talat aydemir denen aşırı düzeyde ihtilal merakı olan bir cuntacının 21 Mayıs 1963 tarihindeki darbe girişimi esnasında, Ali Elverdi Yarbaydır ve radyoevine baskın düzenleyip elindeki kıt imkanlarla hain darbe girişimini bastırmaya çalışmıştır. Ancak bir süre sonra talihsiz bir şekilde darbecilerin eline düşşe de radyodan vermiş olduğu mesajla darbeyi çökertmiştir. Sonra da aynı çizgisini koruyan şahsiyettir.Adam o devirde darbeye karşı açıkça taraf olmuştur, elini demokrasiden yana taşın altına koymuştur, bu bile yeter.Bu vatana kastedenler isimli kitabı vardır.Ruhu şad olsun.
ali elverdi, ölmüştür. üç insanın canının vebali omuzlarına yük olsun. ne değişti? ben üç temiz insanı, bir kaç hikayeyi, birazda kalitesiz fotoğrafları, ucuz parkaları hiç unutmadım ve o fikirler tabi yaa mutluluk bile düşsel soyutluk bu yüzden elzem yani kişileri şiddet yoluyla ekarte ettirmek. düşünceyi darağcında çift halatla sallandıramadı.
ali elverdi nin deniz yusuf ve hüseyin in idamlarını büyük bir keyifle, sigara içerek izlediği bilinir mi bilmem ama; umarım boğazına kaçan artık neyse boğazına kaçıp oracıkta can verirken keşke karşısında biri gerine gerine sigarasını yanında da alkolunu tukeseydi. bu adamlar biz dindarız, biz vatanseveriz diye takılan gruplar. hangi dindar adam biri karşısında can çekişirken mutlu olur, hangi vatansever vatanının çocuğu öldürülürken keyiflenir.
deniz gezmiş, yusuf arslan ve hüseyin inan hakkında idam kararı vermiş olan emekli tuğgeneral aynı zamanda ankara 1 numaralı sıkıyönetim mahkemesi başkanıydı ve aynı zamanda haklarında idam kararı vererek boğularak öldürülmelerine sebep olan 3 fidan gibi kendisi de boğularak ölen katil.
1972 idam kararlarının ardından adalet partisinden milletvekili olmuştur, sonrasında bir gün kürsüdeyken katil diye bağırmıştır bir chp li ve kürsüye çıkıp bir yumrukta bu zalimi yere sermiştir.
hoşçakal filminde kendisini canlandıran kişi; tuncel kurtiz dir.
idamdan hemen sonra "üçe karşı üç" sloganları atan Demirel, kendisini milletvekilliği ile ödüllendirdi...
demirel'in milletvekili olarak Meclis kürsülerinde pek boy göstermedi... ettiği yeminden sonra bir kere bir konuşma için kürsüye çıkmak istedi, CHP Urfa Milletvekilinin "in aşağı faşist" sözleriyle üzerine yürüyerek yumruk manyağı yaptı... (ellerine sağlık)
Neden sonra, CHP Urfa vekilinin mecliste olmadığı bir gün, kendi partisinibn grup toplantısında söz aldı ve komünizmin ne kadar kötü olduğunu, bir enstitü kurularak sanatçı ve bilim adamlarını yüksek maaşla hikaye-öykü roman yazdırılması gerektiğini falan anlattı. Ona göre paşa para verecvek ve yazarlara "yaz" diyecekti...
Onun bu dileği yıllar sonra, Yandaş Medya tarafından yerine getirilmiş gibi görünüyor...
Bir de şu var, yaptığı bu konuşmayı çok dehşet verici bulmuş olacak ki kitaplaştırdı. Kitabın arkasında da kendisini tanıtırken "üç anarşistin idam kararını vererek gönüllerde taht kurmuştur" yazmayı ihmal etmeden...
2010'da ölüp gittiğinde ilk deniz'ler karşılamıştır öbür dünyada...
idam sehpasında son sözünü duymaya tahammül edemeyip cellada "Çek" diye haykırarak öldürdüğü ve hep 24 yaşında bıraktığı o fidan...
ipte sallanırken çevresindekilere espiriler yaptığı Yusuf'la göz göze gelmişlerdir daha sonra...
Ve idamı sırasında "hayli keyiflenerek" sigara yaktığı Hüseyin, acıyan gözlerle bakmıştır celladına...
‘12 Mart paşaları,
Elverdi hayınları'
işte, devletiniz de sahip çıkmadı ölünüze
sizi toprak bile almayacak
Devrimci katili Ali Elverdi öldü
O ZATEN BiR ÖLÜYDÜ!
12 Mart paşalarından sermayenin uşağı, devrimcilerin katillerinden, 1 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanı Emekli Tuğgeneral Ali Elverdi 17 Nisan'da "yediği yemeğin nefes borusuna kaçması nedeniyle" öldü.
Ali Elverdi, devrimcilerin katili bir halk düşmanıydı. 12 Mart darbesinden sonra 1 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanlığı yaptı.
9 Ekim 1971'de Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin inan hakkında idam kararı verdi.
Ali Elverdi sadece karar veren bir hakim değil, tescilli bir devrimci ve komünizm düşmanıydı. Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in idamlarını izleyecek kadar devrimci düşmanıydı. "idamları ibret-i müessese olmuştur. Onlar asıldıktan sonra hadiseler durmuştur" diyen Elverdi, yıllarca savundu idamları.
Devrimciler idam sehpasına giderken bacaklarının titrediğini görüp zevk alacaktı. Gözlerindeki korkuya tanıklık edecekti. Ama hevesi kursağında kaldı. "idam sehpasında bile komünizm propagandası yaptılar" diye açıklama yapan Ali Elverdi'nin içine oturdu Denizler'in tavrı. Çünkü Denizler'de korkuyu değil, korkusuzluğu gördü, inançlarının gücünü gördü. Denizler ayaklarının altındaki sehpayı kendileri tekmeledi. Ali Elverdi'yi korkutan buydu. Denizler'e bu korkusuzluğu veren inançlarının, komünizmin gücüydü. Ali Elverdi'nin sandığı gibi Denizler "asıldıktan sonra hadiseler" bitmedi. Binlerce Deniz, Yusuf, Hüseyin, binlerce Mahir oldu.
Halk düşmanı Ali Elverdi, Denizler'in idamından sonra ödüllendirildi. 1977 yılında Bursa'dan Adalet Partisi (AP) milletvekili oldu.
Ali Elverdi, devrimcilerin katili olan bir halk düşmanıydı. Suçunu biliyordu. Halkın adaletinin korkusuyla yaşadı. 86 yaşında öldü fakat oğlu iskender Elverdi'nin "son dönemlerde ölü biliyorlardı" dediği gibi o, çoktan ölmüştü. Ne toplumun içine çıkabiliyordu, ne başka bir yere.
Öldüğünde askeri tören istemiş; ama çok sevgili Genelkurmay'ı, uğruna idam sehpaları kurduğu devleti bile sahip çıkmadı ona. Protokol gereği üç beş subay göndermişlerdi sadece. Halk ise zaten yoktu cenazesinde, geriye kala kala birkaç yakını kalmıştı. imam bile, helallik isteme işini tam yapmadı onun için; o da biliyor olmalıydı tabuttakini toprağın bile almayacağını.
Onun idam kararını verdiği devrimciler ise, milyonların gönlünde yaşıyor. Devrim mücadelesinde yaşıyor. O bir fare gibi korka korka yaşadı. Cenazesinde de o korku hakimdi. Bir avuç kişinin katıldığı cenazede Özel Timler binaların çatısında "güvenlik" almıştı. Halk düşmanları suçunu biliyor, kaç yıl geçerse geçsin halkın nefretinin, öfkesinin geçmeyeceğini biliyorlar.
kim ne derse desin cehenneme gitmiş olan şahıstır.idam ettiği yurtsever,ilerici ve devrimci gençlerin acısını birgün bile hissettiğini sanmadığım,vicdansız,gaddar ve amerikan uşağı bir kişilik* idi kendisi.öldüğünde cenazesine emekli bir paşa olduğu için usulen birkaç tane subay ve ailesi katılmış,onların haricinde kimse katılmamıştır.cenazesinin kalktığı gün evinin civarında ''şimdi halk konuşacak''etkinliğinin bildirilerini dağıtan ödp üyeleri de göz altına alınmışlardır.
ölümüne üzülmediğim tek insandır kendisi.ilahi adaletin gerçekten var olduğununda bir örneğidir ayrıca.acaba nasıl hesap verdi öbür dünyada çok merak ediyorum.kendisi için allahtan rahmet falan dilemicem çünkü o hak etmiyo, çünkü o 3 gencin katili olan ve ölümlerini keyifle seyretmiş,canlarına kıydıktan sonra bile onları rahat bırakmayıp arkalarından nefret kusmuş bi katil.
hakimlik yaptığı dönemde sivillerin askeri mahkemede yargılanması rezilliğine hakim olarak kendi de maruz kalmıştır,
o dönemde devletin siyasi rejimini silah zoruyla değiştirme suçunun cezası idam olduğu için deniz gezmişleri idamla yargılamış ve bunda usul yönünde bir hata yapmamıştır,
ancak bu suçun sabit görülmesi için zanlıların devletin rejimini silah zoruyla değiştirebilecek güce kavuşması gerekliyken,
zanlıların bu güce ulaşamamışlardır.
10 ila 15 arası hapis cezası vermeleri gerekirken idam verilmiş ve hukuk katliamı yapmış ya da yaptırılmış askeri hakimdir.
Devlet güçlerine silahla direnmek eğer haklıysa, bugün pkknın yaptığı da haklı bir davranıştır. Deniz Gezmiş in düşünceleri doğru olabilir ama, izlediği yol yanlıştı. Bu sebeple ceza alması gerekiyordu. O zamanlar idam yaygın bir ceza olduğu için cezası bu oldu. Onu öldüren hakim değildir. Onu öldüren izlediği yoldur. Kendisi pişman değilse, hakim neden pişman olsun?
Ama gel bunu converse solcusuna anlat.
Eğer Allah rahmetini sırf biz istiyoruz diye eyliyor ya da eylemiyorsa, öbür tarafta rahatımız garanti demektir. Şimdiden hayırlı olsun.
arkasından fatiha okunmayacak adam(!)dir.o değil de başka bi hakim de idam kararını verebilirdi ama infazın arkasından yazdığı kitapta verdiği kararın ne kadar doğru olduğunu ballandıra ballandıra anlatmıştır.kısaca gebermiştir,allah rahmet eylemesindir.
aynı zamanda talat aydemir'in mahkemesinde paçayı kurtarmak için silah arkadaşları aleyhine yalancı şahitlik yapmış kişidir. dönemin harbiyelileri tarafından linç edilmek istenmiştir.