allah evreni yoktan var etti çelişkisi

entry32 galeri0 video1
    32.
  1. Sen bilmezsin Allah bilir. 200 yıl önce ne atom altı parçacıklar biliniyordu ne de belirsizlik ilkesi.

    Muhakkak yaratanın ilmini koyduğu bir yasası vardır. Lakin şuan için bilinmiyor olması öyle bir şeyin olmadığı anlamına gelmez.
    0 ...
  2. 30.
  3. allah için zaman mekan yoktur.ayetlerde allah sen anla diye senin anlayacagin dilde söylemiştir.allahın sonsuz kudreti vardır.rabbim o sonsuz merhametin den bizleri esirgemesin.
    1 ...
  4. 29.
  5. inanmıyorsan inanma hırbo diye cevap verilecek söylemdir. kurandan bir ayetle cevap verilebilir: "senin dinin sana, benim dinim bana." Kafirun 6.
    1 ...
  6. 28.
  7. --spoiler--
    Kuantum Dalgalanma: Yoktan Var Olabilen Enerji ve Evrenin Var Oluşuna Etkisi

    Kuantum Fiziği dahilinde Kuantum Dalgalanma (veya Kuantum Çalkalanma, Quantum Fluctuation), uzayın belli bir noktasında, Werner Heisenberg'ün tanımladığı Belirsizlik ilkesi dahilinde, enerji miktarındaki geçici değişmedir. Bu olay, enerji korunumu ilkesinin ihlal edilebileceğini göstermektedir. Ancak bu ihlal; sadece çok küçük zaman aralıklarında olabilmektedir. Buna rağmen fizikçiler, bu ihlalin yapıldığı anda var olan koşullara bağlı olarak sürenin uzatılabileceğini ve hatta, Evren'i yaratabilecek bir baloncuğun yoktan oluşup genişleyebileceğini ileri sürmektedir. Buradaki yazımızda, bunun her türlü evren modeli için mümkün olduğunun matematiksel kanıtının yapılıp Science dergisinde yayınlandığına dair bir haber çevirisi paylaşmıştık. Peki ama kuantum dalgalanma nasıl hiçlikten enerji, dolayısıyla madde oluşumuna neden olabilir? Bunun evren algımız açısından değeri ve önemi nedir?

    Kuantum Dalgalanma sonucunda sanal parçacıkların madde-antimadde çiftleri hiç yoktan var olabilmektedir. Sanal parçacıklar, Kuantum Alan Teorisi dahilindeki matematiğin bir sonucu olarak ortaya çıkan, henüz tam olarak anlaşılamamış bir konsepttir. Bu parçacıklar, doğrudan yapılan gözlemlerle tespit edilememektedirler. Matematiksel hesapların gözlenebilir ve tespit edilebilir kısımları üzerinde etkileri olmadığı için, bunlara "sanal" parçacık denmiştir. Ancak bu yapıların çok ilginç özellikleri vardır: ilk olarak, fiziğin temel ilkelerini ihlal edebilmektedirler. Örneğin zamanda geriye hareket edebilmektedirler, enerji korunumuna tabi değilmiş gibi davranmaktadırlar ve hatta ışıktan hızlı hareket edebilmektedirler. Bunların hiçbiri, gerçek parçacıklar tarafından yapılamaz. Sanal parçacıkların bunu yapabilmesinin nedeni, varlıklarının madde ve enerji üzerindeki toplam etkisinin her zaman sıfır olmasındandır. Gerçek bir madde, asla bu kuralları ihlal edemez, çünkü kendisinin sebep olduğu her şey, "bilgi değeri" taşır ve etrafındaki sistemi toplamda sıfır olmayacak şekilde etkiler. Sanal parçacıklar ise, her zaman kendilerini iptal eden karşıt sanal parçacıklarla bir arada oluştukları için, fiziğin tüm temel ilkelerini ihlal edebilirler. Burada uyaralım: sanal parçacıklar, anti parçacıklar ile karıştırılmamalıdır; ayrı konulardır. Sanal parçacıklar olduğu gibi, sanal anti parçacıklar da bulunmaktadır. Bunların etkileri, maddenin karşıtı olan antimaddeden farklıdır.

    Bu kulağa fantastik geliyor olabilir; ancak kuantum mekaniğinin en temel bulguları arasında yer almaktadır. Üstelik, gerçek madde ve enerji üzerinde tekil etkileri de tespit edilmiştir. Az önce, maddeye ve enerjiye etki edemeyeceklerini söylemiştik. Ancak bu, sanal parçacıkların toplam etkisidir. Sanal parçacık çiftlerinin tekil halleri, madde ve enerjiyle etkileşebilir. Ancak sanal parçacıkların sistemin toplamına etkisi sıfırdır. Sanal parçacıkların etkileri, sayısız defalar, çok çeşitli fiziksel araştırmalarda tespit edilmiştir. Coulomb kuvveti, dipoller arası manyetik kuvvet, elektromanyetik indüksiyon, zayıf çekirdek kuvveti, kuarklar arası güçlü çekirdek kuvveti, fotonların spontane saçılımı, vakum polarizasyonu, Casimir etkisi, atomik düzeydeki Lamb kayması, Hawking radyasyonu gibi sayısız olguda, sanal parçacıkların etkisi tespit edilebilmiştir. Kendileri doğrudan gözlenip tespit edilememektedirler; ancak doğru yere bakmayı bilirseniz, etkileri ayırt edilebilmektedir. Hatta günümüzde, bu sanal parçacıkların muhtemelen Evren'in her noktasında her an oluştuğunu ve sonrasında hemen yok olduklarını doğrulamaktadır.

    Peki bunun evrenin var oluşuyla ilgisi nedir? Bu çok kapsamlı bir konu ve üzerine cilt cilt kitaplar yazıldı, yazılıyor ve yazılacak. Ancak çok kısa bir düşünce zinciri, bizi şu noktaya getirmektedir: evrendeki bütün maddenin ve enerjinin toplam enerjisi sıfırdır. En azından birçok ayrı bilim insanının (Stephen Hawking ve Michio Kaku gibi) analizleri bunu göstermektedir. Eğer ki toplam enerji sıfırsa evren, hiçlikten var olabilen kuantum dalgalanmanın bir ürünü olabilir! Yani kocaman bir sanal parçacık içerisinde yaşıyor olabilir miyiz? Ancak sanal parçacık çiftlerinin çok kısa bir süre için var olabildiğini, sonrasındaysa yok olmak zorunda olduğunu söylemiştik. Bu ne olacak?

    Sorunun cevabı, Büyük Patlama Teorisi ve alt başlıklarında gizli. Modern fiziğin anlaşmaya vardığı en temel noktalardan birisi, Büyük Patlama'nın bir noktada, müthiş küçük bir hacimde ve bir anda gerçekleştiği ve sonrasında müthiş hızlı bir genişleme (enflasyon) dönemine girildiğidir. Bugün, Mikrodalga Artalan Işıması ve kütleçekim dalgaları gibi bulgular, bu görüşleri doğrulamaktadır. Bir diğer önemli nokta da, bu genişlemenin başlaması için çok çok çok küçük bir miktar enerjinin yeterli olduğudur. Tıpkı bir orman yangını gibi, ufacık bir "enerji", her şeyi başlatabilir. Çünkü başlangıç çok küçüktür ve sonrasında var olan her şeyin toplam enerjisi sıfırdır. Kuantum dalgalanma olayı Evren içinde de, muhtemelen Evren'in oluşmasından önce de, sürekli gerçekleşen bir olay olabilir. Bir diğer deyişle, tıpkı Evren'imiz içerisinde var olduğu gibi, hiçlik içerisinde de kuantum dalgalanma durmadan süregeliyor olabilir. Bunların enerji dengesi ve özellikleri her seferinde birbirinden farklıdır ve o kadar çok sayıda meydana gelir ki, içlerinden biri, doğru şartlarda meydana gelirse, Evren'in başlangıcını tetikleyecek genişlemeyi yaratabilir!

    Bunun mümkün olabileceğini de, yukarıda verdiğimiz haberdeki araştırmacılar matematiksel olarak göstermiş oldular: Wheeler-DeWitt Denklemlerinin özel bir alt küme çözümü... Bu denklem, modern fiziğin iki mihenk taşı olan Kuantum Mekaniği ile Genel Görelilik Teorisi'ni birbirine bağlamaya çalışan bir denklemdir. Eğer bu başarılabilirse, Kuantum Kütleçekim Teorisi inşa edilebilecektir. Denklemin kendince sorunları vardır (zaman problemi gibi), ancak yine de önemli bir matematiksel ifade olarak görülmekte ve yaygın olarak kullanılmaktadır. Çünkü, işe yaramaktadır!

    Kuantum dalgalanma sonucu hiçlikten oluşan varlık, Science dergisinde yayımlanan makaleye göre, evrenin herhangi bir şekil modelinde oluşabilmektedir. Matematiksel olarak yapılan bu ispattan önce, evrenin sadece dümdüz olması halinde kuantum dalgalanmanın hiçlikten bir evren yaratabileceği, çünkü ancak o zaman sanal parçacıkların toplam etkisinin sıfır olabileceği düşünülüyordu. Ancak yapılan araştırma, evrenin şekli ne olursa olsun (açık, kapalı veya düz), kuantum dalgalanmanın hiçlik içerisinden toplam enerjisi sıfır olan bir varlığı, kendiliğinden ve durup dururken yaratabileceğini doğrulamış oluyor.

    Buna kesin gözüyle bakmak çok doğru olmaz; halen doğrulanması, tekrarlanması ve gözlenebilir kanıtlarla desteklenmesi gerekiyor. Bunları elde etmek için epey bir beklememiz gerekebilir. Fakat ola ki bu hesap doğruysa ve deneysel olarak gösterilirse, evrenin nasıl var olduğunun sorusu nihai olarak çözülmüş olabilir. En azından o yöne doğru büyük bir adım atmış olabiliriz. Hatta bu keşfin, "Evren'in dışında ne var?" sorusuna da cevap veriyor olması muhtemel: kuantum dalgalanmalar ile örülü devasa bir hiçlik. Bunun içerisinde, çok sayıda var olmuş ve var olan evren... Bizim evrenimiz, hiçlik içerisinde sürekli yanıp sönen noktacıklar gibi olan kuantum dalgalanmalarının içinde var olabilmiş, sıradan bir genişleme olabilir. Ancak o zaman neden bu kadar karmaşık ve girift bir içeriğe sahip? Madde ile antimadde birbirinden nasıl ayrıldı? Toplam enerji sıfırsa, belli lokalitelerde bu enerji nasıl öbeklendi? Bu ve bunun gibi sorularla bu sahadaki bulgular bilim camiası tarafından heyecanla, merakla ve eşit derecede şüpheyle karşılanıyor.

    Son olarak... Bu bulgu ve evrenin olası bu modeli, aslında bizim "yok olduğumuz" anlamına mı geliyor? Hayır, bu hatalı bir yorum olurdu. Çünkü biz, maddden oluşan varlıklar olarak, neysek oyuz. Yani evrenin toplam enerjisinin sıfır olması veya hiçlikten var olduğumuz gerçeği, bizim "hiç" olduğumuz anlamına gelmiyor. Çünkü nasıl var olduğumuzu keşfetmemiz, var olduğumuz gerçeğini değiştirebilen bir keşif değil. Biz, evrenin pozitif madde-enerji tarafında bulunan yapılarız. Bunu hiçbir bulgu değiştirmeyecek. Ancak bu keşif, bizim varlığımızın "devasa" bir hiçlik içerisinde olduğunu doğrulayabilir. Bunun sonucunda, hiçlik içerisinde sonsuz sayıda evrenler oluşabileceği fikrine de kapı aralanmış olur. Zaten çoklu evrenlere yönelik bulguların ve bilgilerimizin giderek arttığı günümüzde (buradan ve buradan bakabilirsiniz), bunu keşfetmek de büyük bir atılım olurdu.

    Henüz bir yargıya varmak ve kesin gözüyle bakmak için çok ama çok erken. Bu yaklaşımla ilgili olası sorunlar da (Doğallık Sorunu, Hiyerarşi Sorunu, vb.) ileri sürülüyor (bir örnek buradan okunabilir). ileri sürülen bu sorunların hiçbiri, modeli yanlışlamıyor, sadece kapsamını daraltma potansiyeline sahip soru işaretleri ileri sürülüyor. Bu konuda araştırmalar halen devam ediyor. Ancak evrenin var oluşunun mekanistik bir modelle açıklanmasına yönelik atılan bu adımlar, bilimin gelecekte ne kadar güçlü bir yol gösterici haline geleceğinin sinyallerini veriyor. Bekleyip göreceğiz.

    Hazırlayan: ÇMB (Evrim Ağacı)

    Görsel: Ana görselde gördüğünüz çizim, konuyu güzel bir şekilde özetliyor. En alt tabakadaki ızgaralar, aslında var olan şeyler değildir. Hiçlik, hayali bir ızgara olarak tanımlanmaktadır (bilgisayar çizim eğitimi almış olanlar bunu iyi bilecektirler). Bunun içerisinde durmaksızın ve her noktada dalgalanmalar olur. Bu sırada hiçlikten var olan parçacıklar, anlık olarak var olup yok olurlar. Bazen (eğer ki bu yaklaşıma yöneltilen eleştirileri dikkate alacak olursak, çok çok nadiren demeliyiz), bu dalgalanmalardan bir tanesi anlık olarak oluşup yok olmaz ve hızla genişlemeye başlar. işte Büyük Patlama anı, bu an olabilir. Sonrasında ise, devasa bir "sıfır" şişip genişler ve kendi içinde madde ve anti-madde oluşmaya başlar. Hayal etmesi her kuantum mekaniği konusunda olduğu gibi çok zor, farkındayız. Ancak bu, gerçeklik değerini değiştiren bir sorun değil.

    Kaynaklar ve ileri Okuma:
    Physical Review Letters, Physical Review, and Review of Modern Physics
    Astro Society
    A Universe From Nothing
    Inflation for Beginners
    Prof. Matt Strassler
    --spoiler--
    1 ...
  8. 27.
  9. görülen geçmiş zaman ekine takmış yazarımsı bir şey söylemidir. Yazıktır. Git yattır.
    0 ...
  10. 26.
  11. teistler bu çelişkiyi çürütemeyecek kadar hakaret ve aşağılama ile iç içedir.
    0 ...
  12. 25.
  13. bilim adamları bile bigbangden öncesini sorgulamazken ve sorgulamaya çalışmanın hiçbir sonuca varmayacağını bilir iken burada allahın sonsuzluğunun sorgulanması ilginç. inanmıyorsan inanma arkadaş. ama böyle başlıklarla komik duruma düşüyorsunuz vallaha bak. bilgi sahibi olmadan fikir sahbi olmak bu olsa gerek.
    0 ...
  14. 24.
  15. 23.
  16. öyle bir şey yoktur, bunlar uydurmadır. evrende yoktan var olan veya yok olan hiçbir şey yoktur. sadece dönüşüm vardır. materyalizmin temel ilkeleri bunu açıklıyor.
    0 ...
  17. 22.
  18. dünyanın en ünlü fizikçilerinden, abd'de yer altında big bang için kendi yönettiği tesis bulunan lawrence krauss hiç yoktan bir evren kitabıyla durumun böyle olmadığını bize göstermiştir. "http://www.youtube.com/watch?v=x8yJcJ4_-NM Lawrence Krauss: Yoktan Var Olan Evren (A Universe From Nothing)

    ayrıca kuantum mekaniği bilmeyen teistlerin iddiasıdır evrenin yoktan var olmadığı ya da bir şeylerin yoktan var olamayacağı iddiası. çünkü atom altı, kuantum boyutunda kimi parçacıkların yok olduğu gözlemlenmiş ve big bang'in temeli olan "fizikte yok var olma mümkün müdür kuantum boyutunda" sorusu sorulmuştur. günümüzdeyse birçok parçacığın atom altı boyutta varken yok olduğu, yoktan da var olan parçacıklar olduğu biliniyor.

    big bang, doğrudan kuantum mekaniğiyle alakalıdır.

    ve evrenimiz 0 toplam enerji ve kuantum dalgalanmalarıyla, fiziki bir nicelik olan, ölçülebilir yokluktan; kendi kendine, hiçbir doğa üstü güce ya da tanrıya ihtiyaç duymadan var olmuştur. eğer bu yanlış olsaydı bunun alakalı deneyleri de cern'de asla yapamazdık. cern var olmazdı, cern'in ürettiği teknolojiye ait cihazlar bunun doğrudan delilidir.
    0 ...
  19. 21.
  20. çünkü yoktan var olmak, fizik'e ters bir durumdur.
    2 ...
  21. 20.
  22. dil bilgisi mantıksaldır. dil bilgisi açısından "ali ile" cümlesinde ulama var demek kadar saçma ve mantıksızdır. çeviri v.s. değil; bir gramer çelişkisidir bu. matematiksel kavramlar da olduğu için, ayriyeten bir de matematik gibi en mantıksal dil açısından çelişkidir bu.

    islam'ın kökeni zaten mantıksızca: vahiy. islam, imansal bir şey. bunu daha bilmeden eleştirenler ve asla adam akıllı eleştirmeyi beceremeyecek teistler için.
    (bkz: müslümanlara iman dersi)
    0 ...
  23. 19.
  24. çok basit bir çelişkiyi görmezken gelip, saptırıp ta 3.boyut ötesi zaman ve sonsuzluk ile ilişkilendirip cevap vermek istemeyenleri anlamak gerek. kur'an sadece tarihsel bir metindir. ötesinde yüklenen şizofrenik ve paranoyak anlamlar ve bakışlar delilikten öte değildir.
    0 ...
  25. 18.
  26. Kur'an'ı ygs de anlatım bozukluğu sorusu okur gibi okuyan sığırların anlayamadığı çelişki olmayan gerçektir.
    0 ...
  27. 17.
  28. kuyumcu terazisinde patates çuvalı tartılmaz. insan beyni sonsuzluk kavramını idrak edecek kadar güçlü değildir.
    1 ...
  29. 17.
  30. fT4h5hEP9nA&feature=youtu.be
    0 ...
  31. 16.
  32. edebiyatı yaratana edebiyat yapmaktir,
    0 ...
  33. 15.
  34. zamansal kavramların çevirisi ya da arapçası fizikteki zaman kavramıyla çelişmektedir. eğer mantık açısından bakarsanız, burada hiçbir plan yok.
    göreceğiniz şey ayetin kendi kendi ile çeliştiğidir. felsefik açıdan her şeye inanmak mümkündür. matrix'de idealist bir felsefe üzerine kurulu.

    eğer mantık ve fizik bilimi ile bakarsanız tek gördüğünüz çelişkidir. ve bu çelişki çok barizdir.
    1 ...
  35. 14.
  36. ölümden sonra tecrübeye açığız her ne kadar mantık açısından imkansız olsa da, çünkü buna dair hiçbir dolaylı bilimsel gerçek bile yok.
    yani yine de açığız, olur da mezardan kalkarsak falan. *
    ama soracağımız ilk şey eğer bir tanrı varsa imkansızlığa rağmen, onun hangi din, zaman ve toplumun tanrısı olduğudur.

    varsayımlar üzerine de deneyime açığız yani, görüldüğü gibi. biz mantık dışı insanlar değiliz sonuçta.
    tanrı düşmanı değiliz, şirin baba vb. ne de düşman olmadığımız gibi. ya da en azından ben böyleyim.

    kim yukarılarda bir yerde sevdiğimiz ölen insanların bizi gördüğü ya da el salladığı gibi değişik fikirlerden hoşlanmaz ki. ama mesele bu değil.
    0 ...
  37. 13.
  38. fizik evrenin kendi kendine, fizik kanunlarıyla, hiçbir tanrı ya da doğaüstü güce ihtiyaç duymadan; 0'dan, fiziki bir "yokluk" tan, 0 toplam enerji ve kuantum dalgalanmalarıyla var olduğunu bize açıklar. tasarlanamaz, isteyenin istediği gibi yaratamayacağı bir evrendeyiz. evrende müdahillik yok, bu da darwin'den beridir bilinen bir bilimsel gerçektir.

    bunları bilmesek cern'i insanlık olarak inşa edemezdik zaten.
    0 ...
  39. 12.
  40. 11.
  41. (bkz: islamda derinsellik)
    an, zamansal bir ifadedir. allah zaman ve mekanın dışındayım diyor ama?
    çelişki üstüne yine çelişki, derinsellik yöntemi ile cevap verilemeyecek "derin" çelişkidir.

    ya islami bir zaman kavramını kabul edin.
    ya da fizik bilimini topyekün reddedin.

    olay bu kadar basit, bunun ortası yok.

    ya akıl, ya iman...
    0 ...
  42. 10.
  43. 9.
  44. an ve zaman mefhumlarını bilmek gerekir. allah cc andadır an ve zamanı pergelin iki ucu olarak düşünmek gerekir. an sabit olan sivri uç ise, zaman ise pergelin ucudur, mevlevilerde bir ayağın sabit olup diğeri üzerinde dönme ritüeli buna işaret eder. allah anda olduğu için verdiği kun emri o an'da gerçekleşir. zaman ise değişkendir, bu da 360 derecelik daire üzerindedir. insan an'dan uzakta zaman ile kayıtlıdır. insan da kun emrini verebilir. mesela bir ev yaptırmak isterse tüm bürokratik,mühendislik ve mimari işlemlerle beraber en az bir senesini alacaktır. zamanda gçmiş, şu an ve gelecek birbirinden ayrılırken an'da hepsi tek bir noktada birleşmiştir.
    sorunun mekanla ilgili olan kısmına ise şu şekilde cevap verilebilir. insan aklının sır erdiremeyeceği bırakın münkirlerin, zahir ehlinin dahi bilemeyeceği, emsali olmadığı için de mevcut varlıkları misal vererek ifade edemeyeceğimiz ilahi alemler vardır. bunlardan ilki ve en derindeki ahadiyyet alemidir. burası birlik alemidir.cisim,resim,isim,hayal hatta hakk bile yok, onun allah isminden bile münezzeh sadece 'hu'' o vardır. peygamberimize, sahabenin, kainat yaratılmadan önce allah cc neredeydi sorusuna cevabenn, ''altında üstünde hava olmayan a'madaydı'' dediği yer burasıdır. burası gına yani doygunluk alemidir. bir dier adı da bahri a'ma bilinmezlik alemidir.
    kuran'daki zamana muteallik ayetlerin insanların anlaması için verildiğini bilmek gerekir. daha önce de dediğimiz gibi insan zaman ile kayıtlı olduğu için geçmiş,şu an ve gelecek adı verilen zaman dilimleri var. allah cc geçmiş zaman sigası kullanıyorsa bu gelecek zaman da olabilir. ayrıca arap dilinde zamanların kullanımı cümleye göre değişiklik de gösterir.
    3 ...
  45. 8.
  46. evet, şimdiden paradoksum meyve verdi. * kimi arkadaşlar ayetleri inkar etti burada. kimisi de fiziki zaman ve evren kavramlarını bile bile reddederek; teolojik, mistik ve spiritüel bir evren ve zamanı, "iman" yolunu seçti; ama kendi mantıklarıyla ve bilimsel kavramlarla çeliştiler. tam bir kermekeşlik.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük