'önemli olan kalptir, kalp temizse o yeter' deriz eğer ibadet etmiyor ancak inanıyorsak. ailemize karşı çevremizdekilere karşı dürüst ve samimi bir tavır içinde bulunmanın da bir çeşit ibadet olduğu gerçeğinin yanında yaratıcıya yapılan ibadet bir şükür niteliğindedir. yaratıcı adına empati kurmak kesinlikle bizim haddimiz değildir ancak bunu yine de düşünsek, yani biz birşeyler yaratabilsek onun bize yakınlık göstermesini ummaz mıyız? eğer bunu beklemezsek, onu başka bir gezegene göndermek sadece göndermiş olmak için neden yaratalım ki?
allahın ihtiyacının olmadığı ama kullarına emrettiği kurallardır. genel olarak bakıldığında insanın, ailenin huzurunu korumaya vesile olduğu görülür. kumarın, içkinin haram olması, abdest (temizlik), fakirlere yardım, kurban. v.s.
yine herşey insan içindir. sahip olduklarımıza bakınca kuldan istenen şeylerin çok az ama faydalı olduğunu görebiliriz.
ibadet, inanç bir ihtiyaçtır. ama bu konuda derine inilmesi gereken mesele insanın neden yaratıldığıdır. allah insanları kendisine kulluk etsinler diye yaratmışken neden ibadet etmemizi istiyor diye sorulması bile anlam kargaşası oluşturur aslında. kaldı ki insan bile yaptığı iyiliğe bir teşekkür beklerken, yaradan verdiği onca şey için ibadeti haketmez midir diye de açıklanabilir.
iste patronunun, evde haniminin sozunden cikmayan insan yakarisi. insanoglu hayatinin her evresinde birilerine sukur ve minnet borclu iken kendisini yaratana minnet duymasi neden bu kadar zor. annemiz bizi buyuttugu icin annelerin yeri ayridir, esimiz her eksigimizi kapattigi icin yeri ayridir, bu insanlarin her dedigi yapilir da neden yaraticinin emri tartisilir?
iyi insan olmak kendin icin yaptigin bir davranistir, hangi hirsizin, katilin huzurlu yasadigini iddia edebilirsin? iyi yasarsin cunku huzuru bulursun, iste sana bu huzuru bulmani saglayan gosterdigi yol ile allah u teala dir. hicbir kural ve din inanci olmadigini dusun, kim ugrasirdi iyi bir insan olmakla, namusla, durustlukle. "allah" diyen o kadar muslumanin kendine ve topluma o kadar eziyeti varken bir de inanmadigini dusun.
iyi bir muslumanin zaten iyi bir insan olmasi gerektiginden biri zaten seni digerine goturur. sadece gozunu yoldan ayirma ve saga sola sapma.
çünkü ibadet insanı gerek maddi gerekse manevi olarak mükemmelliğe ulaştırma amaçlıdır. hangi ibadete bakarsanız bakın bu açılımı görürsünüz, namaz ibadeti nefsin terbiyesi, kuran okuma, allah'a secde ederek kibrini öldürme, camide toplanarak toplum olma bilincini ve hoşgörüsünü geliştirme, günü düzene sokma, insanı günahtan arınma gibi yüzlerce fayda sağlıyor. diğer yandan zekat gibi mükemmel bir ibadet var, toplumsal barışın ve gelir dağılımındaki adaletin büyük bir etkeni, oruç ibadeti hem vücudun şükrü hem de yine yardımlaşma gibi açılımları olan ibadetlerdir. bunlara azar azar değindik sadece. bakın mesela yoldaki bir taşı alıp yayaları ve şoförleri o taştan gelecek olan ufacık bir aksaklıktan korumak bile ibadettir.
asıl mesele, ibadetlere yüzeysel yaklaşmamakta biter. yoksa namazı; yat kalk, orucu; aç kal, haccı; taş at ve koş gibi görüyorsak burada bir sorun var demektir. ya bilgi eksikliğimiz var, ya nefsimiz/kibrimiz bizi iyice zorluyor ya da başka bir şey. selametle.
ancak aradan birkaç süperzeka insan çıkar ve din ile ibadet konusunun eksiklerini yakalamayı başarır. kutluyoruz.
(bkz: bilgi sahibi olmadan yorum yapmak.)
melekler dahi mertebece insandan yani eşref_ül mahlükattan daha düşük seviyedelerdir. eğer bir kul cenneti hakettiyse cennette insana hizmet edecek olan yine meleklerdir. onların yaratıcıya ibadet etmeleri ise, ki insanlar görmeden etmeye çalışıyorsa onların yaratıcıyı görmelerine rağmen ibadet etmemeleri çelişki olurdu,gayet normaldir. bu ayrıntı ise zaten bunun reddi ile büyütüldükleri için günümüz insanlarının çoğunun gözünden kaçar.
tanrının yaratmış olduğu cennet ödülünü elde edebilmek için tanrının emirlerini, kurallarını yerine getirmemiz gerekir. iyi bir insan olarak zaten halk içinde ödülümüzü halkın kurallarına göre alırız. örneğin iyi anılırız, güvenilir bir insan olma sıfatıyla aranan kişi haline geliriz. ama tanrının ödülüne layık olabilmek için tanrının emirlerini yerine getirmeliyizdir. tanrı onun ödülünü alabilecek olanlarla alamayacak olanları ayırt edebilmek için (kendisi zaten biliyor da cehenneme gönderilen kullar beni niye cehenneme gönderiyorsun diye sorarlarsa onlara gözleriyle görüp inanabilecekleri kanıt sunmak) ibadeti şart koşmuştur. en azından insanın anlayabileği kadarı budur. bunun dışında ibadetlerin insanın fiziki ve ruhi sağlığı, halk arasındaki birlik beraberlik ve dayanışma olguları üzerindeki olumlu etkileri de saymakla bitirilebilecek gibi değildir.
bize sunduğu bu güzellikleri bedavadan yaşamayalım, bize bahşedilen bu nimetlere şükredelim diyerekten istemiştir ibadet etmemizi.
mesela sen bir işverensin. birisini işe aldın ve de çalıştırıyosun. Fakat o adam aksine çalışmıyor tüm gün ense yapıyor. Sen bu adama kalkıpta para verir misin hergün ? hakkını vermesi lazım değil mi o paranın.
işte insan da şükretmeli bize verilen nimetlere. allah bunun için bahşetmiştir tüm dünya güzelliklerini, ona şükredelim diye.