anne ile arada geçen diyaloglardan sadece biridir:
tangır tungur eve girilir. belli ki çok içilmiştir.
-zipcik git yat istersen hemen.
+cık! uykum yok ki hiç.
-o zaman kahve yapıyim sana.
+yok o zaman hiç uyuyamam.
-git elini yüzünü yıka bi kendine gel o zaman.
+olmaaaaaaaz! makyajım bozulur sonraaaa! *
sevgiliyle geçen diyalog da vardır elbet:
çok içilmiştir. yanınızda bulunan tek çorabınız da kaçmıştır. moraliniz bozulmuştur.
-jacklin şimdi senin bu arkadaşların beni orospu sancaak!
+neden öyle diyosun ki zipcikcim. tabi ki sanmicaklar.
-yok yoook. sancaklar onlar biliyorum ben. *
+yahu onlar hiç mi sarhoş olmadı? hem de öküz gibi kusarlar onlar.
-ama onları orospu sanmazlaar! *
p: gençler içiyo muyuz?
g: evet ağbi.
p: bi kimliklere bakalım sonra devam edin.
g: al ağbi.
p: tamam çocuklar afiyet olsun.
f: ağbi!
p: ?
f: hani sen az önce bize kimlik sordun ya.
p: ?
f: biz sana bişey sormayı unuttuk.
p: ?
f: açık tekel bayii gördüz mü gelirken?
p: şunun ailesini arayın.
istiklalde alkolün vermiş olduğu gaz ile sokak müzisyenlerini dinlerken yoldan geçen bir kadın ile tango yapmışlığım vardır.hemde tangodan hiç anlamama rağmen.**
kahve bardağının altına konulan desenli kağıtımsı zımbırtıyı parçalayarak çiçeğe benzetmek ve garson kız bardağı almaya geldiğinde "bunu sana yaptım" demek.
gülümsemesi ve bir daha böyle çok içme demesi. 1 hafta sonra telefonumu istemesi ve durumumuzun in e rileyşınşip olması.
salaklık mı değil mi karar veremedim bak şimdi.
sıçana kadar içmek, her yere kusmak, wepcam de arkadaşın sevgilisiyle konuşurken garez gibi yerlerde dolaşmak, kustuğun yerde uyumaktır. ilk votka deneyimimizdi ve çok kötü sonuçlandı be sözlük.
içerken zamanın hayvanlar gibi geçmesi ve aceleyle halı saha maçına yetişmek için bir okulun otoparkına koşturmak, arabanın orda olmadığını görüp karşıda bekleyen polislere arabam çalındı, plakası, rengi, modeli şu diye anlatmam. polisin "emin misiniz buraya parkettiğinize" lafına, "eminim, her sabah buraya koyuyorum, park bileti de bu" cevabını verirken başka yere park ettiğimi hatırlamam ve saniyede 5 yalanla oradan uzaklaşmam.
balkona kusmaya giden alkollü arkadaşı, aşağı atlayacak diye eşşek sudan gelinceye kadar dövmek.
ertesi gün de arkadaşa olm yüzün gözün yara bere nooldu sana? demek.
arkadaşımla aramda geçen diyologtur efendim;
-sinan
-ben
-taylan
sinanla sarhoşuz ve ciddi anlamda kafamız gitmiştir.taylan ı hiç sevmeyiz,sürekli arkasından konuşuruz kafa milyon olunca sinanla konuşurken taylan gelir yanımıza;
sinan;olum taylan allah çarpsın çok delikanlı çocuksun biz varya biz hep senin arkandan konuşuyoruz, yemin ediyorum çok iyisin sen bizde ibnelik, taylan allah çarpsın biz o*** c**** yuz sen çok delikanlısın.
ben; taylan sen gidince biz hep senin arkandan konuşuyoruz olum
alkollü iken araç kullanmak veya polis çevirmesini önceden görüp kenara çektikten sonra polise:
-memur bey arabanın lastiği patladı.
-öyle mi genç, hangi lastik?
-sağ lastik.
-aynı anda arkada oturan arkadaşın sol lastik demesi ile alkolmetre ile yeniden buluşma
-ve 2 yıllık mutlu son.
murat taşdemir'e 'aa bakın kro var. aa kro ya bakın kro kro kro' demekle kalmayıp parmağımla da göstermiştim. ama sanırım bu salaklık haricinde zevk sahibi olmaya giriyor sanırım.
önce geceye metallica dinleyerek başlamak, sonra müslüm gürses'e geçmek, biraz daha sonra tekrar hardlaşıp cannibal corpse veya marduk dinlemek, sonra duygusallaşıp nostalji'ye dalmak ( doksanlar'a takılmak) ardından "ya bu ne, kıro olduk iyice" deyip jacques brel, hugues aufray falan dinlemek daha sonra aklına türkiye gelir youtube'dan "beyin bedava" "dünyayı kıyametten kurtaracak adam"ı izlemek, ilham alıp kısa film veya ufak bir şiir yazmak. en "son lanet olsun saat 5 olmuş" deyip, sıcacık yatağa uzanılır.