çaresiz kalındığında, canınız yandığında, korktuğunuzda, kendinizi ölüme yakın hissettiğiniz zamanlarda ve her şeyin normalden çok daha iyi, hatta mükemmel olduğu zamanlarda.***
zıbarmaya yakınken. (uçak türbilansa girdiğinde filan; ama ben tırssam da, yine de "hatalarımı biliyorum allah'ım, şimdi sana yalvarsam üçkağıtçılık mı olur" diye içimden geçirmiştim; çok şükür ki o birkaç sefer (trafik kazası, türbilans, vb= geberip gitmedim.
bir de tabi, en mutlu olunduğu anlarda, bunun tadını çıkarabilindiğine göre insanın daha bilinçli olması daha iyi olacaktır, sadece ölmeye yakınken değil.
afedersin; bir taraf tutuştuğunda veya sevdiğin ağır/çözümsüz hastalığın pençesindeyken... öyle durumlar var ki, delikanlılığı s*kip ya da silip atıyor...
kadıköyden üsküdara vapur ile geçerken efenim.ya batarsak,ya çıkarsak korkusu bize allah kavramını hatırlatır.ha şimdi üsküdarda inersin iki kız görürsün bu seferde başka kavramları hatırlarsın o başka.işte biz buna hayat diyoruz evlat.
tabii ki o meşhur kıssa da geçtiği gibi: geminin batma tehlikesi geçirdiği an. zavallı kullar en dar anlarında en biçare anlarında feryat figanla anarlar; lakin bu tehlike geçince hemencecik rablerini unutup gaflete devam ederler. bu bütün insanlık tarihi boyunca böyledir.