tek basına bütün olumsuzluklardan, gerginliklerden uzak bir yere gitmektir. aslında insanın yasadıgı yerle bir sorunu yoktur sorunları yaratan etraftaki insanlardır. mesela evde tek basına kalmak istemek bir yere gitme sekli olmasa da alıp basını uzak bir yere gitmekle aynı etkiyi yaratabilir.
artık çevresindeki insanlardan sıkılmış , aynı şeyleri duymaktan , yaşamaktan veya çevresindeki insanlar bunaltıcı , kafa dengi değilse hep idare etmek zorunda kalıyosa ve bu durumdan da sıkılımış artık götüremiyorsa uzun bir süre uzak kalıp kafa dinlemek isteğidir. zaman zaman herkesin yapmak istediği şeydir.
gitceksin uzaklara,kimseyi tanimadigin bir yere yaninda bir yada iki tane dostun olcak hayatin keyfini cikarcaksin.ne hukumetle ugrascaksin,ne okulla,ne de sacma sapan toplum baskilariyla.
herkes hayatini yasadigini zannederken sen gercek hayatin tadina varcaksin.
günümüz dünyasında en uzak kavramının en fazlar sınırlarımıza dayanmasından dolayı pekte uzaklara gidemeyeceğinizin açık oldugu kurgusal kurtuluş planı. (hemen her ülke türk vatandaşlarından vize istediği için şimdilik bizim için ütopik görünen durum.) kulaga her ne kadar güzel gelsede aileni geridede bırakmak imkansız gibidir. Ki ondan ziyade geçmişinden kaçamazsın... geçmişin senle doğru orantıda oldugundan, aynı sorunların o uzaklarda da olacagı açıktır. o yuzden uzakalra gitmeyi istemek yerine, kalıp gerçeklerle yüzleşmek daha doğrudur.
yastığa başını koyduğunda ya da bi an herşeyin anlamsızlaştığının hissedildiği anda bi fırsat geçse hiç düşünmeden, ne getirir ne götürür bilmeden sadece yapmak isteyip yapılacak eylem.
anlık bir istektir bu o da kişinin bir an depresyona girmesinden kaynaklanır. yoksa hiçbir yer şu an kişinin yaşadığı yerden daha iyi olmaz. sadece kısa süreli bunalımlar kişiyi gitmeye sevk eder.
akıllara hemen camdan dışarı bakan yigit ozgur karakterini hatırlatan, fazla uzun sürmeyen ruhsal bir klişedir.
cba: camdan bakan adam
o: osman*
cba: bazen diyorum ki, oğlum osman işi gücü bırak, git bi sahil kasabasına yerleş...
o: hasta mısın nesin lan! ben niye gidiyomuşum sen git yerleş sahil kasabasına.
cba: gideceksin osman, hem de defolup gideceksin. o müdürlük benim hakkımdı..
sözün özü; hep bir şeyleri geride bırakmak istemek, içe atılmışları derinlere gömmek, kırılmışlıkları kendi başına kaldığında çözebileceğini sanmaktır. halbuki o zaman denen bok bahanelere gerek duymaz, hep kendi yöntemlerini kullanır. eti kemiği olanlar ise, uzaklara gidildiğinde zamandan kaçılmadığını anlamak için yaşarlar. sorunlar da onun içinde, bize dahil, hayata dair şeyler çünkü. hayattan kaçmak da, alıp başını gidebilecek kadar yaşamışlar için zordur be hocam.
ıçinden kaçmak geliyor. uzaklara... kimse seni bulamasın... sen kendi cennetini bul ki alışkanlıklarında kurtul... seni kimsenin tanımadığı yerde gizemli yabancı ol... kendi ülkende mi?hayır! başka bir ülke olmalı... ınsanlar yabancı olduğunu anlamalı... kendi dillerinde sana bir şey söylediklerinde anlamayıp gizemli bir şekilde gülmelisin. *
var olan monotonluktan ve sorunlardan gittikten sonra kurtulacağını sanmak.Halbuki
bir kuğunun boynuna dokunurken
yol bir yere gitmez
içerde
düz saçlara uğrar
ayak üstü bir akşamüstü
her plansız ürperişin sonu
hüsran
ve hüsran
çok sanat müziği bir kelimedir
yol bir yere gitmez
o bir durma biçimidir
yol yoluyla gidebilir yare
yoldan çıkabilir apansız
ve ömür bitebilir yoldan once
ama yol bir yere gitmez
o bir durma biçimidir
yaşamak
hızlı bir ölme biçimidir
düşünce ışıktan yavaşsa
erken gidilmelidir
gerdan sözcüğüne
bir kuyumcuda da rastlayabilirsin
bir kasapta da
kalbin sızlamaz
bir kuzu yüreğini vitrinde görünce
o bir beslenme biçimidir
ama korkarsın
kurdun sevdiği havadan
ayakkabı yaparsın yılandan
yol bir yere gitmez
o bir durma biçimidir
her garantiyi istersin hayattan
oysa ölümle yaşam arası
uzun malum ince bir yol
bir yere gitmez
o bir ölme biçimidir
iyi yolculuklar denmez bir gidene
yapılamaz çünkü
çok yolculuk bir seferde
yolcu denmez her gidene
herkes o yolun taraftarı olmayabilir
hiç bir sürgün
gittiği yolu sevmez mesela
yol bir yere gitmez
o bir susma biçimidir
soğuk bir taşıtın uğultusunda