alkol yer ve zamanına göre hemcinsim ve yine yer ve zamanına göre karşı cinsim için mutlaka kullanılması gereken maddedir. gerisi bireyin beynine kalmıştır. insanlar zayıf noktalarını fark ettikçe güçlenir.
alkolün bunun için yeterli zayıflığı geçerli zamanda göstermesi güzeldir, ama abartıp bunu yaşam tarzı yapmamalı.
peki sadece eğlencede veya dertlendiğinde mi içilir?
hayır
alkolün her zamana hitap edebilecek bir içkisi vardır
önemli olan tam vaktinde içmek ya da içmeyivermektir. canımın istediği sıklıkta...
içme eylemini yaşadığım olaylara göre ayarlamaktansa hiç içmemek seçimimdir.
mühim olan o an içiyorsam ondan keyif alabilmektir.
genel olarak yaptığım şeyden keyif almaya oynarım...
akşam yemeği üstüne güzel bir sevişmenin ardında kırmızı martini...
ya da
yalnız geçen bir gecenin bitmeyen sabahı bukesi damarlarıma işleyen bir şarap...
ya da umutlarımla güneşin doğuşunu bekleyen bir kadeh rakı benimle balkonda... kavun ve peynir kırıntıları annemin muhabbeti eşliğinde.
efes pilsen'in sponsorluğuna gelene kadar, anadolu holding'deki tuhaf isimlere bakmak yeter de artar. zaten ben efes'ten nefret ederim, o ayrı mesele. boktan bir birayı yıllar süren bir pazarlama stratejisiyle insanlara iyi bira diye yutturmak.. iyi biracı tekel birasını arar bulur içer.
neyse, gelelim şu bağımlılık sorununa. işin fizyolojik boyutuna bakmak gerekirse, alkol, "tam bağımlılık yaratan" maddeler arasında sayılmıyor. işin ilginci, tütün de öyle. peki ne sayılır o zaman? esrar mı? hayır. eh, söyleyeyim bari: şeker! valla, bildiğiniz şeker. özellikle insan metabolizmasına tamamen aykırı pancar şekeri. 17. yüzyıla kadar üretilmeyen bir şeker yani.
neyse, sanırım bu bağımlılığı kırmak gibi bir iddia fazla iddialı olur biz yirmi birinci yüzyıl tüketicileri için, o zaman biz alkole dönelim. hak vermiyorum desem yalan olur zararları konusunda söylenenlere. ancak tabii bu anti-alkol sohbetinde de dikkatli olmak, püritenliğe kaçmamak gerek. bunun nasıl yapılacağı ise yine bireysel bir tercihtir sonuçta.
''Alkolün tarihi neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. insanlığın yerleşik hayata geçmesiyle alkol üretimi de başlamıştır. ilk bira bundan 8 bin yıl önce Mezopotamyalıların arpayı ekmek yapmak için ilk ıslah etmesiyle yapılmıştır. Sümerlerin 6 bin yıl önce Godin Tepelerinde (Batı iran ve Anadolu) bira ve şarap içtiği bilinmektedir. Daha sonra fermente edilmiş meyve, tahıl ve baldan alkol ederek alkolü, iyice hayatına sokmuştur insanoğlu. Alkol kimi zaman kutsal sayılıp, dini törenlerde kullanılmış, kimi zaman eğlencenin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Alkolün icat edilmesiyle birlikte, alkol alışkanlığı da ortaya çıkmıştır. Alkol alışkanlığının bir hastalık olarak kabul edilmesi eski çağlara dayanmaktadır. Roma filozofu Seneca, alkolizmi bir akıl hastalığı olarak tanımlamıştır. Alkolizm terimi, ilk defa isveçli hekim Magnus Huss tarafından, 'Alcoholismus Chronicus'(1849) isimli makalede kullanılmıştır. Bu makalenin ardından, kronik alkolizm tıbbi bir terim haline gelmiş ve bir hastalık olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Günümüzde alkolizm tedavi edilmektedir.
Alkol ve uyuşturucu kullanımına bağlı problemlerin genellikle modern hayatın getirdiği değişikliklere ve strese bağlı olduğu düşüncesi oldukça yaygındır. Geleneksel toplumdan modern toplum yapısına geçişin, aile yapısının zayıflayışının, şehir hayatinin sosyoekonomik baskısının bunda etkili olduğu üstünde durulur.''
geçici zevkler için bunca normal şey varken , hayata bakış açısını değiştirip daha memnun yaşamak varken ; hiç de beklenen zevki vermemesine rağmen içilen şey.
alkol; 'katlanılabilir dünya' efekti..
bir kaç küçük sarhoşluk rengi. belki anlık saçmalamaların ortasında hayatın tüm anlamsızlığının farkında olmamak için atılmış en güzel adım. bir nevi uyuşarak zamanı geçirme çabası. hem kendini bulup hem de bulduğundan uzaklaşmak için ideal araç.. dünyayı daha 'katlanılabilir' bir hale getirmeye yarayan şey..
antidiuretik hormon'u etkileyerek su feedbackinin tam yapılamamasına sebep olur. bu yüzden de içtiğimiz hemen hemen tüm su aynen tuvalete iade edilir. bu yüzdendir ki alkollü bir gecenin ardından uyandığımızda ağzımızda kuruluk hissi olur ve çok fazla su içme ihtiyacı hissederiz.
içki olarak alındığı zaman o anki ruh haline göre sizi şekilden şekile sokan sıvı.
duyguların bastırılmışlığının kilidini mutlaka açacak olan anahtar.
ilk başlarda dilinizin dolanmasına neden olup da sonradan bülbül gibi şakımanızı sağlayacak buruk tadı olan içecek
çook fazla içip de midenin alarm verme zamanı geçerse tuvalette ve daha sonra da kolunuza serum bağlanmış bi şekilde acil serviste sabahlamanızı sağlayacak olan nesne.
"9 haziran 2008 uludagsozluk alkol ve ayar krizi"nin bas sorumlusu olan sivi madde.
ne mikroplugumuz kaldi ne asagilik olmamiz ne de sapkinligimiz alti ustu bir sise sarap yahu.*
her insanın hayatının bir ya da birden fazla mikrop barındırdığını düşünecek olursak;
alkol iyidir, mikrobu kırar dediğimdir. bu açıdan bulduğunuz yerde tüketmenizde fayda var.
