Gerçekten, Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar.
Kim Allah a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur. (Nisa Suresi, 48)
Dini kendi getirmiş gibi ahkam kesen şakirtlerin sıklıkla yaptığıdır. Bir de kendilerine müslüman der kafirler ama şakirttirler ve sürekli Allah'a şirk koşarlar. Buna ek olarak araplara taparlar. Arapların Çölde gözüne kum kaçmasın diye taktığı peçeyi dinmiş gibi getirip takmayana kafir derler. Sadece Allah'ın varabileceği yargılara vararak kendilerini ulema gösterirler, cin olmadan adam çarparlar.
helvadan putlara tapan mekke'li müşriklere özgü değildir. şunlar da teknik olarak şirke girer:
- türbeye, mezara gidip dilek dilemek, şefaat istemek, ceset vasıtasıyla dua etmek
- sakal-ı şerif, hırka-i şerif vs. görüp, dua etmek, şefaat istemek, yırtınırcasına ağlamak, ona secde etmek
- bir heykele, resme, tasvire gidip dilek dilemek, dua etmek, şefaat istemek
- bir kişiyi ikinci peygamber ilan etmek, ona dokunmayı ibadet saymak, onun olduğu televizyonu aşşağı koymak haramdır demek
- bir tarikat-cemaat-birlik liderine gidip ayağını öpmek, onun kendisini cennete götüreceğini ummak, onun bu yönde vaatleri neticesinde verilen görevleri yapmak
Nisa Suresi, 116. ayet:
Hiç şüphesiz, Allah, Kendisi’ne şirk koşanları bağışlamaz. Bunun dışında kalanlar ise, (onlardan) dilediğini bağışlar. Kim Allah’a şirk koşarsa elbette o uzak bir sapıklıkla sapmıştır.
En büyük günahtır.
Nemrut, nebukadnezar, firavun gibi niceleri yapmıştır bunu.
Kendilerini ha şa ilah olarak göstermişlerdir.
Ve sonunda feci şekilde helak olmuşlardır.