Ben Türküm! Diyorsun, sen Türk değilsin!
Ve islâm`ım! Diyorsun, değilsin islâm!
Ben, ne ırkım için senden vesika,
Ne de dinim için istedim ilâm!
Türklüğe çalıştım sırf zevkim için,
Ummadım bu işten asla mükâfat!
Bu yüzden bin türlü felâket çektim,
Hiçbir an esefle demedim: Heyhat!
Hattâ ben olsaydım: Kürt, Arap, Çerkez;
ilk gayem olurdu Türk milliyeti;
Çünkü Türk kuvvetli olursa, mutlak,
Kurtarır her islam olan milleti!
Türk olsam olmasam, ben Türk dostuyum,
Türk olsan olmasan, sen Türk düşmanı!
Çünkü benim gayem Türkü yaşatmak,
Seninki öldürmek her yaşatanı!
Türklük hem mefkûrem, hem de kanımdır:
Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil!
Türklük hâdimine "Türk değil!" diyen,
Soyca Türk olsa da "piçtir! Türk değil!
milli mücadele'yi başlatan mustafa kemal ve arkadaşlarına karşı bazı söylemleri :
Ankara bu ülkeye ve millete henüz bir yararlık gösteremedi.
Millî kuvvetler ateş olsalar cirimleri kadar yer yakar.
Ankara Türklüğe ne hizmet yaptı, hâlâ anlayamadık.
Vatanını samimî sevenler Damat Ferit Hükümeti etrafında toplanmalıdır.
Ankaranın Yunanı denize dökeceği, bir kuru vaattir.
Ankaranın tuttuğu yol çıkmaz, çıkmaz, çıkmaz.
Millî ordu teşkil etmek ve müdafaa-yı milliye hazırlamak gibi faaliyetler felakettir, askerlerin emirleri yerine getirilmemelidir.
Ankara başımızda oldukça, bu kargaşalıktan bir hayır doğarsa, örneğin izmir, Edirne kurtulursa, seviniriz, çıldırırız; fakat akılca, irfanca bu derecede yanıldığımız için yalnız kalemimizi kırmak değil, insanlığımızdan bile istifa ederiz.
Ankara efendileri, akıllarınca bütün işgal edilmiş arazinin boşaltılmasını istiyor.
Anadoluda harp ve ateş yeniden buluştu. Bu milletin varlığı ile böyle oynamak en büyük siyasetsizliktir.
milli mücadele düşmanı isimler listesinin ilk sıralarında kendine yer bulan ali kemal'in günümüzde de her ortamda tam bağımsızlık düşmanı takipçileri bulunmaktadır.
Ankara hukumeti aleyhinde yazilar yazan manda ve himayeci hain. Bizzat kuvai milliyeye cete ataturk ve digerlerine cete reisi deyip idam edilmelerinin gerekliligini yazmistir . Kimin parali kalemi oldugu bellidir .
Millî Mücadele devrinde, Ankara hükümeti aleyhindeki yazılarıyla tanınan bir gazeteci. istanbul, Paris ve Cenevrede eğitim gördükten sonra, siyasî nedenlerle Halepe sürüldü. II. Meşrutiyetten sonra istanbula dönüp, ikdam gazetesinde çıkan tarihî ve edebî yazılarıyla isim yaptı. Daha sonra, kendi adına «Peyam» adlı bir gazete çıkardı. Peyam, «Sabah» gazetesiyle birleşti ve «Peyam-ı Sabah» oldu.
tam ilk baştan ittihat ve terakki karşıtı görüşleri ile tanınan, sonraları türklükle ilgili herşeye karşı çıkmaya başlayan, milli mücadeleyi desteklemeyen ve karşı çıkan vatan haini. nurettin paşanın karargahından çıkarken subaylar tarafından linç edilerek tamuya yollandı, ruhu son yıllarda yine ortalara çıktı.
yazılarını ancak ve ancak akli melekelerini yitirmiş kişilerin yazabileceği mütareke basını'nın mümtaz kalemlerinden biri olan vatan haini...günümüzde ali kemal benzeri pek çok gazeteci ve makaleleri necip medyamızın güzide köşelerini süslemektedir.
bakınız şimdi sizlere meczup(!) ali kemal makalelerinin vurucu tümcelerini içeren bir analiz sunacağım;
ali kemal 26 ağustos 1922 peyam-i sabah;(büyük taarruz günü)
"bu ankara ricalinin zihniyetiyle ancak iran'a ve turan'a gidebiliriz, edirne, izmir, istanbul istikametine gitmek hayaldir..."
ali kemal 28 ağustos 1922 peyam-i sabah;(büyük taarruz esnasında)
"ankara efendileri akıllarınca bütün türkiye'nin dostlarımız tarafından boşaltılmasını istiyorlar..."
ali kemal 1 eylül 1922 peyam-i sabah;(30 ağustos zafer kazanılmış, atatürk ilk hedefi akdeniz olarak belirlemiş)
"belki taarruz yine başarısızdır..."
görüldüğü üzre istanbul'un ve izmir'in işgali, mustafa kemal ve arkadaşları'nın samsun'a çıkış süreci, milli mücadele, savaşlar gibi dönemlerde ali kemal hep milli mücadele aleyhine neşriyatlar yapmış, atatürk'ü ve kurtuluş savaşı kahramanlarımızı yerden yere vurmuş, kendisinin inanmadığı zafere halkı da inandırmamak için elinden geleni yapmıştır...
lakin 9 ve 10 eylül 1922 tarihinde peyamı sabah gazetesinde yazdıkları ile tarihi bir göt oluş sürecinin, türk düşmanı her orospu evladının hezeyanlarını da tarihe not düşmüştür...
günümüz ali kemal'lerinin tarihin bu ibret vesikalarından örnek alıp akıllarını başlarına devşirmeleri dileklerimle...
cemal kutay'ın pek de bilinmeyen fakat içerisinde çok değerli bilgiler olan 4 ciltlik bilinmeyen tarihimiz adlı kitabın ilk cildinde nasıl linç edildiğini detaylı bir şekilde anlatılan kişidir.
kuvay-ı milliye birliklerinin 1922 yılında aldığı başarılı sonuçlarla milli mücadele aleytarlığı yapan ali kemal, ankara'nın emri ile istanbul'da tutuklanarak tren yoluyla ankara'ya getirilmek istenir. eğer ankara'ya sağ ulaşabilseydi büyük bir ihtimalle sürgün cezası alacaktı. fakat istanbul polisleri ile tren yolculuğuna çıkan ali kemal izmit'te verilen bir mola esnasında garın yakınlarında bulunan polis merkezine götürülmek istenir. fakat her nasılsa izmit halkı ali kemal'in izmit'e geleceğini duymuş ve büyük bir kalabalıkla polis merkezinin önünde toplanmıştır.
yanında polisler eşliğinde halkın içinden geçirilerek polis merkezine doğru yürüyen ali kemal'e sözlü sataşmalar başlamıştır. tam binaya girecekleri sıra küçük bir çocuk ali kemal'e taş atarak gözlüğünü kırmıştır. ali kemal de çocuğa dönerek "ayıp, ayıp" demiştir. lincin başlaması için ufak bir kıvılcım bekleyen halk için bu "ayıp, ayıp" kelimeleri fazlasıyla tetikleyici olmuştur.
polisin elinden zorla alınan ali kemal linç edilmeye başlamış ve büyük bir dayaktan sonra başı çekiçle ezilerek öldürülmüştür.. cesedi soyulmuş ve bir çınar ağacına asılarak orada sergilenmiştir.
günümüzde izmit'te gidenler yeni tren garının hemen yanında eski tren garını görebilirler. buradan şehir merkezine doğru yürüdüğünüzde sizi yürüyüş yolunda ilk çınar ağaçları karşılayacaktır. işte o sağdaki ilk çınar ağacı 90 yıl önce ali kemal'in cesedinin asıldığı çınardır.
özelliklede şu son ermeni yasasında görüyoruz ki adamlar durmadan yabancıyı yalama , ondan özür dileme , tıpkı ali kemal in dediği gibi "pis türkler çok kötü şeyler yaptık affetin bizi mösyö" demekteler.
gazetesi peyam ı sabah'ta, anadolu'daki hareketlenmelere karşı tutum aldığı için hain olarak nitelendirilen gazeteci, aydın (1869 - 6 kasım 1922).
linç edilmeden az önce kendisi sakallı nurettin paşa tarafından sorgulanırken " milletimin değil, tutlan siyasetin karşısında idim. almanya ve avusturya gibi en kuvettli askeri devletlerle birlikte başa çıkamadığımız bir savaşı aynı düşmanlara karşı üstelik tek başımıza sürdürebileceğimizi asla düşünemiyordum. işte o nedenle sevr'den de kötü bir sonla karşılaşırız diye anadolu harekatına karşı çıktım. " demiştir. üstelik düzenli ordu da yok, kuvayı milliye ve bazı çetelerin ellerindeki yetersiz silahlarla bir $ey yapmaya çalıştığı bir savunma gücü (?) var iken.
ali kemal'in suçu kendi düşüncesini ısrarla savunması ve düşündüklerine bağnazca bağlanıp savaşın dengesi değişmeye, anadolu hareketi üstün gelmeye başladığında bile düşündüklerinden vazgeçmemesidir. yunan orduları izmir'e döküldükten sonra yazdığı son yazısında " ancak elde edilenlerin sürekli ve esaslı olması için bazı koşulların sağlanması gerekir ki, aradığımız ve gerçekleşmesini dilediğimiz de budur. biz bunun ancak taraflar arasında barışçı bir siyasetle sağlanabileceği inancındayız. " demiştir. anadoludakilere, yabancı kuvvetlere saldırıp onları kızdırdıkları, böylece daha fazla yerin işgali, daha kötü şeylerin olmasına sebep olacakları için kızmış, karşı çıkmış, zaman zaman da hızını alamayıp hakaret etmiştir.
vatan haini damgası aslında çok kolay yapıştırılmıştır kendisine. örneğin o günlerde manda yönetimini kurtuluş reçetesi görerek abd mandası olalım, fransız mandası olalım diyenler gibi mandacılığı savunmamıştır. halide edip adıvar ve atatürk'ün yanındaki diğer isimler böyle düşünürken, bugün onları birer vatan haini olarak anmıyoruz mesela.
ya da ali kemal'i gölgede bırakıp atatürk ve milli mücadele hakkında olmadık laflar edip daha sonra hiç bir $ey olmamış gibi aramıza karışanlar, örneğin posta telgraf müdürlüğü sırasında kuvayı milliye'yi felç etmeye çalışan ve yazılarıyla da ali kemal'i sollayan ünlü öykücümüz refik halit karay ile yıllar yılı milliyet gazetesi'nin en gösterişli yerini işgal eden refi cevat ulunay. sürgün cezası yiyen rauf bey ya da milli mücadele karşıtlarından biri olan cenap şahabettin veya adnan adıvar.
veya günümüzün aydın geçinen isimleri. ali kemal'i aratan satılmışlar.
ali kemal dikkatle incelendiğinde bütün bu yukarıda yazdıklarıma ve günümüzdeki soysuzlara oranla daha masumdur, daha kişiliklidir ve daha bilgili, entelektüel, tarz sahibi kişidir. yani bir günah keçisi olmuş çıkmış diğerleri ise sıyrılmışlardır bu işten.
vahdettin, damat ferit paşa, adil bey, mehmet ali bey, sait molla ile birlikte ingiliz himayesine girmek isteyen, sadece kendi kıçlarını kurtarmak amacı güden insanımsılardan biridir.
(bkz: satıcılar cemiyeti)
namı diğer artin kemal. kendisine bu lakabın verilmesi tabiki ali kemal in yazılarına sıklıkla yansıyan ermeni hayranlığından kaynaklanıyordu. ama kader öyle bir şey ki ali kemal öldüğünde sadece 8 yaşında olan oğlu zeki (kuneralp) atatürk ve inönü nün de desteğiyle okuyup dışişlerine girecek, büyükelçiliğe kadar yükselecek ve madrid büyükelçiliği sırasında 'ermeni' asala örgütünün saldırısına uğrayacak ve bu saldırıda eşi necla kuneralp hayatını kaybedecektir. zeki kuneralp in oğlu ali kemal in torunu selim kunealp te türkiyenin eski kore ve isveç büyükelçisidir.halen dışişleri müsteşarıdır.