"Bankacilar paranin sahte olup olmadigini anlamak icin, parayi i$iga dogru tutup icerisinde ATATURK filigrani var mi yok mu diye bakarlar. siz de bir adamin ne mal oldugunu anlamak icin, onu i$iga tutun; bakin bakalim icerisinde ATATURK var mi, yok mu! Icerisinde ATATURK olmayan adamlara iltifat etmeyiniz. Cumhuriyet' e sahip cikiniz..."
--spoiler--
Mutfak işinden de anlarım.
Donattım sofrayı.
Bayağı ugraştım.
Hepsinin, ayrı ayrı ne
yemekten, ne içmekten
hoşlandığını iyi bilirim.
Bayağı da para gitti.
Birinin yediğini öbürü yemez.
Ötekinin içtigini beriki içmez.
Dört kişilik sofra kurdum.
Mumları da yaktım. Bak hepsi, Erick Satie severdi. Hatırladım.
Müziği de ayarladım. Geldiler.
20 yaşında ben, 35 yaşımda ben, 40 yaşımda ben
ve bugünkü ben dördümüz.
Birden yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum.
Kırk yaşımın karşısına da, ben geçtim.
Yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu.
Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.
Yatıştırayım dedim.
"Sen karışma moruk" dediler. Büyük hır çıktı.
Komşular alttan üstten duvarlara vurdular.
Yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı.
Evin de içine ettiler. Bende kabahat.
Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine.
Ömür dediğin üç gündür,dün geldi geçti yarın meçhuldür, O halde ömür dediğin bir gündür, o da
bugündür.
--spoiler--
yazısıyla sevdiğim, diğer halleriyle ilgilenmediğim sanatçı.
eskinin pornocusu, şimdinin sanatçısı(!), ustası(!), üstadı(!). özel tiyatrolara dağıtılan devlet yardımlarını paylaştıran komisyonun başkanı sanırsam. en çok kendine para ayırdığı söyleniyor ve yakınılıyor. eskiden pornocu olan, sonradan sanatçı sayılan ve devletin parasını emanet ettiği bir insan olup çıktı. işte ben bunu anlamıyorum. rocco türkiye'de olsaydı adama hazineyi emanet ederdik herhalde!
tiyatro yazarı ve oyuncusu. bodrum torba da bir evi, ve süper yakışıklı bir şöförü var. aynı çatı altında çalıştığımız medya kurumunda elimde kitabını okuduğumu görünce bana ''gel kız imzalayayım'' diyen ve imzasına da, ''sevgili ... seni nasıl severim bilmezdin, burada 3 yıl beraber çalıştık da anlamadın ama şimdi biliyorsun'' yazan beni acayip duygulandıran saygılı, entellektüel donanımı çok fazla olan süper oyuncu.
geçmişi, kişiliği ve meslek etiğine uyup uymadığı hakkında bilmeden yorum yapmayı uygun bulmadığım ama izlediğim bir oyunu sonrası oyunculuğu, genel kültürü ve hayata bakışı ile beni kendine hayran bırakmış tiyatrocu.
ntv'de yayınlanan haydi gel bizimle ol programındadır an itibari ile. bir espri yapmıştır kendince. "ben lazdım, ama tedavi oldum geçti" demiştir. laz olmayan ama laz olarak adlandırılan bir karadenizli olarak derim ki bu şaklabana : sen lazların yaprağını ye, eski pornocu.
bugün saat 14:30 gibi maltepe üniversitesinde konferans veren, bir insan sahne de bu kadar mı rahat olur arkadaş diye oyuncu adaylarının ağızlarının suyunu akıtan, konuşmasında küfürü eksik etmeyen lakin yerli yerinde küfür kullanan, küfürün ağzına yakıştığını kabul ettiren, kalıbıyla sahneyi dolduran ve konferansın ortasında çıkan öğrencilere, ayar vermiş ** öğretim üyesi.
nebil özgentürk, "bir yudum insan" programına konu etmek istemesi üzerine "ali poyrazoğlu" nun hayatını araştırır, kendisiyle röportaj yapar, malum; poyrazoğlunun geçmişinde "porno" filmlerinde oynamışlığı da vardır; fakat poyrazoğlu, özgentürk ten yapılacak belgeselde "tiyatrocu yapısının vurgulanmasını" rica eder...
tabii araştırmalar sonucunda poyrazoğlunun ricasını zorlaştıracak bir gerçek ortaya çıkar; ali poyrazoğlu, yaşamı boyunca "sadece 20 tiyatro" da oynamıştır, fakat "80 den fazla porno filmde" başrol oyunculuğu vardır...
haliyle belgeselde bu pornografik filmlerden geniş çaplı bahsedilir... *
geçmişte ne kadar hanzo görünümlü ve kro ise şimdi o kadar entellektüel ve aydın kişi. değişimini ve azmini takdir etmekle beraber çok fazla oynuyormuş hissine kapıldığım tiyatrocu.
Ali Poyrazoğlu oyunculuk kariyerine istanbul Şehir Tiyatroları'nda başladı. Pek çok tiyatro oyununda oynadı. Oynadığı tiyatrolar arasında Dormen Tiyatrosu, Kent Oyuncuları, Ulvi Uraz Tiyatrosu, Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu vardır. 1972 yılında Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nu kurdu. New York Broadway'de sahnelen Pera Palas adlı oyunda ingilizce başrol oynadı.
çok itici bulduğum bir adamdır. işi ve sanatı hakkında ileri geri yorum yapamam, özellikle seslendirmesi çok güzeldir. bir de seray sever'i canlı yayında çok fena taciz etmişti zamanında.
hatalarının üniversite'sinden mezun olan ve fark yaratan, fark yarattıran adamdır. Piyasadaki birçok oyuncu üzerinde emeği vardır fakat kimse bundan bahsetmez. Ya insanlar çok bencildir yada daha farklı olaylar vardır, diye düşünüyorum. Aynı zaman da, geçen gün katılmış olduğu Saba Tümerin programında, 'Seray Sever'e yaptığımı internetten 25 milyon kişi izlemiş.' sözleri bir çok gazetenin magazin sayfasında manşete taşınmıştır. Ayrıca 'yahu bir sürü dizi ve filmde oynadım, tiyatro yaptım ama hepsini toplasan 25 milyonu geçmez.' sözleriyle de beni çok güldürmüştür.
Sahnede harikalar yaratan tiyatro oyuncusu. Ayrıca kitap yazarlığı, köşe yazarlığı, radyoculuk, şirket koçluğu, seslendirme sanatçılığı gibi pek çok mesleği de beraberinde yapmaktadır. Tek kötü yanı ise, yaptıklarıyla çok fazla övünmesi ve bunları sık sık dile getirmesidir.