Ağzına çakılası, bedenine ruh üflenmemiş, tüm hislerinden arınmış mal ali'nin birbirinden anlamsızlıkla kaplı 8 gününü anlatan film.
Pasif, durağan, çekingen; örselenmenin ağırlığı ile ezikliği karakterine sirayet etmiş, basiretsiz, böyle yakasından tutup silkelenmesi farz olan ali isimli karakterimiz suya sabuna dokunmadan günlerini geçirirken aşık olduğu kadın için bir anda içinde bastırdığı tüm duyguları açığa çıkarıp pençelerini gösterir ama ali'nin unuttuğu bir şey vardır o da kadınların efendi erkek yerine piç erkek tercihidir...
intihar eden adamın tiradına yüreğimi bırakır, filmin sonundaki kıvırcık Ali'nin türküsüne kalan gramlık yaşam enerjimi armağan eder, ali'leşme yolunda ilk adımımı atarım...
Tecavüze
Kiracısı tarafından ezilmeye
Tüm olumsuzluklara ezilmeye sesi çıkmayan
Konuşmaktan korkan ali'nin sevdiği için aslan kesildiğini gördüğümüz film.
Aşk muhteşem birşey.
sıkıcı gibi görünen ama bir şekilde bir yerden yakalayan, atmosferde kaybolmanızı sağlayan bir film. serdar orçinin nasıl iyi oyuncu olduğunu ortaya koymuştur.
film dayanılmaz hale geldi hadi ya bitsin artik derken aniden zeynep ve ufuk bayraktarin sahneye girişleri filmi kurtarmış. ali gibi birini tanisam once bi doverdim bi de hasan ali toptaş ı yasaklardim;ama genel olarak bi sekiz gün bi bakkalın daha nasıl geçebilirdi ki. ne bekliyordukki. ben hic bi şey beklemiyordum. beklentisiz bir film için başarılıydı. en iyi yardımcı erkek oyuncu goes to ufuk bayraktar. net
--spoiler--
+ sen var ya çok şanslı bir adamsın... 10 numara bir binan var. köşede iş yapan dükkanın var.oh bankada da yüklü miktarda para vardır. var mı len paran?
- cık, yok...
+ yalan söyleyen böyle olsun mu len?
- valla ha yok.olsa niye yalan söyleyeyim?
+ söylersin len sen. korkuyorsun oğlum sen benden.
- senden?!yoo korkmuyorum.
+ korkmuyorsun, niye korkmuyorsun?
- kiracımsınız.
+ eeeee?
- aynı mahalledeyiz.
+ başka canım?
- arkadaşız, birlikte rakı içiyoruz.
+ cerenimo ilk kez hayatında doğru bir şey söyledin. insan zaten dostlarından korkmamalı demi canım? cık, ben senden korkuyor muyum? yok.sen de benden korkmayacaksın. ohh canavar gibi de içiyoruz. küçük dev adam ayakları, anasını satayım helal...
+ şu mahalleye yeni tanışan manitayı gördün mü cerenimo?
- ii...
+ mahalleye yeni bir manita taşınmış diyorum, gördün mü?
- kimi?
+ kimi, ebeninkini. mahalleye diyorum kız taşınmış kız. öğretmen böyle lüle lüle saçlı gördün mü?
- ha. mahalleye yeni kız mı taşınmış?
+ yoo. eben taşınmış. kız taşınmış diyorum, öğretmenmiş. adı zeynep. böyle kıvırcık saçlı çıtır bir manita...
- zeynep!
+ ha, zeynep! çıtır da bi de bekar yaşıyor. yalnız kalıyor. ulen düşünsene gidiyorsun o manitayı böyle yatağa uzatıcaksın. yanına yatacaksın onun. 5 saat böyle hiç elini sürmeyeceksin manitaya sonra bi' uyanacaksın. böyle nazikçe kibarca onu böyle uyandıracaksın. üzerine bi' çıkacaksın. çatır çatır çatır çatır çatır çatır çatır! domaltıp sikeceksin onu! allah ne verdiyse oğlum! beş! on! onbeş! yirmi! yedi yirmi dört pompa anasını satayım! karı diyecek ki yandım çek diyecek! yandığı yerden çekeceksin, ağzına! burnuna! götüne! neresi yanmadıysa!
- (ali hiddetlenir)
+ n'oluyor lan? aluuuu! gene kimyan değişti amına koyim! n'oldu? senin de ağzına, yüzüne, gözüne! otursana! ne bakıyorsun oğlum dik dik? sana yerine otur diyorum otur. senin harbiden var ya senin ağzına, burnuna, yüzüne bee! otursana len!
- (ali'nin hiddeti azalır) sabah erken kalkıcam.
+ git diyorsun yani şimdi bana? sen bizi anlayışsız birisi mi zannediyorsun be? ben bilmiyor muyum be senin sabah dükkan açman gerektiğini. geç kaldığını.ama şimdi otur bakayım yerine. kimyana sokim otur len!
+ seni var ya yemin ediyorum sevmesem eğer. harbiden seni sevmemiş olsam var ya. şimdi bu anlattığım fantaziyi var ya senin üzerinde uygularım ama işte biz arkadaşız dostuz ya aynı mahallede yaşıyoruz hani komşuyuz altlı üstlü...
+ (kemal efkarlanır ve içkiyi o biçim çeker) kafayı yedirteceksin bana ya. neyse.tamam. ben kaçar kardeşim, sen bana 50 milyon lira borç verir misin şimdi? borç istiyorum.
+ biliyorum ıı bakkala borç birikti kira birikti. ama sana söz veriyorum en yakın zamanda ödeyeceğim kardeşim.
- ne zaman ödeyeceksin?
+ ya sen anlamıyorsun galiba. hala ne zaman diyorsun. rakı içiyoruz, arkadaşız. kimden isteyeceğim? para lazım diyorum sana. eee vermek istemiyorsan da verme kardeşim.eyvallah. bana bi işin düşerse o zaman görürüm ebenin amını bak napıyorum sana! verme anasını satim! verme!
- (bu ikna edici konuşma akabinde ali elini cebine atar ve parayı uzatır)
+ büyük bir işin peşinde olmasam, bunu senden istemem.bu iş bir olsun var ya hayal edemeyeceğin kadar para kazanıcam. senin önüne böyle balyaları yığıcam ya. sana yeni bir dükkan açmazsam şerefsizim. oturduğum kiralık evi satın alıcam. oturduğum evi sana satın alıcam be! (rakı çekilir martavaldan sonra bardağa bakılır bitiyor mu diye) bunu kutlayalım. doldur. kalkıcam diyorum sana doldur. bak senin için hızlı içiyorum, hala bakıyorsun gözüme doldursana. aa ben de senin rakına su ekleyeyim.
--spoiler--
teras ve rakı muhabbeti sahnesi tadından yenmeyen cemal şan filmi.
ufuk bayraktar, kader'deki bekir'in hikayesinden - kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermişinden - bir tık daha atlayarak sokağın dilini analizler eşliğinde sunuyor ve resmen şov yapıyor.
sadece ufuk bayraktar'ın teras sahnesindeki oyunculuğu için dahi izlenmeli. zira bu sahne de ondan aşağı kalmayan bir oyuncu daha var:
(bkz: serdar orçin)
bir insan için sekiz günün, yani bir tam haftanın ne anlama geldiğini konu eden film. aslında insan ömrünün tamamında yaşayacağı duyguları bir tam haftada da yaşayabiliyor ve kalan haftalar tekrar oluyor. bütün sıkılmışlığımızda galiba bundan.
Bence Zeki demirkubuz un filmlerini aratmayacak bir filmdir kendileri. Cemal san abimizin filmi daha sonra sonsuz filmini yapmıştı ki ismail hacıoğlu estiriyordu oradada. Filmin en vurucu şeyi soundtrack
filmi başlatıp markete gidip alış veriş yaptıktan sonra adlıklarınızı buzdolabına yerleştirip gelip oturup seyretmeye devam etseniz bile hiç bir şey kaçırmayacağınız filmdir. bir film bu kadar mı yaya yaya çekilir, bu kadar mı sıkıcı olur?
adam sodomun 120 gününü 90 dakikada çekmiş bizinmkiler sekiz günü 24 dizisi tadında çekmiş, o derece limon kolonyası.
hatta; bödöfffff.
hayat akarken tarzı işlenmeye çalışılan bir filmdir. filmde birçok fikir bir araya konulmuş, korkak ve dürüst olmak ile cesur ve hayvan olmak ikilemi işlenmiştir. birkaç çeşit toplumda görebileceğimiz insan çeşidine yer verilmiştir. mesela farklı biri, filmin başrolündeki ali karakteridir. ali gibi insanlara toplumda pek rastlamazsınız, rastlasanız da onun iç dünyasını, düşündüklerini tahmin etmeye kafa yormazsınız. yormazsınız, çünkü sıkıcı gelir. monoton bir hayat, acaba ne olur kuşkusuyla korkarak içe atılan sözler, insanların sizi ezmesine izin vermeniz.
şahit yazarlar diye bazen biz de susmuyor muyuz gördüğümüz şeylere. karı ile koca arasına girilmez inancı, ya da tecavüze uğrayan insana müdahale edememek mesela. gerçekten güzel ayrıntılardı. bakkala gelen adam, haklıydı, dedikleri doğruydu. insanlar çok değişti, herkes birbirinden bir şey bekliyor, o kadar hızlı yaşıyoruz ki kendimizden kaçıyoruz. ve adam yardım istedi, ali yardım etmedi. çünkü korktu ya da genel olarak karakteri öyleydi. bu noktada aklıma filmdeki bir eksiklik geliyor, neden içç konuşmalar yok? ali adama neden yardım etmedi? hepimizin bildiği gibi iç konuşmalarımızı susturamıyoruz ve ne kadar istersek isteyelim, içimizden konuşuyoruz. ali içinden ne konuşuyor anlamıyorum ama orada çok hazine olduğu kesin.
filmde aşkı da irdelemiş. zeynep' in sevdiği mehmet karakteri tam bir odun. fakat zeynep seviyor bu adamı, acaba sevgi bu mu? ya da aşk? yoksa bu bağımlılık mı? bence bu bir aşk değil, bu bir ten çekimi olabilir, ya da insanın tecavüzcüsüne aşık olması gibi bir şey. ali aşık olunabilecek biri değildi bence. ama mehmet hiç değildi. kızlar neden kendilerine kötü davranan birine aşık olur? ya da zeynep' in mehmet' in bağlama çaldığı için iyi biri olduğuna inanması ve daha sonra ondan dayak yemesi ama onu bırakamaması kendi içinde çelişmez mi? genelde birçok erkek düşünür bunu, neden kızlara kötü davranan hayvanların sevgilisi var da benim yok şeklinde.
hayat iyilere göre kötü bir yer mi? iyiler cesur değil midir? olamaz mı? insanlar bencil mi olmak zorunda? bu soruları hatırlattı bu film bana. aslında insanlık tarihinden beri var olan soruları tekrar sundu. peki çözüm bulabildi mi, hayır. sadece gösterdi.
aşk insanı büyütür. ali' nin bu sekiz günden sonraki hayatı böyle olmayacak. değişecek. belki daha cesur biri olacak ve hayatı daha iyi anlayacak. o değil de kiracısının ağzına bir tane çaksa içimin yağları eriyecekti. bir adam nasıl bu kadar itici ve ruhsuz olabilir? yaşadığı hayat çok doyumsuzdur bence. toplumda böyleleri de var.
değişik bir film. aslında tamamiyle 4s kuralı üzerine kurulu bi film. ama kendini asan adamın bakkalda yaptığı konuşma cidden içler acısıydı. bana hayatta nasıl bi yere gelmeye çalışmamıızı, sürekli bir şeyler istediğimizi ve sürekli birilerini memnun etmeye çalıştığımızı anlattı.
filmin en canımı alan yeri ise 59. dakika ile 69. dakika arasında zeynepin mehmete olan aşkını anlattığı sahne. çoğumuzun başına gelmiştir zaten öyle bir şey.