ali imran suresi

    1.
  1. Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre, adını 33. âyette geçen "Âl-i imrân" tamlamasından almıştır. imrân, Hz.Mûsâ ile Hz.Hârûn'un babasıdır. Âl-i imrân, imrân ailesi demektir.
    16 ...
  2. 23.
  3. ''allah kullarını çok esirgeyicir''
    5 ...
  4. 22.
  5. ''allah hesabı çok çabuk görendir''
    4 ...
  6. 31.
  7. Orada tüm insanlar için zaaf olan sevgi türlerinden bahsedilmiştir sevgili okuduğunu yorumlamak konusunda başarısız arkadaşım.

    Nedir o zaaflar?

    erkekler için kadın zaafı, kadınlar için altın(takı) zaafı, tüm insanlar için mal mülk zaafı, güç zaafı(oğullar) gibi.

    Herkes kabul edecektir ki kadınların erkek zaafı fıtratında yok iken erkekler nasıl kadın peşinde malını mülkünü, çoluğunu çocuğunu, hayatını heba edebiliyor.

    Senin oyununa gelip gerçek açıkları olan günümüz hristiyanlığına saldırmayacağım. Sevgi dinine(!) inanan sen hunharca saldırmaya devam et.
    4 ...
  8. 20.
  9. "Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz." (Al-i imran 139)
    4 ...
  10. 3.
  11. 7.ayet bir çok yorumlayıcıya göre o nu anlamak için anahtar vazifesi gören bir ayettir.

    kuran da birden çok anlam ve yorum götürmeyen muhkem denilen ayetler ve okuyanlarının niyetlerine göre yorumlayacağı müteşabih(sembolize edilmiş) ayetlerin varlığından bahseder. tam bir kavrayış isteyenlerin, bu sembolik ayetlerde anlatılanlara yaklaşım niyetleri önemlidir der.

    (bkz: bakara suresi)

    (bkz: hicr suresi)
    4 ...
  12. 19.
  13. 178.inkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. onlar için alçaltıcı bir azap vardır.

    179.allah, pisi temizden ayırıncaya kadar mü’minleri içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir. allah, size gaybı bildirecek de değildir. fakat allah, peygamberlerinden dilediğini seçer (gaybı ona bildirir). o hâlde, allah’a ve peygamberlerine iman edin. eğer iman eder ve allah’a karşı gelmekten sakınırsanız sizin için büyük bir mükâfat vardır.

    180.allah’ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. hayır! o kendileri için bir şerdir. cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. göklerin ve yerin mirası allah’ındır. allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

    181.allah; “şüphesiz, allah fakirdir, biz zenginiz” diyenlerin sözünü elbette duydu. onların dediklerini ve haksız yere peygamberleri öldürmelerini yazacağız ve, “tadın yangın azabını!” diyeceğiz.

    182.“bu, kendi ellerinizin (önceden yapıp) gönderdiklerinin karşılığıdır.” allah, kullara asla zulmedici değildir.

    183.onlar, “allah, bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti” dediler. de ki: “benden önce size nice peygamberler, açık belgeleri ve sizin dediğiniz şeyi getirdi. eğer doğru söyleyenler iseniz, niçin onları öldürdünüz?”

    184.eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık delilleri, hikmetli sayfaları ve aydınlatıcı kitabı getiren peygamberler de yalanlanmıştı.

    185.her canlı ölümü tadacaktır. ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa, gerçekten kurtuluşa ermiştir. dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.

    186.andolsun, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz. sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve allah’a ortak koşanlardan üzücü birçok söz işiteceksiniz. eğer sabreder ve allah’a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bunlar (yapmaya değer) azmi gerektiren işlerdendir.

    187. hani allah, kendilerine kitap verilenlerden, “onu (kitabı) mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz” diye sağlam söz almıştı. fakat onlar verdikleri sözü, arkalarına atıp onu az bir karşılığa değiştiler. yaptıkları bu alışveriş ne kadar kötüdür!

    188.ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma. onlar için elem dolu bir azap vardır.

    189.göklerin ve yerin hükümranlığı allah’ındır. allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.

    190.göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.

    191. onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken allah’ı anarlar. göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “rabbimiz! bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. bizi ateş azabından koru” derler.

    192.“rabbimiz! sen kimi cehennem ateşine sokarsan, onu rezil etmişsindir. zalimlerin hiç yardımcıları yoktur.”

    193.“rabbimiz! biz, ‘rabbinize iman edin’ diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman ettik. rabbimiz! günahlarımızı bağışla. kötülüklerimizi ört. canımızı iyilerle beraber al.”

    194.“rabbimiz! peygamberlerin aracılığı ile bize va’dettiklerini ver bize. kıyamet günü bizi rezil etme. şüphesiz sen, va’dinden dönmezsin.”

    195.rableri, onlara şu karşılığı verdi: “ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim. sizler birbirinizdensiniz. hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerin de andolsun, günahlarını elbette örteceğim. allah katından bir mükâfat olmak üzere, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. mükâfatın en güzeli allah katındadır.”

    196.kâfirlerin refah içinde diyar diyar dolaşmaları sakın seni aldatmasın.

    197.(onların bu refahı) az bir yararlanmadır. sonra onların barınağı cehennemdir. ne kötü bir yataktır orası!

    198.fakat rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, allah katından bir konaklama yeri olarak, içinde ebedî kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler vardır. allah katında olan şeyler iyiler için daha hayırlıdır.

    199.kitap ehlinden öyleleri var ki, allah’a, size indirilene ve kendilerine indirilene, allah’a derinden saygı duyarak inanırlar. allah’ın âyetlerini az bir değere satmazlar. onlar var ya, işte onların, rableri katında mükâfatları vardır. şüphesiz allah, hesabı çabuk görendir.

    200.ey iman edenler! sabredin. sabır yarışında düşmanlarınızı geçin. (cihat için) hazırlıklı ve uyanık olun ve allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.
    4 ...
  14. 2.
  15. 7.ayet;

    ilahi kelamın özü olan açık ve kesin hükümlü mesajlar ile müteşabihleri kapsayan bu ilahi kelamı sana bahşeden o dur. kalpleri hakikatten sapmaya meyilli olanlar, sırf kafaları karıştıracak şeyler bulmak için ve o na keyfi anlamlar yüklemek amacıyla ilahi kelamın müteşabih(1) olarak ifade edilen kısımlarına uyarlar; oysa ondan başka kimse onun kesin anlamını bilemez. bu yüzden bilgide derinleşenler şöyle derler:"biz o na inanırız: tümü ondandır(rab); derin kavrayış sahipleri dışında kimse bundan ders almasa da."

    (1) allegorical, sembolik.
    4 ...
  16. 21.
  17. ''Allah kullarını hakkıyla görendir''
    3 ...
  18. 13.
  19. 41. ve 62. ayetler aşağıdaki gibidir.

    41.zekeriya, “rabbim! (çocuğum olacağına dair) bana bir alâmet ver” dedi. allah da şöyle dedi: “senin için alâmet, insanlarla üç gün konuşamaman, ancak işaretleşebilmendir. ayrıca rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.”

    42.hani melekler, “ey meryem! allah, seni seçti. seni tertemiz yaptı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.”

    43.“ey meryem! rabbine divan dur. secde et ve (o’nun huzurunda) rükû edenlerle beraber rükû et” demişlerdi.

    44.(ey muhammed!) bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. meryem’i kim himayesine alıp koruyacak diye kalemlerini (kur’a için) atarlarken sen yanlarında değildin. (bu konuda) tartışırlarken de yanlarında değildin.

    45.hani melekler şöyle demişti: “ey meryem! allah, seni kendi tarafından bir kelime ile müjdeliyor ki, adı meryem oğlu isa mesih’tir. dünyada da, ahirette de itibarlı ve allah’a çok yakın olanlardandır.”

    46.“o, beşikte de, yetişkin çağında da insanlarla konuşacak, salihlerden olacaktır.”

    47.(meryem), “ey rabbim! bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?” dedi. allah, “öyle ama, allah dilediğini yaratır. o, bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir” dedi.

    48.ve allah ona kitabı, hikmeti, tevrat ve incil’i öğretecek.

    49.allah, onu israiloğullarına bir peygamber olarak gönderecek (ve o da onlara şöyle diyecek): “şüphesiz ben size rabbinizden bir mucize getirdim. ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim. o da allah’ın izniyle hemen kuş oluverir. körü ve alacalıyı iyileştiririm ve allah’ın izniyle ölüleri diriltirim. evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. eğer mü’minler iseniz bunda sizin için elbette bir ibret vardır.”

    50.“benden önce gelen tevrat’ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helâl kılmak için gönderildim ve rabbiniz tarafından size bir mucize de getirdim. artık allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”

    51.“şüphesiz allah, benim de rabbim, sizin de rabbinizdir. öyleyse o’na ibadet edin. işte bu, doğru yoldur.”
    52.isa, onların inkârlarını sezince, “allah yolunda yardımcılarım kim?” dedi. havariler, “biziz allah yolunun yardımcıları. allah’a iman ettik. şahit ol, biz müslümanlarız” dediler.

    53.“rabbimiz! senin indirdiğine iman ettik ve peygamber’e uyduk. artık bizi (hakikate) şahitlik edenlerle beraber yaz.”

    54.onlar tuzak kurdular. allah da tuzak kurdu. allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.

    55.hani allah şöyle buyurmuştu: “ey isa! şüphesiz, senin hayatına ben son vereceğim. seni kendime yükselteceğim. seni inkâr edenlerden kurtararak temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstünde tutacağım. sonra dönüşünüz yalnızca banadır. ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.”

    56.“inkâr edenlere gelince, onlara dünyada da, ahirette de şiddetli bir şekilde azab edeceğim. onların hiç yardımcıları da olmayacaktır.”

    57.“iman edip salih ameller işleyenlere gelince, allah onların mükâfatlarını tastamam verecektir. allah, zalimleri sevmez.”

    58.(ey muhammed!) bunu (bildirdiklerimizi) biz sana âyetlerden ve hikmet dolu kur’an’dan okuyoruz.
    59.şüphesiz allah katında (yaratılışları bakımından) isa’nın durumu, âdem’in durumu gibidir: onu topraktan yarattı. sonra ona “ol” dedi. o da hemen oluverdi.

    60.hak rabbindendir. o hâlde, sakın şüphe edenlerden olma.

    61.sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: “gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. biz de siz de toplanalım. sonra gönülden dua edelim de, allah’ın lânetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım.”

    62.şüphesiz bu (isa hakkındaki) gerçek kıssadır. allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. şüphesiz allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük