'resmen beni anlatıyor bu adam' kafasında şiirler yazar.
'' ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum
durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar
sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız
işin yoksa çiçek al,saç tara, parfüm sık.
küsmesi,barışması,ayılması,bayılması
hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması
meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı!
güzel kadınlar insanın ömrünü uzatır derdi.
bir sürü güzel kadın girdi hayatıma
hepsi ağzıma sıçtı..''
tabii, bazı yerleri değiştirilmeli. kadın değil, adam mesela. seviyorum bu adamı.
yazdıklarından daha güzel şeyler yazan ama göz önünde olamayıp yalnızca kendi bloglarında yazdıklarını paylaşan bir çok kişi varken, kurduğu tek düze ve altından bir mana çıkmayan cümleler ile şair kategorisine dahil olan kişi.
sırtını son kez gördüğümden beri
yüzümde, gidiş yönünde tekerlek izleri.
mor gabriel, neve-şalom, sultanahmet.
hepsinin fotoğrafı önünde tek tek allaha yalvardım
dinle diye beni.
şaşırma, ne de olsa hepsi
aynı allahın evi..
çok hakkın var üstümde helal etmezsen
kul hakkı bu, şaka değil eğer helal etmezsen
dua etmeyi bir yana bırak
camiye gidip allahın halısına bile basamam utancımdan..
ailesince dışlanmış cüzzamlı bir kurbağayım.
kendime bile fazlayım bu ayıp bana yeter
büyüklük sende kalsın, beni affet,
hem sen affedersen, belki allah da affeder..
--spoiler--
Adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde
yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu
otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
anne dedim, hadi çay koy da içelim..
--spoiler--
"kafa açıcı" şiirler yazan bir şair, öğretmen, insandır.
çok güzel yazar. yazdıklarını okurken 'iştebu, ben' dersiniz. zaman zaman içinizi parçalar. işte parçaladığı yazılarından biri:
öylece geçip gitti yanımdan. görmemiş gibi yaptı, orada yokmuşum hatta aslında hiç olmamışım gibi davrandı bana. hayır hayır davranmadı. ben herhangi bir davranış değişikliğine bile yol açamadım. benim herhangi bir davranış değişikliğine bile neden olamayacak kadar değersiz bir mahlûkmuşum gibi hissetmeme yol açtı ve sıkı sıkı tuttuğu gorilinin elini bırakmadan yürüyüp gitti. aslında karnımdan beynime doğru hızla yükselen gazın sesini dinlesem ağzını yüzünü sikip atardım ama dua etsin ki ben öncelikle bir orhan gencebay dinleyeniydim ve orhan gencebayın kadın dövdüğü vaki değildi. kafam, içinde fillerin porno film çektiği serengeti çayırlarına dönüştü birden bire. milyonlarca şeyi aynı anda düşündüm, milyonlarca küfrü aynı anda ettim, milyonlarca acıyı aynı anda çektim ve tüm bunlara rağmen dudaklarımdan tek bir kelime döküldü. sabır.. sabır dedim kendi kendime, önümdeki birayı kafama diktim ve olası bütün kalınlık ihtimallerini zorlayarak dudaklarımda beliren imkansız kalınlıktaki bira köpüğü çizgisini silmeden gözlerimi boşluğa yasladım. sonra yavaş yavaş serengetinin azgın fillerinin yerini orhan gencebay aldı ve ustayla birlikte usul usul söylemeye başladık. o kafamın içinde dışından söylüyordu, ben de içimden eşlik ediyordum
geçti artık değil mi bizim
neşemiz her şeyimiz.
hayat ıstırap felek kahpe
kahpe değil mi ?
işte böyle yazar, adamın ağzına sıçar bırakır öyle.