"her akşam yatmadan önce tanrı' ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. bir gün tanrı'nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım. ertesi gün gittim ve kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce tanrı'ya günahlarımi affetmesi için dua ettim".
allah kimdir veya nedir ? allah 1400 yıl önce tanrıyla görüştüğünü iddia eden muhammed isimli bir bedevinin sunduğu tanrıdır, peki o şahıs gerçekten tanrıyla görüştü mü, çobanların uçan kanatlı atları olmadığına göre hayır, o halde var olmayan bir şey ne duyabilir nede bir şeye müdahale edebilir. üzgünüm ahbap ama dolandırıldın.
isra/11: insan, iyi bir şey için dua ettiğini sanırken aslında kötü bir şey için dua eder. insan çok acelecidir.
isra/13: Her insanın kaderini kendi boynuna (kişisel seçimine) bağlamışızdır. Diriliş gününde, kendisi için bir kayıt çıkarıp yayımlarız.
necm/39: insan için ancak kendi çalışması vardır.
fussilet suresi
49: insan, iyilik istemekten bıkmaz. Ancak kendisine bir kötülük dokunduğunda umutsuzdur, kötümserdir.
50: Sıkıntısının ardından, kendisine bizden bir rahmet tattırsak, "Bu bana aittir. Dünyanın sonunun da geleceğini sanmam. Rabbime döndürülürsem de O'nun katında benim için daha güzel şeyler vardır," der. inkarcılara, yapmış olduklarının gerçek niteliğini elbette haber vereceğiz. Çetin bir azaptan tattıracağız onlara.
51: insana bir nimet verdik mi, yüz çevirip yan çizer. Başına bir kötülük geldiğinde ise yalvarıp durur.
Bu tarikat şeyhlerinin ve diyanet imamlarının cevabı.
Dua: Bir kulun ihtiyaçlarını ve istikbalini kazanmak için Allah a aciziyetini bildirmesidir.
insanlar ihtiyaçlarını gidermek ve korktuğundan emin olmak için ( can, mal ve namus güvenliği için) dua ederler. Peki Allah tüm bunları sağlamak için sadece bana dua mı edin diyor?
Kur an ne için inmiş, peygamber ve arkadaşları ne için savaşmış; ebucehil dinin ibadet bölünü kabul edip neden siyaset bölümünü reddetmiş?
Allah ın indirdiği hükümleri( iktisat ve hukuku) ayaklarının altına alıpta ellerini Allah a açan adam kadar ahmak birisi var mıdır?
Kur an da adil bir gelir dağılımı için nahl 71, tevbe 72, haşr 7 gibi ayetler inmiş ama müslümanlar bu ayetlerin hükmünün derdine düşmeyip direkt uyanıklığa kaçıyor, bireyselcilik yapıyor.
Yine can, mal ve namus güvenliği için had cezaları olduğu halde müslüman bu hükümlerin uygulanmasının derdine düşmeyip ayrıcalıklı dualar ediyor.
Bunları çoğaltmak mümkün. Bugün islam dunyasının kıçında ne kadar iri kazık varsa bunun tek nedeni " kur an a sırt dönüp, Allah a el açan din anlayışı" n dan kaynaklanıyor.
Lakin yine de bu konu hakkında ki hadise bakalım;
Bir müslüman Allah a dua ettiği zaman Allah o kula 3 şekil de karşılık verir.
1. Kulun isteğini yerine getirmez lakin başına gelecek bir belayı kaldırır ya da hafifletir.
2. Kulun isteğini yerine getirmez lakin duasını salih amel olarak yazıp ahirette mukafatlandırır.
3. Kulun duasını aynen yerine getirir.
Emevilerin yönetimiyle birlikte islam laikleştirilerek günümüze yolunmuş bir kuş misali bırakılarak getiril
miştir. Bu nedenden dolayı da Allah ın sistemle indirdiği nimetler ve haklar zengin ve güçlülerin teleline geçmiştir. Ortaya sorunlar yumağı çıkınca da tarikatlar yoluyla insana zulmu ve haksızlığı sevdirme metodları uygulanmış.
Dua en son çaredir.
Aynen islam iktisadında gelir dağılımını sağlamak için zekatın ve sadakanın en son çare olması gerektiği gibi.
Bekârların oruç tutması da en son çaredir. Gençler bekârken, güçlünün ve zenginin, 2., 3. Kadına göz koyması gibi.
" Komşusu açken tok yatan bizden değildir" hadisine göre cinsel istek ve eş sahibi olmak bir açlık değil galiba! Alimler böyle bakmadığına göre...
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Kullarım Sana Ben’i sorduklarında, (bilsinler ki) Ben onlara çok yakınım. Bana duâ edenlerin duâlarını kabûl ederim…” (Bakara, 186)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Kulun Rabbine en yakın olduğu hâl, secde hâlidir. işte bu sebeple secdede çok duâ etmeye bakın!” (Müslim, Salât, 215)
Fahr-i Kâinât Efendimiz:
“–Bir kul günah olan veya akrabâsı ile darılmasına yol açan bir şeyi dilemedikçe yahut acele etmedikçe duâsı kabûl olunur.” buyurmuştu.
“–Yâ Rasûlallâh! Acele etmek ne demektir?” diye sordular.
Allâh Rasûlü (sav):
“–Kul; Nice defâlar hep duâ ediyorum da Rabbim duâmı kabûl etmiyor. der. Duâsının hemen kabûl edilmemesi sebebiyle bıkar ve duâyı bırakır. (işte o zaman acele etmiş olur.)” cevâbını verdi. (Müslim, Zikir, 92)
bu konuyu bence yanlış anlamışız. bi yerde de okudydum zaten.
yav dua etmek sözle istemek anlamında olmayabilir. yani uğraşın, didinin olur anlamındadır, belki de.
öyle ya allah sana kendi güçlerinin kötü bir kopyasını vermiş. daha naapsın. o ileriyi kesin olarak biliyor sana da tahmin yeteneği vermiş, kendi gücünün kötü bir kopyası olarak. hazırla kendini olaylara, tedbir al.
o ol diyor oluyor sana da güç vermiş. sen ol diyince olmuyor ama uzun sürede yavaş yavaş da olsa bazı şeyler oluyor.
ulema değiliz de bu da bir yaklaşım hem de hiç te mantıksız değil.
diğer taraftan da tanrı nın dünya işlerine karışmama ihtimalini de es geçemiyor insan. e malum, hesap öteki tarafta. o zaman neden karışsın ki.
not: siz yazdıklarıma bakmayın. gayet inançlıyım. yani herhangi bir şekilde mevcut inancınızı değiştirip beni günaha sokmayın. laflıyoruz sadece.