bir isteğiniz ya da amacınız olduğunda, allah'ın o kapıyı kapatıp size başka bir kapıyı açmasıdır. bana hep "ceee" yapan babaları hatırlatır. yan yana duran kapılardan birine koşarsınız, kapı açıkken suratınıza kapanır hemen yandaki kapı açılır ve allah içeriden "ceee" diye bağırır bu sefer o kapıya koşarken o kapı da suratınıza çarpılır.
zor durumda kaldığınızda, ben napacağım diye düşünüp sızlandığınızda önünüze çıkan olumlu şeylerin hemen ardından söylediğiniz sözdür. ve devam edersiniz, herşeyde bi hayır vardır. aynen öyle. hiç bişey sebepsiz değildir. hayırda şerde allahtan gelir.
hayatta üzülmeye değer hiçbir şey yoktur. bir sevdigimizden ayrılırız ağlarız kimileri abartır intihar eder. bi sevdigimizi ölümle kaybederiz yıkılırız. sınavlar kötü geçer okulu bitiremeyiz ama cogu kisi bilmez kaybettiklerimizin bize kazandırdıklarını. ayrılırız belki karşımıza hayatımızın aşkı cıkar sevdigimizi kaybederiz daha güclü oluruz hayatla savasır daha büyük basarılara imza atarız. yani son diye bir şey yoktur her son yeni bir başlangıç
yıllardır beklediğim fakat bir türlü yaşayamadığım hede. Kapanmasına kapanıyor bütün kapılar ama açılan yok. Şu sıralar açılsa 1-2 tane çok hoş olur aslında.
Bazı kulların ceryanda kalıp kafasını üşütmesine sebep olur. Herkesin fıtratı aynı değil neticede. O kapının açılmasını bekleyecek kadar sabırlı olmayan var ya da sinan çetinle film gibi kapısındaki bekleyişte olanı var.
" cee " ile uzaktan yakından alakası yoktur, bir deist olarak bunu söylüyorum...
insan kaşınıp birşeylerin üzerine inatla gitmediği sürece kötülük bulmaz, insanı... bir saniye düşün, tart, bak. yok aga. mal mal, bodoslama girersen istediğin elbet senin olur. lise zamanlarımda çok yaşadım bunu, salak salak övündüm de.
gardaşlarım, en basit doğamızla açıklayayım....
bıkmadan usanmadan haftalarca üstüne gidip sayısız hatun düşürürdük, ne oldu ?! sıfır... heves giderildi sonuçta, amaç karpuz olunca sonuç kavundan ileriye gitmiyor, ne de olsa... ama bu esnada bana hayatımın pişmanlığını yaşatan iki olay oldu. her zaman yanımda olan, gözümün içine bakan, kanka, ama beee, la gel hele döner yiyek.. dedim, her zaman beraber takıldığımız, her türlü derdimi dinleyen mükemmel ve iyi niyetli kızların hislerini bırak farketmeyi, döner yerken içindeki limonun eksikliğini farkettiğim gibi farketmedim bile...
yıllar sonra buluşunca sohbetle böyle böyle diye sohbet ederken ortaya çıktı...
çok pişman oldum, çok zoruma gitti lan..
hala aynı hissetiğini söyledi teki ama erkekliğime yediremedim, o zamanlar daki halimi hatırlayıp özür diledim... gerçekten şu an bile kendi suratıma tükürebilirim, şimdi ki aklım olsaydı keşke...
doğru söylemdir, allahla, peygamberle, inançla gram alakası yoktur.
sen ne kaybedersen kaybet, baktığın sürece göreceksin, dostum.
sana bakan bir çift göz olsun, seni bekleyen bir deste banknot olsun, seni bekleyen bir fırsat olsun, seni bekleyen bir bardak çay olsun...
şansın hiç bir zaman tükenmez, dünya büyük... hayal edemeyeceğin kadar büyük, sen kimsin ki ?!