aslında allah ın tek seferde göndermeyi becerememesi değil, tek seferde gönderirse insanların anlayamayacağını bilmesidir. parça parça göndermiş ki insanlar anlasın.**
varoluş gerekçesi ve anlamını kavrayamamış kişinin çelişkilerle örülü yargı-önermesidir.
söz konusu olan kişilerin, dünyada birden fazla fazla soy olmasının anlamına nüfuz edemedikleri de aşikardır.
o halde çok basit bir örnek vereyim ve çekileyim.
1. dünya savaşı oldu, ama 2.dünya savaşı neden oldu?
(bkz: anlayan anladı)
o uzun yazının ilk kısmındaki saçmalamalara kısa ve öz bir cevap olarak ilk insanlardan bu güne kadarki süreçte arada geçen dönemlerde insanlar devamlı bir gelişim göstermiştir. gördüğünüz gibi etrafımızda tekerlek, ateş falan var. hatta bilmem haberiniz var mı ay'a falan çıktık. şimdi ilk dönem insanlarıyla şimdinin insanlarına aynı din gelmiş olmasına rağmen aynı dinin bütünü gelmemiştir. her döneme kendi şartlarına göre aynı dinin parçaları tamamlana tamamlana son peygamber dönemine kadar gelmiş ve son peygamber aracılığıyla din 'tamamlanmış'tır. bu 'tamamlanma' kelimesini hiç mi duymadın. e duymadıysan burada ne geveliyorsun, git sihirli annem falan izle.
gelişmemiş kültürlerin sığındığı yolmuş din. hangi gelişmiş kültür, millet, ırk dinsizliği seçmiş. ruslar mı? aman ne gelişmiş düşünce! kendi milletinden 50milyon insana maloldu bu gelişmiş düşünce ve sizden bazıları hala buna gerekliydi diyebiliyor. hem bu sözümona gelişmiş milletler insanlarını vodkayla, narkotiklerle uyuşturuyor, tüketimle, cinsellikle doyurmaya çalışıyor, kendi başını yiyor haberin var mı? dinsizlik bu dünyaya tüm dinlerden fazla insan kaybettirdi. hem o kadar gelişmişsin de a benim cancağızım hiç gelişmiş insan sağa sola laf atar mı? 'başka işin yok mu' diye sorarlar adama.
evrenin maddesel gerçeği bilimsel olarak ispat edilmişmişmişde amanda canım neler bilirmiş. oh sıkarım tombik yanaklarından. sen bilim tekniğin 2 ay önceki sayısına bir göz at bakalım cern deneyinin amaçlarıyla ilgili neler yazıyor. onu bırak, günlük gazetelerde bile ne makaleler döndü bu memlekette. neyse, boş boş sallamak varken okumayla ne diye uğraşasın ki. ben söyleyeyim: cern deneyinin hedeflerinden birisi kütlenin ne olduğu ve kaynağı ile ilgili ipuçları elde etmektir. yani neymiş: kütlenin ne olduğunu henüz tam olarak çözebilmiş değiliz.
yavrum soslu laflarla bu iş yürümez. kendimi rahatlatacağım diye boş konuşup insanların zamanını alma. tanrı kendisinin insanlar için direkt görülüp inanılan olmayı isteyip istemediği konusunda bir fikrin var mı? hiç mi okumadın isteseydi herkesi iman ettireceğini söylediğini? o kadar üzerine lakırdı dönderdiğin dinler hakkında yamalı fikirlerin herhangi bir okumaya dayansaydı bir fikir edinmen uzun sürmezdi. islam felsefesinde yaratıcının insanların o'na, o'nu görmeden, eserleri yoluyla inanmasının yaratıcı için ayrı bir önemi vardır. bu özet nedenle yaratıcı insanlar için bir tür perde ile kendisini biraz gizlemiştir.
bu iş sözlüklerde karizma yapma çabasından daha önemli. eğer bu gibi konularda cevap arıyorsan konuyu açacağın yer gırgır mekanı olan sözlükler değil daha ciddi platformlar olmalı.
ayrıca 'entelektüel' değil 'entel' olacak o. hadi bi dolan gel.
elbette allah'in tek seferde din gondermeyi beceremedigini iddia etmek sacmaliktir. bu daha cok muhammed'in hayal gucu ve tevrat'tan arakladigi ayetler ile alakali bir konu.
'ben aklıma geleni söylerim, canım sıkıldıkça her konuda coşarım' idolüne yenik düşmüş, düzlükte dağ olduğunu ispatlamaya çalışan tepecik tespiti. aç iki kitap oku. düşünmek acıtmaz korkma.
zannımca devam edilseydi 10'a varırdı kutsal dinler fakat söz ağızdan bir kez çıkar son din bu ister beğenelim ister beğenmeyelim.insanların dini ilk seferde anlayamama,ona uyamama durumudur.
insanların insan olmayı becerememesi demek çok daha doğru olacaktır. bir de üstüne üstlük haddini aşmazlar mı.
şükrettiğim bir şeylerden biridir: iyi ki yaradanın yerinde değilim. ben bu kadar hoşgörülü olamayabilirdim.
Çok komik. Tartışmanın konusu allah'ın herkese hitap eden kusursuz bir din tasarlayıp, bu dini tek seferde göndermeyi becerememesiyken konu dönüp dolaşıp o mide bulundaran "tek seferde gönderseydi işlemcin yanardı" sığlığına indirgeniyor. Yahu yoldaşlar, 1 haftada Meydan Larousse'un 5 cildini okuyup anlayabiliyorsam hepi topu 6236 saife olan kuran'ı veya sayfa sayısı basir bir romanınkiyle eş değer olan eski ahiti neden idrak edemeyelim? Mal mıyız arkadaşım biz?
Hadiseye Burada da değinmişim. Konumuz insanoğlunun algı ve idrak kapasitesi değil; tanrının söylem ve uygulamaları arasındaki tutarsızlıktır. ilk entryde yazmama rağmen anlaşılan o ki birçoğunuz konuyu ya anlamamış ya da bilerek, isteyerek saptırmayı tercih etmiş.
ilk semavi din museviliktir ve bu din sadece seçilmiş olan ibranilere gönderilmiştir. Sizce tanrı neden ayrımcılık yaptı?
ikinci semavi din hristiyanlıktır ve bu din ise museviliğe alternatif olsun diye yine bir yahudiye gönderilmiştir. Sizce tanrı lanetlediği kavmin mensubu olan isa'yı hangi mantıkla peygamer ilan etmiştir?
Son din islam tüm insanlığa tebliğ edilmiştir ve adına da hak dini denilmiştir. Bu dinin gönderilme sebebi hristiyanlığın tahrif edildiği iddiasına bağlanır, ki bu iddianın kaynağı müslümanlardır. Bir protestana "sizin inciliniz tahrif edildi" deyin bakalım kabul ediyor mu? islamiyeti zor duruma düşüren, eleştirilmesine neden olan hadislerin gerçeği yansıtmadığını bik bik bik iddia eden sizler değil misiniz? Bazıları da bu durumu masonlara bağlıyor ya çok gülüyorum. Bugün sahih olmadığını iddia ettiğiniz nice hadis 1000 yıllar boyunca hüküm süren hanedanlığın temel aldığı islam hukukunun kökenini oluşturur.
Konudan sapmak istemiyorum. Hristiyan, biat ettiği incil'in tahrif edilmediğini yorum farkı olduğunu iddia ediyorsa sizler de farklı bir şey yapmıyorsunuz. Hepinize çok gülüyorum. Tarihi bir bütün olarak ele alıp, yaşanan olayları mantık süzgecinizden geçirip objektif yorumlayamıyorsunuz.
Allah kavramı doğanın kendisidir. "biz nasıl olduk, dünya nasıl oldu&" sorusuna verecek bir cevabı olmayan gelişmemiş kültürlerin doğayı yaratıcı addetmesinden kaynaklanmaktadır.
Neden yaratıcı? Coğrafi koşulları Tarıma elverişli olduğundan ötürü Antik mısırlılar güneşi tanrı bildiler. Onlara göre güneş yaşamın kaynağı idi ve güneş olmaz ise ne ekin büyür ne de insan yaşamını idame ettirebilirdi. Aynı şey araplar için de geçerli. Arabistan coğrafyası tarıma el verişli olmadığından dolayı güneş bu coğrafyada hiçbir zaman hakim güç olmadı. Aksine, arap kültüründe güneş tanrının gazabı olarak nitelendirilirdi. Demem o ki, mısır'da bolluğu bereketi simgeleyen güneş arabistan'da kuraklığı simgeler.
Gel zaman git zaman bilimin, astrolojinin, astronominin gelişmesiyle evrenin yaratıcısı olarak bilinen güneş ve ay gibi tapınma objelerinin esasında evrenin yaratıcısı değil, evrenin parçası olduğu keşfedildi. Ve o doğa unsurlarıyla cevaplanan "biz nasıl olduk, dünya nasıl oldu" suali tekrar anlam kazandı. Bu soruya mantıklı cevap bulamayan insanoğlu ispatı mümkün olmayan, sonsuz güç ve kudret sahibi olan tanrı kavramını ortaya attı. Bazı kesimler insanın tanrı inancıyla doğduğunu iddia eder. Oysa bu iddia basit bir spekülasyon ve propagandadan ibarettir.
"Evren sonsuzdur" teorisi ispat edilemediği için doğru olarak kabul edilir. Oysa evrenin sonsuz olduğu teorisi ispat edilememiştir. Tanrı konseptinde de durum pek farklı değil aslında; mantık ayın mantık ama evrenin maddesel gerçekliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Tanrı ise soyut bir kavramdan öteye gidemiyor, gidemeyecek de! Gerçi bu mantığa göre; eğer tanrı var ise evrenden bağımsız olamaz ve evrende yer alan her madde gibi moneküler yapıya sahiptir. bu da tanrının soyut olma özelliğiyle bağdaşmıyor.
Kutsal kitaplar asla ve asla tanrının kanıtı olamaz. Eğer kutsal kitapları emsal gösterip tanrının var olduğunu iddia ederseniz buna ancak kadir inanır)) Zira tanrının sözleri olarak kabul edilen kitab-ı mukaddeslerde yer alan, ve mlyarlarca insanın yaradılış teorisi olarak benimsediği adem ile havva hikayesi o batıl olarak tanımlanan çok tanrılı kültürlerde "mit" olarak mevcut ise bunun anlamı oldukça basittir; batılın mitolojik hikayesi alınıp yine insanlar tarafından inşa edilen tek tanrı sistemine monte edilmiştir. Aslında hepiniz babil mitolojisini yaradılış olarak kabul ediyorsunuz ahaha.
her seferinde insanların azıttığı içindir, sen yarat imkan ver beyin ver onu ver bunu ver insanlar verdiklerini sana karşı kullansın?? ne sikim bir iştir lan bu???
insanlar için varolan zaman kavramını allah için de uygulamaya kalkanların içine düştüğü yanılgıdır.
allah zamandan ve mekandan bağımsızdır.
allah insanlığın var oluşundan beri dünyaya bir tane din göndermiştir. o da tevhid dinidir. yani çokluk içinde bire inanma, birin varlığına inanma.
ama bu din zamana bağlı olanlar tarafından çok defalar tahrip edilmiştir.
allah ise her tahribatta bir fırsat daha vermiştir.
son fırsat bundan 1500 yıl önce geldi gitti.
artık peygamberiniz akıldır. ya o'na uyar allah'ın varlığına ve birliğine iman edersiniz ya da etmezsiniz bu sizin bileceğiniz iş.
allah ilahi çağrısını defalarca yinelemişse bu o'nun acizliğinden değil insanların zamana bağlı yaratıklar olduğundan ikide bir gerçekleri unutmasındandır.
+mümtaz süper bişi fark ettim?
-noldu lan?
+allah ın tek seferde din göndermeyi becerememiş. binlerce yıl uğraşmış...
-kamil doktora bir görün istersen.
+niyeki?
-abi gözlerin kanlanmış senin, kafandan dumanlar çıkıyor. belli sistem zarar görmüş.
gönderilen dinler kavimler üstüne bir uyarma sebebiydi. o anki insanların anlayışı ve yapabileceklerine karşın gönderilen dinler ve elçiler çok zaman yalanlanmış olup fark eden pek durum olmayacaktı zaten. bir degil bin tane inanmak için sebep yollansa inanmayacak adam zaten inanmaz. burda inanan kişi kendine bir pay çıkartır ve irdeler inanmayan kişi zaten bunlarla ugraşmaz. bunu çelişki olarak algılayıp kendine dert etmez. senin inancın sana benim olan bana.
kimilerinin 'beceriksizlik' olarak nitelendirdiği 'tek seferde din göndermemek', tamamen insanlardan kaynaklıdır. insanlar, kitapları, dinleri ve emirleri kendi çıkarlarına göre değiştirmiştir. cennetten arsa satanlar, kendince dinden kovup, sonra affedenler vs. sayesinde dinler, amaçlarından çıkmaya başlamışlardır. allah ise, kullarının eninde sonunda doğru yolu bulabilmeleri için başka dinler yollamıştır. ve kur'an-ı kerim'de de belirtildiği üzere:
''Şüphesiz ki; âmenû olanlar, yahudiler, hristiyanlar ve sabiiler, bunlardan her kim, Allah'a ve yevm'il âhire inanır ve ıslâh edici ameller işlerse (nefsini tezkiye ederse), bu durumda onların mükâfatları Rab'lerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.'' (Bakara,62)