https://x.com/gazetepencere/status/1875839264576950402; canım hocam nasıl da düşünüyor insanları. Ekmek yiyin bol bol. Üç öğün yiyin makarnayla da yiyin ekmek yiyinasdghkl. Adam gibi adamdır.
Lojmanın amacı odur zaten, ucuz olur piyasadan. haberde provakasyon yapılıyor. Tüm kurum yetkililerinin lojman hakkı var neden sadece diyanet haber oluyor?
bi audiyi ona çok gördüğümüz abinin 3 katlı villasının kirasına %44 zam gelmiş 975 liradan 1404 lira olmuş nasıl ödeyecem ben diye uykuları kaçıyormuş.
allah tüm ümmete senin dertlerin gibi dertler nasip etsin amin.
başlık konu harici olarak, malumunuz...
ırkçı denecek kadar milliyetçi, fundamentalist denecek kadar din inancı, statükocu-tutucu denecek şekilde yurttaşlık-vatandaşlık bilinci taşırım.
örn: çalışma-iş hayatı gereği isveç'e gitsem, orada yaşamak zorunda kalıp bir iş veya arkadaş toplantısında bulunup; 600 yıl önce danimarka, norveç, isveç olarak birlik içinde, birlikten ayrılıp son 500 yıldır bağımsız olarak yaşayan ve hiçbir işgale uğramamış ve işgal altında yaşamamış isveç'in hakkında birkaç kelam edecek konuşacak olsam kral 1. gustav'ı (Gustav vasa) anmamazlık etmez ve 1. gustav hakkında birkaç söz ederdim.
almanya veya rusya ya da amerika vs başka ülkede yaşıyor-çalışıyor olsam da aynı davranırdım.
neden mi?
bana orada yaşama ve orada bu imkanların sağlanmasına, kazanımlarıma vesile olan, bunun temelini inşa eden tarihi kişiliklere saygım yüzündendir.
halk arasında - avamda bazı deyimler vardır.
örnek olarak "sakalında oturup bıyığını yolmak" veya "tavuk su içer allah'a bakar" ya da "yemek yediği tasa sıçmak" vb gibi eşsiz tanımlar, söylemler vardır.
hepsi de nankörlüğü, hainliği, fesatlığı, kötülüğü, iki yüzlülüğü, kadir kıymet bilmemeyi, fesatlığı, yılan dilli/çatal dilli olmayı, sinsiliği, kötü niyetliliği, güvenilir ve dürüst olmayanları, kalleşliği, hayırsızlığı, insanları arkasından vuran korkaklar için söylenir.
en sevdiğim deyim de "baba oğluna bir üzüm bağı bağışlamış. oğlu babasına bir cıngıl (bir salkımdan küçük-bir avuç kadar üzüm) bağışlamamış" sözüdür.
ne bileyim, babam bana araba alsa ve "oğlum beni hastaneye bırak" dese, babama kalkıp işim var, orada trafik var, bu kadar yol çekilir mi vb gerekçe ne olursa olsun "al şu taksi parasını git" veya "uygulamadan taksi yolladım, sen git" denilebilir mi?
bırakın baba olmasını, elin adamı bana "al bu araba senin bin" dese allah korkum olmasa bile insan utancım olduğu için "beni hastaneye bırak, şuraya beni götürür müsün?" dediğinde yok demem.
başkaları ne düşünür bilmem - karışmam - eleştirmem de ama benim eğer yargım bu.
beni insan yapan türk olmam (veya başka ırk) değildir.
beni insan yapan türkiye cumhuriyeti vatandaşı-yurttaşı (veya başka ülke vatandaşı) olmam değildir.
beni insan yapan türkçe konuşmam (veya başka dil) kültür sahibi olmam değildir.
beni insan yapan yaşadığım coğrafya ülke değildir.
beni insan yapan dinim islam veya yahudi, hristiyan vb ya da inançsız olmam değildir.
beni insan yapan etik ve ahlak değerlerimdir.
beni hayvanlardan ayıran özellik etik ve ahlak değerin yansıması olan utanma duygusudur.
ali erbaş konusuna gelirsek...
atatürk için bir kelam edecek ama arapça söylemek istiyor. malum, arapça da bilmediğinden konuşamıyor olabilir.
nedeni ne olursa olsun bu insanı eleştirme hakkımı kendimde görmüyorum.
ülkede yaşanan islam dininden tutun da idari olarak-kamu idaresi olarak yaşanan çöküş ve atamalarda liyakatsizlikler tartışmalarını da göz önünde bulundurarak... bence makamına yakışan biri.
neden davranışı, konuşması, yaklaşımını eleştireyim ki... ali erbaş'ı eleştirmek bana göre haksızlık, ali erbaş bir sonuç.
iyi ya da kötü - olumlu veya olumsuz sonuçları tartışacak kadar zeka ve akla sahip değilim.
diyanet işleri başkanı ali erbaş 2017’de göreve atanmasından bu yana 7 yılda 42 ülkeye, 100’e yakın yurt dışı gezisine gitmiş fakat anıtkabir’deki hiçbir programa katılmamış.