öbür dünya * dediklerine korkum değil allaha inanma nedenim. hem benim, hem de birçok insanın çıkar değil de kendi isteklerinin olması, bunları gerçekleştirmek için kendi uğraşlarının yanında soyut bir şeylere güvenmesi. mesela insan iyi hisseder kendini allaha inanırken. yani bende öyle oluyor. mesela yatmadan önce konuşuyorum. ama kendi kendimle değil. biriyle. allah mı bilmiyorum ama bir şekilde istediğim şeyin olması için rica ediyorum evrene. ve o şey gerçekleşirse teşekkür ediyorum. o soyut dediğim şeye ya da allah a inancım daha da artıyor. ama, insanın beklentileri çıkmayınca bu sefer de tam tersi oluyor; ben o kadar istedim, dua ettim ama olmadı. acaba yok mu allah diye herkes kendi kendine sorgulamıştır. yoksa allahın varlığına körü körüne inanmak en azından düşünüp, sorgulayıp birkaç fikrinin olmasından çok daha kötüdür.
mesela bir zamanlar her gece yine konuşurken hep dilediğim şey; hayatımdaki dört kişiyi kaybetmemekti. ama isteklerim gerçekleşmedi. o dört kişiden biri öldü. ve o zamandan beri artık o duayı etmiyorum sanki bir kişi daha eksilecekmiş gibi. fani psikolojisi işte.
kısaca ; allaha inanıyorum. çünkü bu benim kendimi iyi hissetmemi sağlıyor bazen. daha ılımlı, daha uysal daha neli bilmiyorum ama en azından çaresiz hissetmememin nadir sebeplerinden.
inanca saygı diye çığrınan insanların , başka bir inanç disiplinine bağlı insanlara ne gözle baktığını gösteren cümleler okumamıza vesile olmuş başlık.
--spoiler--
kendini boktan ibaret sanmayan insanın yaradanına duyduğu hürmet ve saygıdır.
--spoiler--
hadi insan evrimleşti diyelim, dünya toz bulutundan geldi diyelim, güneş hidrojen oksijen zart zurt karıştı da oluştu diyelim, peki bu hidrojeni oksijeni zartı zurtu kim yarattı diye sormazlar mı adama?
eğer allah yoksa diye düşündüğümde o zaman ben neden varım sorusuna cevap veremediğim için inanıyorum. bu dünyada olma sebebim olmalı. hayatta en küçük şeyler için bile birbirlerinden karşılık beklerken insanlar, bize bahşedilmiş olan en büyük nimetin yani hayatın öylesine olmaması gerektiğine inanıyorum. ve ölümden sonra da bir yaşamın olduğu inancı belki de beni allah a inandıran şey. yani bilmiyorum, eğer o sonsuz yaşam yoksa her şey çok boş geliyor. çünkü kimi insanlar senelerce yaşarken kimileri çok genç yaşlarda hayatına gözlerini yumuyor ki bu hiç adil değil. ancak o sonsuz yaşam varsa kabullenebiliyorum bu dünya üzerindeki ölümleri, aksi takdirde sorularla boğuşmaya başlayıp en sonunda boğuluyorum. tamamen psikolojik bir sebep belki de. kendimi iyi hissedebilmek için. ama bazen öyle şeyler oluyor ki sadece o bilmediğim görmediğim ama inandığım allah a açıp tüm içimi ancak ondan isteyebiliyorum. içgüdüsel bir şekilde kendimi dua ederken buluyorum, birinden bir şey isterken. kimden olduğunu bilmiyorum ama allah olduğuna inanıyorum. ve inandığım sürece o iç huzuru yakalayabiliyorum, aksi takdirde koca bir girdap içinde boğuluyorum.
bi yerde insanların birşeyden veya birşeylerden korkması çekinmesi iyidir. bu dengeyi koruyan genelde dindir. sürekli saldırgan keyfi hareket eden insanlar topluluğu fena olurdu be. kimse kimseye karışmasın iyisi mi.. var diyen acaba demez, yok diyen yoksa var mı demez. kısaca herkes kolayına geleni kendini ifade edebildiği kadarını seçer.
geoit şeklinde bir gezegenin üzerinde yaşıyorsun ve o gezegeni saran yazı, kışı, yağmuru sağlayan bir atmosfer var. toprakta bir bitki yetişiyor ve onun tohumuyla bu döngü devam ediyor milyarlarca yıldır. yalnızca bu yaşadığımız dönemi kapsamıyor bu. allah, tanrı yada başka birşey ne dersen de ama insanoğlu bir yaratıcaya inanmak zorundadır. ha bunların tesadüf olabileceğine inanıyorsan kusura bakma ama
(bkz: hayallerde yaşıyor bazı ibneler)