ALi Türkiye'de en çok kullanılan 2. isim (... 1. mehmet, 2. ali, 3. mustafa, 4. ahmet, 5. murat, ...). Ülkemizde yaklaşık her 52 kişiden birinin adı ALi ve ismin yaygınlık oranı binde 19.32.
ALi adının yaygınlık oranının Türkiye'nin resmi nüfus sayımı sonuçları ve günlük ortalama nüfus artış hızına orantılarsak ülkemizde 08-02-2014 23:44 itibariyle yaklaşık 1,504,145 kişinin isminin ALi olduğu ve ALi isimli kişi sayısının her yıl ortalama 22963 kişi arttığı tahmini yapılabilir.
ALi adının Amerika Birleşik Devletindeki yaygınlık oranı ise bir milyonda 1,211.90 civarında ve bu hesaba göre ABD'de yaklaşık 386,788 ALi yaşadığı tahmin edilebilir. ABD'nin nüfus istatistikleri dikkate alındığında Amerikada ALi sayısı her yıl 3185 kişi artıyor.
ALi Türkiye'nin en yaygın 2. ismiyken, Amerika Birleşik Devletinde en yaygın 2. ad ise David ismi. ALi adının yakın kullanım oranına sahip diğer Amerikalı isim kardeşleri arasında 1. John 2. David 3. Michael 4. Robert 5. James isimleri de sayılabilir.
çocuğuma vereceğim isimdir. eski sevgilimden ötürü olsa gerek bu ismi pek bir severim. aslında onu, bu isimden daha çok severdim. neyse bu başka bir başlık konusu sanırım..
nickten de hiç belli etmemekle beraber ismimdir efendim. soyadım da 4 harfli olduğundan optikli sınavlarda büyük bir avantaj teşkil ediyor bu durum. hayata 1-0 önde başlamışım farkında olmadan anlayacağınız.
öyleyse ben size hep ali diyeceğim
aşk bazen çok ali
mehmetler ölüyor, aliler öldürülüyor çünkü
ayşelerse doğuştan ya dul ya evli
ayşe bazen çok ali
içimizdeki isimlere yeni bir şans vermeli,
gidenin peşine düşmeden
ölenin duasını etmeden
mümkünse sade, mümkünse seviyeli
yalnızlık unutuluyor, ayrılıklar unutturuluyor çünkü
kalanlarsa bile bile ya sessiz ya deli
öyleyse ben size hep ali diyeceğim
hikayenin gerisi zaten çok belli
dertler zarifse vakit almaz teselli
hoş geldin esvabımın cevabı, aklımın zamanı
aşk bazen insandan çok evveli
öyleyse ben size hep ali diyeceğim
aşk bazen çok ali
sıradan insanların sıradan ismi. sıradan yazınca yanlış anlamayın bende sapına kadar aliyim sıradanlıkta gurur duyduğum birşeydir.her kaidenin istisnası olduğu gibi alilerinde istisnası vardır. ali ağaoğlu gibi denyolar istisnadır mesela.ama ali olmak her daim iyidir güzeldir.
Anlat be dostum Ali!
insanları daha tanımadığım belli
Anlat bana şu insanları dostum, anlat
Ne yapsam, vazgeçemiyorum, sevmekten
Kurtulamadım, aşk ile çarpan şu yürekten
Anlat be Ali anlat!
Suç mu sevmek gerçekten
Ne kara günler gördüm ben, ne acılar
Bir başıma yaşadım, aylar, yıllar
iyi günde çoktur dostlar
insanı çok severler
Ah be Ali!
Düşmeye gör, bırakır gider şerefsizler
Ama göğsümüzü germek kalır bize yine, gururla
Övünürüz, şahlanırız, yıkılmadığımız acılarla
Anlat be dostum Ali
Bugünlere geldim ne zorluklarla
Kalbimdeki her acı
Alnımdaki her çizgi
Bir madalyadır, hayattaki savaşlarla
Anlat be dostum Ali
insan sevince en büyük yanlışı mı yapıyor sence
Ah be dostum Ali ah!
Oysa sevmek en güzel, en hoş duygu bence
Canım dostum, Ali’m
Nefretten vazgeçelim, gel yine sevelim
Anlat demiyorum bak aşkı, sevgiyi
Onlar anlatılmaz, yürekte yaşanır
Sevdiğin yanın da olmasa da
Ömür boyu aranır
insanın bir dert ortağı, sırdaşı
Kalbinde biri olmalı
Yoksa bu hayata nasıl katlanır
Anlat be dostum Ali anlat
Sevmeyi ben biliyorum
Sen bana insanları anlat
ikiyüzlüleri, yalancıları anlat
Benim yüreğim sevgi dolu
Sen bana vicdansızları anlat
Madem, çok insanlar gördüm, diyorsun
Madem ki biliyorsun
Anlat be dostum
Anlat be Ali anlat...
Mahallemizin sevimli kardeşlerindendir.. Bu kardeşimizin emrinde olan, sınıf kapısına ve okul kapısına diktiği adamları vardır. Önümüzdeki eğitim döneminde 2. sınıfa gidecek. Hayal gücü çok geniş olan bu kardeşimiz, her okuldan geldiğinde bi hikaye anlatır fakat hepsini sonradan unutur. Bir keresinde okulda bi arkadaşını dövdüğünü anlatmıştı. Çocuğun kafasına 14 dikiş atılmış ama gelin görün ki bizim ali'ye bişe olmuyor çünkü çocuk korkudan annesine söyliyemiyor durumu. Geçende arkadaşlarla takılırken ali yanımıza geldi ve bu olayı bir daha anlatmasını istedim. Aramızda şöyle bi diyalog gelişti.
- Ali olm şu geçen bi çocuk dövmüşsün ya kafasına 14 dikiş atmışlar anlatsana onu.
+ yoo ben öyle bişe anlatmadım ki abi.
- geçen anlattın ya ali, bankta beraber oturuyoduk, osman (bir numaralı kankası, beraber okula yazıldılar, ilk günden birisini dövmüşler sınıflarını ayırdılar.) da vardı.
+ haa hatırladım o çocuğu ben dövmedim ki arkadaşım dövdü. Çocuğa 79 dikiş attılar. çocuğun ailesi okula geldi. sonra ben arkadaşımı kaçırdım.
- Onu boşver ali. Sen hiç uzaylılarla savaştın mı? onu anlat bakalım.
+ yok savaşmadım.
- Peki çetelerle savaştın mı onu anlat?
+ onu anlatcaktım işte abi konuşturmuyosun ki.
- ehehe yavşağa bak anlat bakalım hadi.
+ Şimdi dayak yiyen çocuğun ailesi geldi işte bende arkadaşımı aldım hemen arka bahçeye kaçtım. Bi baktılar ki çocuk yok. Aradılar bulamadılar. Bi baktılar ki ben de yokum. Benim annemede haber verdiler. Benim annemide çağırdılar. Panik oldular. Okulda her tarafta bizi aradılar. Biz arka bahçede saklanıyoduk. Oraya bakmaya gelirken arkadaşla demirlerden yukarı doğru tırmandık. Kapalı bi kapı vardı. Bi tahta bulduk kapıya tak bi koyduk kapı açıldı. Sonra merdivenlerden çatıya çıktık. Bi baktım çatıda 50 kişilik bi çete. Arkadaşa dedim dur ben hepsini hallederim.
Sonrası bildiğiniz klasik hikaye ona bi tekme, buna kafa, şuna yumruk. herşeyi anladıkta 50 kişilik çete neden çatıda takılıyor. Semtteki aydınlara açtık konuyu, tüm semt sabah akşam bunu düşünüyor fakat hala çözemedik.