kendi egondan daha yüksek birinin varlığından emin olunan günleri özlemektir. ne zaman egolar büyüdü, babadan daha uzun, daha kilolu olduk, i$te o zaman mantığımız önünde diz çöker olduk.
hakikati tüm samimiyetiyle arayan bulur.
hakikati zihnine giydirilmiş elbiselerden arınmadan arayan aradığını bulur.
arayan bulur. insan zihni sınırlandırılamaz.
en insani özlemdir çünkü insan inanmaya programlıdır. inanmamak da sonuçta içinde cahilce de olsa bir felsefe taşımaz mı ve felsefe sadece madde ile mi ilgilenir?
madde ötesi olabilir mi? işte hakikat budur. madde ile kendimizi sınırlandırmak neden? bu bile yeter inanmaya. zihne sınır koymanın anlamı yok. madde ötesine uzanabilen zihinsel yeteneği veren rab; birde vahiy ile doğru yola çağırmıştır. yalnız inananlar kazanır, bilmek değil inanmak üstün kılındı. bilmek, iradeyi gereksiz kılardı.
cehaletin uzak olduğu günlerdir. herkes dünyaya gelme sebebimizi bilmektedir o günlerde. okullar belki yoktu yada okuyanlar ama şimdi ki zamandaki kadar cahil de yoktu. ALLAH razı olsun cümlesi yerine teşekkür etmeler geldi. ALLAH razı olsunlar özlenildi.