sensörlü kapılar, kapıların hemen üzerinde klima, girerken ve çıkarken dikkatinizi çekecek soğuk/sıcak hava akımı.
güvenlik kontrolünden geçiş
üzerinizdeki telefon ve metal eşyaları yan bölmeye bırakırsınız, siz üzerinizde manyetik eşya olup olmadığını kontrol eden cihazdan geçersiniz, bir süre sonra oradan çekerken ses çıksa dahi güvenlik tınmaz, rutine binmiştir güvenlik kontrolü, yapılmış olmak için yapılır, kafana kötülük koyma, istediğini sokarsın oradan içeri.
mağazalar
mağazalar genelde ürünlere boğulmamıştır, marka oldukları için az sayıda çeşiti genişçe bir mekana koyar, az sayıda ürünü yüksek bir rakama satarlar, mağazanın kirası filan, haklılar.
yemek bölümü
oldukça çeşitli(!) bir fast-food kültürüne ev sahipliği yapar, lahmacuncu filan da çıkar ama onlar da modaya uymuştur, buhar makinesi gibi bir makinede otomatik üretimden çıkan garip lahmacunlar, lahmacun + cola menüleri gibi gariplikler görülür. son derece kalitesiz, sağlıksız ürünler yüksek fiyatlarla ve göz boyayan güzel ambalajlarla her yaştan insana pazarlanır, koy kolestrolün g.tüne, öhm, yani sağlık kimin umurunda, acele acele yersiniz, nasıl bir anlayışsa, sinemaya gitmek için gidilen bir alışveriş merkezinde hamburger-patates kızartması-cola alıp çabucak yiyip sonrasında 3. sınıf bir amerikan filmi izleyip çıkan bünyeler bu sağlıksız besinlerin eseridir, başka izahı yok.
yön / yol kavramı
belli bir yön yoktur, dikdörtgen şeklindeki binanın köşelerinde dükkanlar bulunur, her iki yönde de dolaşan insanlar vardır, kalabalık nedeniyle insanlara çarpmamaya çalışmaktan yürümeye vakit bulamazsınız. mağazalar genelde boştur, mağazalara ulaşmak için kullanılan yollar doludur, insanlar bir şeyleri satın almaktan ziyade gezerler, alışveriş bahanedir, pazar gibi değildir yani.
1. kat, 2. kat, x. kat
her katın bir raconu vardır, 1. kat giriştir, ortada bir su neyim bulunur, çocuklar onun etrafında koşuşturur, boyner ibnesi hep alışveriş merkezinini sol tarafında sonda bulunur, bir kat yemek bölümü, bir kat elektronik-kitap bölümü, bir kat eğlence merkezi ve bir kat da giyim bölümüdür. yürüyen merdivenlerle çıkılır, her katta bay / bayan musluğu, sabunu, el kurutma makinesi vs. otomatik temiz lavabolar bulunur, bazılarında küçük bir mescit vardır, yeri pek bilinmez, niye bilinsin ki?!
insanlar
sadece tüketmek için yaratıldığına inandığını düşünmenizi sağlayan aynı tip insanlar, bir makineden çıkmışçasına, bayanlar makyajlı, erkekler metroseksüel, kırıklar ibnedir.
insanların konuşmaları gariptir, çocuklarına yapılmaz diyene pek rastlanmaz, çocuk koşar, bağırır, şarkı söyler, gelir size çarpar, çarptıktan sonra da niye sevmiyorsun lan beni der gibi yüzünüze bakarlar, ruhsuz, tek tip, gariptir insanlar çoğunlukla.
alışveriş merkezi kültürü
kendine has bir kültür oluşturur, yemek kültürü sağlıksız, eğlence kültürü sinema ile sınırlı, alışveriş kültürü ise satın almadan ziyade gezmek olarak nitelendirilebilir. benim içime sinmeyen, rahat edemediğim, yapay, dayatılan bir kültürü vardır, yürüyen merdivenler, elini uzatınca akmaya başlayan musluklar, makinede el kurutmalar filan, şaşaa, kolaylık, hareketsizlik, sağlıksız, garip bir kültürü var, insanını da sevemedim, kültürünü de, otoparkı da kazıktır ayrıca, ibneler.
velhasılı kelam kapitalizmin merkezleridir bunlar, arkadaşlarıma gitmelerini tavsiye etmem, ortaköy'de çay için, taksim'de tiyatroya gidin, üsküdar'da tur atın, süleymaniye'de camiiye gidin, tophane'de nargile için, inönü'de maç izleyin falan ama çok paranız ve marka alışkanlığınız yoksa boşuna gidip yormayın kendinizi derim, ukalalık etmiş olmak da istemem, naçizane tavsiyem.
dayatılan bu eğlence, alışveriş, tüketim kültüründen de ayrıca nefret ettiğimi söylemem gerek. dayatılan sahtelikler, kapitalizm budur bence.
-alışveriş merkezlerini kötüleyemezsin tımam mı?
-köylü seni, bir daha akmerkez'e gelme, çağa ayak uyduramıyorsun yane, geri kafalı.
+anlaşıldı tamam.
-öptüm, bye.
-ha bir bu eksikti, bir de türkçe'ye kay.
* Yürüyen merdivenler
* Levi's , Docker's , Mavi , Puma ... gibi bir çok markalar
* Güvenlik görevlileri
* Isıtma ve soğutma sistemleri
* Para harcamaya gelmiş insanlar
mahalle bakkali kadar samimi bir ortami yoktur. mesela ben bizim bakkala oturup iddaa oynayabiliyorum ama alisveris merkezlerinde boyle bir sansiniz yok. sonra alisveris merkezleri bireyin sosyallesmesine de engel oluyor. mesela fiyatini merak ettiginiz bir seyi " abi su ne kadar" , "su kadara olurmu" diye sorular soramiyorsunuz. fiyatlar uzerlerinde yaziyor cunku her seyin. kapitalist sistemin negatif yonlerinden biri de bu iste. sosyal dokuyu zaafiyete ugratiyor, insan iliskilerini koreltiyor.
