Buraya her ne kadar yazılsa bile kimselerce anlaşılmayacak olandır. Sadece şunu söylemiş olayım; eğer gerçekten inanırsanız, bulursunuz.Yaşadığınız hayatta ve her şeyde...
ateistlerin bir videosu izleyin ve bu ateistlerin ne kadar ezik ve çaresiz olduğunu görün derim.
- tek boynuzlu ata inanıyor musun? ( ateist kişilik )
- hayır
- neden ?
- çünkü onlar peri masalları ve kanıtlanmamış şeyler.
- sen en iyi konuksun. kendi sorunu kendin yanıtlıyorsun diyerek birde dalga geçiyorlar.
bu işler bu kadar kolay açıklansaydı zaten bu kadar kutsal olmazdı.
bizim adımıza "çevre baskısı yüzünden inanıyorlar", "göt korkuları olduğu için inanıyorlar" vs. diyen gerizekalılar sayesinde inanıyorum. daha doğrusu onlar benim inancımı katlıyorlar çünkü allah'ın ayetlerine birebir uyuyorlar.
Aklı olan insanın evrendeki herşeyde hakikati görmesi ve bir yaratıcısı olduğuna inanmasıdır . Din ve ilim konusunda bilgisiz ve cahil ailelerin çocuklarının saçmalık olarak tanımlamasına şaşmamak gerek.
tek kelimeyle kibir. bunların üstadı da friedrich nietzschedir. yaşadık gördük de ondan biliyoruz. insanoğlu yıllar yılı kralların önünde eğilmekte zorlanmıştır, fırsatını bulunca kendini kral yapmıştır. kaldı ki görmediği bir varlığa mı boyun eğecek secdeye gidecek?? ha bir de tanrı yoktur (ki tanrı yoktur argümanı, tahrif edilmiş hristiyanlığın eleştirilmesiyle batı özenticiliğimiz yüzünden önce dilimize sonra bilinçaltımıza geçmiştir ki tanrı yoktur ile allah yoktur argümanı taban taban zıt iki kavramdır, maalesef bunun farkındalığı çok azdır) diyen batılı düşünürlerin öne sürdükleri nefse çok tatlı gelmektedir. bu tür felsefelere son yılların akılcılık akımı eklenince "ben görmeden inanmam arkadaş çıksın karşıma" sözü akılları alır oldu. lakin bilmezler ki yüz yıllar önce hava'nın atomlardan oluştuğunu ve böyle bir şeyin var olduğunu insanlara anlatmanın çok zor olduğunu; ama hava diye bir şeyin o dönem insanları görmese bile var olduğunu ve kendilerinin düştükleri bu yanılgının asırlar öncesi cahil ve dışa kapalı insanlara benzerliğini (bu örneğin, bilimle giderek "yok" denilen diğer birçok şeye benzemesi gibi). keza mevlana gibi güzel bir düşünürümüzün dediği gibi "sen görmüyorsun diye alemler yok değil." yani senin kibrin her şeyi bilecek değil. senin üstünde de birileri var. bu insan olur, başka bir varlık olur; hatta bu inatla hayvan bile olur.
kuran-ı kerim'i bir de tarafsız gözle okuyunca (tefsiriyle), mucizelerini araştırınca, hz. muhammed'in mucizelerine bakınca öne sürülen tüm argümanlar çürümeye yüz tutuyor. sadece "tanrı yanılgısı" ve benzeri kitapları bu kadar ateşli bir şekilde okuduğumuz gibi karşı taraf için yazılanları da aynı hevesle okuyalım. ha diyorsanız ki hz. muhammed çok geride kaldı, tamam. peygamberlerin varisleri olan alimlere ve hayatlarına bakın. onların da kerametleri (küçük mucize diyebiliriz) vardır ve neredeyse günümüze kadar ulaşmıştırlar. sırf resmi yok diye "böyle bri hiç yaşamadı" demek kadar abes bir argümanı önek sürmek... şimdi nice kişiler sayılabilir ki resmi yok ama adı hala yaşıyor, onlar için ne diyecez?? öyle biri hiç olmadıysa o dönemin kabileleri deli miydi ki, o dönem müslümanları ve o'nu görenler sadece arabistandakiler de değildi..
insanların dini, çıkar amaçlı yanlış bir şekilde kullanmaları (ki bunlar kuran'da yazılmış, hadislerde söylenmiş ve yasaklanmıştır) bunun adının islam olduğu anlamına gelmiyor. biri kalkıp ben din için allah için içki içiyorum derse islamda alkol tüketiminin serbest olduğunu mu çıkaracaksınız?? bezirganların işine gelmeyenleri aforoz edenler olduğu kadar bezirganları tek bir sözleriyle kendilerine talebe eden veya kellesini kaybeden alimler de vardır islamda. neden bunları zikretmez ve "islam, esas böyle cesur kişileri destekliyor" demezsiniz. yoksa esas sizin işinize mi gelmez??
magazin haberciliğiyle, okumadan etmeden her şeyi biliyorum havasında dolaşmak ne kadar cahil olduğumuzu gösterir. ayetlerin giderek, o çok istediğimiz bilim dallarıyla sabitleşmesi ne kadar da inandırıcı olduğunu gösterir. ama işte, tekrar başa döndük: kibir. allah hepimizi ıslah etsin.
edit: ha bir de zaten allah görünseydi, herkes iman ederdi. bizim nefes almamıza da gerek kalmazdı. bir de allahı görmeyi kaldırabilecek kadar kendimizi güçlü görmekteyiz, oysaki görmediğimiz bir mikrop yüzünden vücudumuz çökmekte hatta ölmekteyiz. gerçekten o kadar güçlü müyüz??
--spoiler--
yaratan da yaşatan da allah tır
mülk allah ındır; her şey her zerre allah ındır. her hücre her an allah a muhtaçtır. bir hücrenin yapısı bile, bugünkü bilim tarafından net olarak anlaşılamamıştır. her şeyi tahlil ediyorlar, yapısını öğreniyorlar. hayatın nereden geldiğini araştırıyorlar. tabiatta arıyorlar, filan molekülden, kimyasal bileşimden oluyor gibi şeyler söylüyorlar. yani sadece görünen sebepleri üzerinde duruyorlar; fakat bir türlü, yaratan da yaşatan da allah tır. diyemiyorlar.
bir zat, çobanı görür. gideyim de ona islamiyeti anlatayım. diye düşünür. çobana; allah var mı? diye sorar.
-tevbe de hoca der. sen aklı başında, alim bir zata benziyorsun. böyle bir soruyu nasıl sorarsın? mademki sordun, cevap vereyim. allah elbette var.
-peki nereden biliyorsun?
-görüyorsun, burada koyunlar var. bunların başında bir çoban olmasa bu sürü olmaz, dağılır. kurt kapar biri alır götürür. şu kainata baksana! ay var, güneş var, yıldızlar var. dağlar, ağaçlar, insanlar, hayvanlar var. bunlar kendiliğinden meydana gelmedi. muhakkak bunların bir yaradanı, idare edeni vardır. işte hepsinin idarecisi allah tır.
-peki, allah nasıldır?
-bir koyuna, çobanın nasıl olduğunu sor! eğer koyun anlatırsa ben de allah ı anlatırım.
-koyun çoban hakkında bir şey bilemez ki..
-koyun basit bir çobanı bilemezse, çoban da allah ın nasıl olduğunu bilemez. o koyunlarla hep beraberim, onlar beni görüyor, ben de onu görüyorum..
gördün; doğumdan sonra hayat var, hem de anne karnındaki hayatla kıyaslanamayacak derecede müthiş bir hayat, aynen de ölümden sonra baki bir hayat var bu dünyayı zindan hükmünde kılacak kadar müthiş, sen de gideceksin, şunları dikkatle, sabırla oku ve dünyanın cam parçalarını elmasa tercih etme,
"ey nefis! bütün ahbabın, kabrin öbür tarafındadırlar. burada kalan bir iki tane ise, onlar da gidiyorlar. ölümden ürküp, kabirden korkup başını çevirme. merdâne kabre bak, dinle, ne talep eder? erkekçesine ölümün yüzüne gül, bak, ne ister. sakın gafil olup ikinci adama benzeme.(ikinci adamın ne olduğunu anlamadın, ama başka bir konu açar diye girmiyoruz oraya şimdi)
ey nefsim! deme, "zaman değişmiş, asır başkalaşmış. herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder(taparcasına sever), derd-i maişetle(geçim derdiyle) sarhoştur"
çünkü ölüm değişmiyor. firak(ayrılık), bekaya kalb olup başkalaşmıyor. acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor ziyadeleşiyor. beşer yolculuğu kesilmiyor, sür'at peydâ ediyor.
hem deme!! "ben de herkes gibiyim" çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır.
hem kendini başıboş zannetme. zira şu misafirhane-i dünyada, nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizamsız, gayesiz göremezsin. nasıl sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin?"
ölümle başbaşa kaldığınız an yeterince inandırıcıdır.
ha daha somut bir savunma istiyorsanız o zaman derim ki; sıfırdan organel üretilemez mitokondri,ribozom vs vs. bunu üreten bir şey olmalı ve bu bilinmiyor. araştırıp öğrendiklerimden yazıyorum. inanıp inanmamak kişinin isteğine bağlı tabi.
Allah'a inanmak için sebep aranmaz, akıl aranır. Aklın varsa inanırsın. Aklın yoksa ya inanırsın ya da inanmazsın. Olay bu kadar basit biraz düşünerek bile bunu bulabilirsiniz.
Allah' a inanmak için kendince yeterli sebepleri olmayanlara mucizeler:
Adam fısıldadı :
" Tanrım konuş benimle. "
Ve bir kuş cıvıldadı ağaçta.
Ama adam duymadı.
Sonra adam bağırdı:
" Tanrım konuş benimle! "
Ve gökyüzünde bir şimşek çaktı.
Ama adam dinlemedi onu.
Adam etrafına bakındı ve
" Tanrım seni görmeme izin ver. " dedi.
Ve bir yıldız parıldadı gökyüzünde.
Ama adam farkına varmadı.
Ve yüksek sesle haykırdı:
" Tanrım bana bir mucize göster! "
Ve bir bebek doğdu bir yerlerde.
Ama adam bunu bilemedi.
Sonra çaresizlik içinde sızlandı:
" Dokun bana Tanrım ve burada olduğunu anlamamı sağla! "
Bir kelebek dokundu adamın omzuna.
Ve adam kelebeği elinin tersiyle itti. . .
bakın, ve görün. mucizeleri elinizin tersiyle itmeyin. . .
sadece korku. bu korku ne? ölüm. yok olma korkusun yol açtığı sebep.
tanrım bu sevmediğim insanları sen mi yarattın?
yok hayır. siz insanlar kendi kendinize sebep ve sonuç yaratıyorsunuz. bense sadece beyaz bir kağıda mürekkep damlattım.
(bkz: nokta)