler, niçin bilime aykırı olduğu halde açıklayamadıkları için adına "ben ya da ruh" denen olguyu görmezden geliyorsunuz? Bilim bunu asla açıklayamaz; çünkü her şeyin olduğu gibi canlıların da en küçük parçası cansız atomlardır ve bu atomların nasıl olup da bir canlılığı meydana getirmiş olduğu dahi bir mucize iken; bir de düşünüp duyan, hisseden bir varlığın evrimle oluşabileceğini iddia etmek zorlama bir çabadır. Buna rağmen çoğu dindar insan, cahil ve bilgisiz oldukları için evrim savunucuları tarafından mat edilebiliyorlar. Gerçek gün gibi ortada oysa. Ne insan ne de diğer canlılar kesinlikle evrimsel süreçle ilgili olamayacak kadar mucizevi varlıklardır. Literatüre geçmiş tek bir faydalı mutasyon raporlanamadığı halde, maymun gibi kıllı suratlı ingiliz bir herifin kendi dış görünüşü için "acaba" sorusunu sorup yazdığı kitaba ve şu meşhur maymundan insana dönüşüm ilüstürasyonu sayesinde bilim insanları da gerçeği aramak yerine evrimi ispata çalışıyorlar. ilginç.
    2 ...
  39. 20.
  40. ateistler, bilimde emergence diye bilinen ve matematiğe uzanan kavramın bilinci meydana getirebileceğine inanmıyor. sadece bunun kısıtlı bir tevilini doğru kabul etmekteler!

    bunu kabul ettiklerinde otomatik olarak zihin ve madde arasında doğrudan bir ilişki olduğunu ve hemen hemen her şeyin potansiyel olarak ilk zihinden tezahür ettiğini teyit etmek zorunda kalırlar.
    0 ...
  41. 21.
  42. evrim kuramı canlılığa dair çeşitliliği malthus un (doğal seçilim in kökeni ) nüfus teoremi ve benzerleriyle açıklayamaz!

    asıl açıklama, kaos kuramının özünü oluşturan emergence denilen mefhumdan gelmektedir!

    bunu kabul ettiğinizde matematiğin ve maddeyi aşan soyut yapıların her şeyi kuşattığını kabul etmek zorunda kalırsınız.
    0 ...
  43. 22.
  44. ben, allahın her şeyi fraktal misali her ölçekte tekrar eden, matematiğe özgü soyut yapılarla, tezahürle yarattığına inanıyorum.

    evrim kuramı, tek başına canlılığın bu denli çeşitliliğe nasıl kavuştuğunu açıklayamaz!

    matematik açıklar!

    matematik, evrim kuramının işaret ettiği değişimler ve dönüşümler dahil tümünün nihai kaynağıdır.
    0 ...
  45. 23.
  46. quantum (atomaltı) fiziği yatadılışa mani değil. bilakis yaradılışın ana unsurlarından biridir;

    (hey sen, hayal satan dinsiz moruk, iyi oku, seni rezil etmeye devam edeceğim, çünkü sen kaşındın)

    --spoiler--
    Parçacıkların nasıl kütle kazandığı problemine bir açıklama getirmek için Edinburgh Üniversitesinden Peter Higgs, daha sonra kendi ismiyle anılacak olan, bir bozon parçacığının veya alanının olması gerektiği fikrini ileri sürdü. Şöyle düşündü;

    Büyük Patlamadan (Big Bang) sonra, ortaya çıkan enerjiden kütleli parçacıkların oluşturulması için, Higgs bozonu vasıtasıyla, bir elektrik alanı gibi, bir Higgs alanı devreye sokulmalıydı. Ve bu alan, bir yapışkan gibi, içinde yol aldırılan parçacıkları yavaşlatmalı ve onlara kütle kazandırmalıydı. Kurama göre, Higgs alanıyla kuvvetli etkileşen parçacıklar daha büyük, zayıf etkileşenler daha küçük kütleler kazanıyorlar.

    Büyük Patlamadan hemen sonra sadece enerji vardı. Bu enerji kütleye dönüşmeden, kozmik ışın dalgası olarak kalabilir ve yayılmaya devam edebilirdi. Fakat bu enerji dalgalarına, yine, bir irade ve kudretin müdahalesiyle bir mekanizma devreye sokuldu ve bu kozmik ışın yığınları elektron ve quark ve nötrino gibi parçacık şekline büründürüldü ve görünen âlemi oluşturulmaya başlandı.

    Peter Higgs’in bu mekanizmayla ilgili teorik çalışmalarından dolayı, bilim adamları tarafından bu mekanizma Higgs alanı olarak adlandırıldı ve bu mekanizmayı karakteristik parçacığına da Higgs parçacığı adı verildi.

    Sonuç olarak, maddenin yapı taşları olan atom altı parçacıklar enerjiden oluşturulmuştur ve dolayısı ile madde enerjinin yoğunlaştırılmış bir şeklidir, diyebiliriz.

    Hazırlanmış ve teknede bekleyen hamuru belirli işlemlerden geçirip simit veya farklı şekil ve büyüklükteki pastalara çevirmek bir pastacının düşünce ve el emeğinin sonucu değil midir? Hamur hâlinden ürünlere geçişin arkasındaki mekanizmanın kaynağını hamura vermek mümkün mü?

    Daha doğrusu, "enerji" hamuru ile "madde" ekmeği arasındaki fark da böyle bir mekanizmanın var edilmesi işletilmesi değil midir?

    Gözle görünmeyen ancak aklen ve ilmen var olması gereken bu mekanizmanın adı "Higgs alanı", bu alanın ortaya çıktığı temel yapıtaşı da "Higgs parçacığı"dır. Yani, görünmeyen bir el tarafından, enerji belli şartlarda bu alana sokulunca etkileşim sonucu bir işlemden geçirilmekte ve kütleye bürünüp madde şekline dönüştürülmektedir demek daha mantıklı değil mi?

    Sonuç olarak, Kuantum Fiziğinin yaratıcı fikrine ve aykırı olmadığını ve onunla çelişmediği, onunla uyum içerisinde olduğunu ortaya koymaya çalıştık.

    Kuantum Fiziği deneylerini veya olaylarını bilimsel yöntemlerle çok detaylı ve mantıklı olarak anlayabilir ve anlatabiliriz. Evreni ve olayları bilimsel metotlarla anlıyoruz, o halde Allah fikrine ihtiyaç yok gibi düşünceler, dinin ve Allah’ın bize ne dediğini anlamamaktan kaynaklanıyor.

    Bilimsel metotlarla olayları anlama, Allah fikrini güçlendirmeli, onun var olduğunu ve atomdan Güneşe kadar, yani en küçükten en büyüğe kadar olan tasarrufunu, müdahalesini anlamamıza da vesile olmalıdır. Yani, bir arabayı bütün parçalarıyla tarif etmek ve kullanımını öğretmek, onun üretilmediği veya tesadüfen oluştuğu anlamına gelmemeli.

    Bir fiziksel olayın veya evrenin anlaşılmasıyla Tanrı’ya ihtiyaç duyulmayacağı düşüncesi felsefi ve mantıki açıdan bozuk bir düşüncedir.

    https://sorularlaislamiye...aratici-fikrine-aykiri-mi

    --spoiler--
    0 ...
  47. 24.
  48. allah her şeyi matematikle yarattığı ve evrim kuramı da matematiğe dayalı olduğu için doğrudur. tıpkı kütleçekim gibi, kuantum fiziği gibi, aralarında hiçbir fark yok.

    biz bu kavramları yoktan yaratmadık, tabiattaki sayısal örüntüleri ve zihnimizdeki soyut karşılıklarını gözlemleyerek keşfettik, geliştirdik ve daha makul varyantlar önerdik.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük