dini duyguların kutsallığından ve onların verdiği huzurdan değil de, allahtan, ve onun ahirette yapacaklarından korktukları için inanan insanlardır bunlar.
allahın varlığı cocukluğumuzdan itibaren bize inanmamız için şart koşulduğundan, cogu kişi neden inandığını bile bilmez. sadece korkar. ama ona derseniz ki cennette sana huri vercez... hmm evet allahı cok sever.
yanılmıyorsam amerikan pragmatistleridir.
yani; ya varsa... korkarım... inanayımdır durum.
olasılıkların hepsine baklılır. "yoksa, inanıyorsak pek kaybımız yok. varsa inanıyorsak pek güzel. yoksa ve inanmıyorsak da kayıp kazanç yok gibi. ancak var ev inanmıyorsak pek fena. aman diyim!" gibi bir şeydi. *
mendel. biyolojiyle uğraşan var ya, o mendel işte. yaptığı hesapta sonsuz mutluluğa tanrı inancı ile ulaşabileceğine ve de sonsuz ıstıraba tanrıyı inkar ederek düçar olacağına ulaşmıştır. sonra matematiksel bir denklem ile hangi olasılığın kendi lehine olacağını hesaplamış, çıkan sonuca göre yaşamaya başlamıştır. çıkan sonuç itibariyle; sonsuz ıstıraba götü yememiş, tanrıya inanarak, uhrevi bir hayat yaşamıştır.
ilginç insanlardır vallahi. ahirette ibadet olmadığından dolayı ölmek istemeyen erenlerden bihaber cahilin bütün inananları bu kategoriye koyması normal. allah korkusu, ateşte yanmak değil, allah'a karşı mahçup olma endişesidir. hakikat ehli bu korkuyla yüzleşmiştir. zira onlar, ibrahim gibiydiler. ateş onları tanır ve yakma cürretsizliğini gösteremez.
"dinlerde cennet gibi bir ödül veya cehennem gibi bir ceza olmasaydı, bunca insan yine bu şekilde ibadet etmeye devam eder miydi?" sorusuna cevap verebilen insanlar bütünü.
insan inanmadigi bir seyden korkamayacagi icin var olmayan insanlardir.
kücükken öcüye hayalete inanir korkardim ondan fakat simdi neden korkmuyorum? evet var olmadigini bildigim icin. peki allahin var oldugunu biliyor muyum? inaniyorum. zira görmedim, zaten görsem de gözlerime ne kadar güvenebilirim? ama inaniyorum iste. korkuyor muyum? evet ama bu korkunun adi vicdan. allah korkusu öcüden korkmaya benzemez. zira "o" bize kötülük yapacak degildir. gercekten inanan insan kendi vicdanini dinleyerek ancak allah in adaletinden korkar. eger allah korkusu cehennemde yanmak korkusuyla ayni anlama gelseydi bugun inaniyorum deyip de ibadetini aksatan bir müslüman olmazdi. allah a inaniyorum ve korkuyorum deyip yine de ibadetlerini yapmayanlar ise ancak "o"nun sonsuz merhametine ve sevkatine sigindiklari icin böyle davranabilirler. evet ibadet önemli, namaz dinen diregidir, ibadetleri yapmadikca kalp kararir ama ibadet imanin kendisi degildir.* ve cehennemden korkmak da imanin bir parcasidir zaten, ahirete inanmaktir. cehennem inanip da korkmayacak birisi de yoktur, aksini söylese de onu o zaman görmek lazim. bu yüzden inananlarin ibadetlerini cehennem korkusuyla yapmasi cok normal.
korkuyla sevdirildiğindendir. her olaya yanacaksın, cehennemliksin şeklinde baktırmanın sonucudur. hata yapıyorsa kul, imanın şartlarından olan kadere inanmanın gereğini yerine getirdiğindendir. br nevi cool durumu.
bu doğru olan tanımlama olur bence. Cenab-ı Allah(cc)'ın emsalsiz gücü ve azameti, ondan korkmamıza da yol açar ki, bu da gayet doğal bir duygudur. Ancak O'na duyduğumuz sevgi ve muhabbet, korku duygusuna daima galip gelir.
"..kibirlenip büyüklenmek bana mahsustur. bu işte bana ortak olmaya kalkışanı hiç acımam, cehenneme atarım.."
(kudsi hadis)
hatalı bir ifade. birşeye inanmak demek, onun var olduğunu kesin olarak bilmeden varmış gibi kabullenmek demektir. bu şekilde düşününce de, insanın var olduğunu bilmediği birşeyden korktuğu için ona inanması anlamsız olur, belki de paradoks olur.
bu durum, "uzayda bizden başka varlıklar da var mıdır acaba, ya gelir de bizi öldürürlerse, en iyisi onların varlığına göre hareket edeyim" diye düşünüp uzaylılardan korkmak ve uzaylıların olduğuna inanmak gibi birşeydir.
"insanın var olduğunu bilmediği birşeyden korktuğu için ona inanması anlamsız olur"
başlıkla tanımlar metadolojik hataya çok iyi bir örnek. böyle şeyleri yüzyılda bir görürüz. bu işin mantıksal süzgeçten geçtikten sonraki hali nedir, "inandığı için korkmak". ama böyle olunca "inanmıyorum ki korkayım", "olup olmadığı hakkında net bilgi yok" saçma oluyor. başlık senden inanmanı beklemiyor, kişinin karşılığında bir şey istediği, saf olmayan bir bağla allah'a intisap ettiğini, böylelerinin var olduğunu demeye getiriyor. "görmeden inanmak" gibi bak, gördükten sonra icra edilen eylem "şehadet etmek" olmalıdır.