--spoiler--
"Kadın-erkek ilişkisinin doğası, erkeğin kavvam vasfının korunmasına ve aile düzeninde ma'ruf ve meşru çerçevede kadının erkeğe itaat etmesine dayanır. Çünkü erkek ve kadın arasındaki ontolojik bağ eşitliği değil, yaratılıştaki çeşitliliği ve bunun zorunlu sonucu olan farklılığı öngörür" dedi.
Modernliğin bu doğayı tahrip ettiğini savunan Bulaç, modernlik öncesi kadın erkek ilişkisini şöyle yorumladı: "Modernlik öncesinde hak ve hukuk ihlallerine rağmen dinler ve kadim gelenekler "insan merkezli"ydi, bugün kadın merkezli hakim bir söylem ve kültüre doğru giderken, bu insan merkezliliği kaybetmekteyiz."
--spoiler--
yukarıdaki metinde tırnak içindeki cümleleri yazan adamdır. *
yazıyı götüyle okuyanların suçladığı yazar. adam kadınları değil sırf "kadın" kimliği nedeniyle herhangi bir alanda bir kadının tercih edilmesini yadırgamıştır. yani diyor ki 3 kişi var mülakatta 2 erkek 1 kadın . bu 3 kişiden kadın olanını niteliğini biryere bırakarak sırf "kadın" olduğu için seçmek kalitesizliğe neden olmaktadır. bu durum erkekler için de geçerlidir. pozitif ayrımcılığa karşı olan mutlak eşitliği savunan biri olarak sonuna kadar destekliyorum.
islami felsefe konusunda sağlam kitapları olan yazar. bir arkadaşımın tabiriyle türkiye'deki en oturaklı siyasi ferasete sahiptir. ama bunun dışında aktüel ile fazla iştigal etmez.
" bilgi neyi bilmektir " adlı kitabında bilgi meselesini kısa ve özlü bir şekilde ele almış, beni soluk soluğa bırakmıştır. işlediği konular ve yaşam biçimi itibariyle türkiye'nin en önde gelen islami entellektüellerindendir. ismet özel gibi egosantrik metinler ortaya koymamıştır.
"çağdaş kavramlar ve düzenler" kitabı lise çağına gelen her müslümanın okuması gereken değerli bir kitaptır. kendisi de bunu lise öğrencilerine göre düzenlediğini ifade etmektedir. sonuç itibariyle, din-bilim, vahiy-akıl ilişkisini müslümanca inceleyen ali bulaç'ın takip edilmesi türkiye'de imkan bulup yeşeren islami hareketlerin anlaşılması için öneme haizdir.
türkçe felsefe şu zamanda ali bulaç ve dücane cündioğlu'ndan takip edilir.
zaman gazetesinde rumelili türkler hakkında saçma sapan yazı yazan yazar.rumelililerin gavur olduğunu iddia ediyor kendileri!ı unutmasın ki rumeli osmanlı devletinin avrupaya açıldığı yüzüdür.unutmasın ki rumeli doğu'dan çok daha önce fethedilmiş ve türkleştirilmiştir.unutmasın ki rumelililer onca zaulüme onca baskıya rağmen türk ve müslüman kalmıştır.burda yazdığımın aynısını kendisine mail olarak attım.yazdığı cevapta benim türklüğüme laf etmediğini söylemiş.ben o yazıyı pomaklara,boşnaklara yazdım demiştir.anlayacağınız konuştukça batmıştır.
an itibariyle trt haber kanalında hüseyin çelik 'e süper ayar çeken gazeteci. zaman gazetesinde yazmasına rağmen böyle bir cesaret gösterebilmesinide takdir etmek lazım. hüseyin çelik 'in anlattığı martavallara gayet güzel cevaplar vererek elemanı çıldırttı. hüseyin çelik program başında meşhur sırıtışını sergilerken ali bulaç 'ın konuşmasından sonra fıttırdı ve bağırarak konuşmaya başladı. helal.
chp'ye, kılıçdaroğlu'na oy verebilirim demiş. okudum haberi.
kendisiyle uzaktan yakında ilişkim yok da, gördüğüm kadarıyla kendisini takip edenlerin, okuyanların akıllarına soru işareti düşürmüştür ali bulaç. mevcut sağın içerisinden karşıya geçip (güya) çok ayrı bir nokta chp'ye gelmeyi ben biraz (kusura bakmayın ama) abes ve gülünç buluyorum.
burada bulaç'a yapıştırmış olduğum bir etiket yok. insanlar yaptıklarından ve yapmadıklarından sorumludur. oraya gelme amacındayım ben.
ne diyelim, kendi dünya görüşü, ama bu dünya biraz kirlenmiş. temiz fıtratlara daha çok ihtiyacı var bu yeryüzünün...
özgün duruş'ta yayınlanan yazısında zaman cephesinden anayasa referandumuna gelen en sert tepkiyi dile getirmiş yazar. aile kurumunu daha da yozlaştıracağını iddia ediyor. bir diğer ilgi çekici husus ise anayasa değişikliğindeki avrupa baskısının açıktan dile getirilmesi. yazının gösterdiği en önemli husus ise anayasa değişikliğini toptan oylamanın yanlışlığı ve maddeler üzerinden tartışmanın çok daha sağlıklı olacağı.
http://www.habername.com/...den-ozgun-durus-42746.htm
--spoiler--
"hepimiz biliyoruz ki, bu anayasa değişikliğini ak parti hükümetine empoze eden avrupa’dır. ak parti, ne yaptığını biliyor mu bilmiyor mu, biz bilemiyoruz. ama bu anayasa maddesinin geleneksel aile düzenimizi ve toplumsal hayatımızı derin bir sarsıntıya uğratacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok. zaten iskeleti sallanmakta olan toplumumuz büsbütün çözülecektir."
--spoiler--
Ben sizin camianızda daha önceden bulunmuş bir insanım. Tabanın fikriyatını duygusal yapısını biliyorum. Sana karşı olan düşüncelerini olumlu olarak gözlemledim.
Fakat sen ne yazık ki buna değer bir tablo çizmiyorsun.
Ağdalı yazıların ve benzersiz zannettiğin "saptamaların"la kendini farklı bir noktada konumlandırmak istiyorsun; aklınca filozof ve din alimi imajını sahipleniyorsun.
Ama ben senin kapasitesiz olduğunu ve iki çift laf dahi edemediğini görüyorum. O ağdalı , saçma, birşey anlatırmış gibi görünün ama içi boş numaralandırılmış yazılarınla kimleri etkiliyorsun merak ediyorum. Zaman yazarlarının gerçek anlamda zayıf halkasısın.
Nuray Mert gibi bir eski solcu takılıp, şimdilerde ise müslüman düşmanlığı yapan, karşı mahalleye geçip uzaktan ahkam kesen eli maşalı çingene kılıklıya "" ilk ve tek kadın filozof"" yakıştırması yapman bile senin hakkında fikir vermeye yetiyor.
1 ay öncesine kadar akp'yi gözü dönmüş şekilde savunan;ne hikmetse şimdi kürt açılımı,ergenekon soruşturması hakkında rte'nin söylemlerinin yanlış ve amacını aşmış şeyler olduğunu söyleyen zaman gazetesi yazarı.
Ali Bulaç ( 1951) 1951 yılında Mardinde doğdu. ilk ve orta öğrenimini Mardinde, yüksek öğrenimini istanbul Yüksek islâm Enstitüsü (1975) ve i.Ü. Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünde (1980) yaptı. 1976da Düşünce Dergisi ve Düşünce Yayınlarını, 1984te insan Yayınlarını kurdu. 1987 yılında Zaman Gazetesinin kurucuları arasında yer aldı ve bir yıl Gazetenin istanbul Büro Şefliği görevini yürüttü. 1985-1992 yılları arasında Kitap Dergisini, yönetti. Çeşitli dergilerde, Milli Gazete, Yeni Devir, Yeni Şafak ve Zaman Gazetesinde çok sayıda yazı ve araştırmaları yayınlandı. 1988de Türkiye Yazarlar Birliği Fikir Ödülünü aldı. Evli ve dört çocuk babası olan yazar, halen Zaman gazetesinde günlük yazılar yazmaktadır.
ESERLERi: Modern Ulus Devlet, Çağdaş Kavramlar ve Düzenler, Kutsala tarihe ve hayata Dönüş,Din ve Modernizm,Din Felsefe Vahiy Akıl ilişkisi, Modernizmirtica Sivilleşme, islam ve Demokrasi, insanın Özgürlük Arayışı,islam Dünyasında Düşünce Sorunları, islam ve Fanatizm, islam Dünyasında Toplumsal Değişme, Bir Aydın Sapması, Nuhun Gemisine Binmek, Ortadoğudan islam Dünyasına, Tarih Toplum Gelenek, islam ve Fundamentalizm
kendisi ne kadar cahil olduğunu televizyon önünde göstermiştir. hsyk'nın üyelerinin sayısının artmasına, yapısının değişmesine karşı çıktınız diye chp'yi suçlamıştır fakat yeni sistemin nasıl olacağı sorulduğu zaman bakakalmıştır. ülke de sadece 411 kişinin oylandığı yasayı kayıtsız şartsız kabul etmek gerektiğini öne sürmüş ve bu yasayı anayasaya götürmeyi ayıp olarak değerlendirmiştir lakin kendisi bilmemektedir ki dünya'nın her yerinde eğer 550 oy çıkmışsa bile mahkemeye taşınma hakkı vardır. ayrıca cevaplanmaya başlanan her sorunun ardından siz camileri kapattınız, ahıra çevirdiniz diyerek çamur at izi kalsın tarzı -müslümanlığa yakışmayan- söylemlerle cevabı engellemeye kalkmıştır.
islamcılığı iliklerine kadar benimsemiş öyleki, başka bir düşünceyi de kabul etmeyecek hatta dikkate almayacak kadar da bağnaz, Türkiye'deki muhafazakarların kabesi olan zat. Kürt sorununun bile tek çözümünün islami perspektifte olabileceğini savunabilecek kadar ileriye gitmiştir. (bkz: Türkiye Günlüğü 99. sayı)
metalcilerle ilgili yazdığı tek yazıdan çıkarsama yapanlar yüzeyselliğin ve "ecele genelleme yanlışının" acizliğine uğrarlar. dinler tarihi , sosyoloji ve özellikle siyasal islamla ilgili derin bilgi birikimi ve analitik çözümlemeleri vardır bu adamın. yazılarında yalnızca islami terminolojiyi kullanmaz. musevilik , hristiyanlık gibi ibrahimi dinlerin terminolojisinin yanında budizm gibi bir din olma değil de felsefe olma niteliğine sahip inançlara da değinerek göndermelerde bulunur. sartre gibi "varoloşçuluğun" babası ve nietzsche gibi nihilizmin önemli seslerinden yararlanarak karşılaştırmalı yönteme başvurur. birçok ilahiyatçıların kulaktan dolma bilgilere sahip olduğu eşarilik, işrakiyye, mutezile, meşşailik gibi tarihe gömülmüş akımların görüşlerini karşılaştırmalı metodunda kullanarak yazıya zenginlik katar. islamı "geleneksel islam" tarzında ele almak yerine çoğu zaman eleştirel yönteme başvurur ve kimi radikal islamcıların deyim yerindeyse putlarını yıkar.
bu adam kesinlikle entelektüel birikimi açısından özellikle çok niteliksiz gazete köşe yazarlarıına sahip ülkemiz için bir değerdir. gündelik olayları sosyolojik tarihi ve felsefi hiçbir sorguamaya tabi tutmaksızın kahve ağzıyla ele alan adamların aksine yazılarına bakıldığında üzerinde uzun sorgulamalar yapıldığı görülecektir. kemalist cehalet örneği sergileyerek "akp yalakasıdır " diye damgalayan yazarlar muhtemelen bu adamın zaman gazetesinin aykırı yazarı olduğunu ve ak partiye karşı çok sert söylemlerinin bulunduğunu bilmemektedir. insanların düşüncelerini derinlemesine araştırmak yerine birkaç satır yazısını okuyarak kelamda bulunmak basit bir cahil cesaretinden başka birşey değildir.
geçen hafta ve ondan önceki hafta yazdığı iki ayrı liberalliği konu alan yazısı nedeniyle liberaller tarafından "liberalizme sahip olmadığı özellikler yüklemekle" eleştirilen zaman gazetesi yazarı. bugün zaman yorum sayfası ali bulaç'a atfen yazılmıştır;
metallica konserine gidenler hakkında demediğin bırakmamış üstad! yok o insanlar saygısız yok o insanlar içip içip eğlenmişler orda uçuşan cesetler umurlarında değilmiş.
peki soruyorum kendisine kendi hocası gazzede ölen, Güneydoğuda ölen ve eziyet çeken halklar için ve daha nicesini düşünüp durun dedi mi!gözyaşı döktümü? gerçekten ve samimi olarak. milliyetçi değil ümmetçi olmalıyız düşüncesiyle hareket ettimi? kendisinede soruyorum bunu.
milyon dolarlık villalarda son model arabalarda cirit atmakla olmuyor bu işler. hele itin götüne soktuğunuz aydın doğan beyefendiyle beraber ele ele dolaşmak hiç olmuyor. gazeteni bastırmayacaksın o zaman onlara. insanları suçlarken aynaya bakacaksın. Atmayacaksın, düşüneceksin.
bir konser yüzünden milleti imansızlar bunlar içerler orada diye küçümsemeyeceksin. ben eminimki o konserde senin savunduğunu savunan seninle aynı cemaatte olanlarda vardı. * toplumun geneline etiket yapıştırmak senin işin değil ali bey!
sen aşiretine bak yoluna bak cemaatine bak. ama önce yere bas, gerçeği gör oldu mu.
kürt meselesi ile ilgili aklı selim yaklaşımlarını eşcinsellerle ve misyonerlerle ilgili yorumlarında göremediğimiz kişidir.
dünyadaki bütün savaşların müsebbibleri heteroseksüel erkekler yani ataerki iken, o dünyadaki ölümleri 'eşcinsel sapkınlığa' bağlamıştır. oysa eşcinsellik taptığı yüce yaratıcının yarattığı evrenin her köşesinde görüldüğü üzere sapkınlık değil, doğal bir durumdur. diğer yandan demokratikleşme kültüründen bihaber toplumlarda şiddete uğrayan hep eşcinsellerdir. türkiye'de yakın zamanda birçok travesti ve transeksüel devlet gözetiminde öldürülmüş ve failleri hala 'bulunamamıştır.'
ya misyonerlik? yazar olduğu zaman gazetesinin sahibi fethullah gülen bir türk islam misyoneridir ve eğer misyonerlik iğrenç bir şeyse orada ne işi vardır kendisinin, muammadır. kendine müslüman olduğu gibi kendine demokrattır da maalesef.
bu adam aslında kapasiteli adamdır ama sipariş üzerine yazılar yazdığından ciddi manada sapıtıyor.
geçenlerde reha muhtar'ın programını ben de izledim, öyle cümleler kuruyor ki, ortalığı bulandırıp kaçan kurbağa gibi. provokasyon amaçlı sözler sarf edip, "ben onu demek istemedim" diye geri vitese takıyor.
programda çydd avukatlarından biri vardı. ali bulaç'ın da içinde bulunduğu fethullah gülen yayın organları ve diğer islami yayın organları tarafından çarşaf çarşaf yayınlanan bir iddia hakkında belge sundu.
türkan saylan hakkındaki meşhur iddia nedir? kendisinin misyonerlik yaptığı. yok efendim bu mit raporuyla kanıtlanmış vesair vesair.
çydd avukatı ilgili mit raporunu neredeyse satır satır okudu. işte rapordan cımbızla 1-2 cümleyi çekip etrafında allama pullama yapılınca zaman'dan, yeni şafak'tan başka gazete okumayan, stv'den başka, kanal 7'den başka kanal izlemeyenler de o allama pullamaya katıksız inanıyorlar.
ilgili mit raporunda türkan saylan'ın misyonerlik yaptığı konusunda bulguya rastlanmadığı sonucu açıklanıyor. ilgi raporda özet olarak, mit'e gelen bazı ihbarlar doğrultusunda mit'in türkan saylan hakındaki iddialar konusunda bir araştırma ve istihbari birgi toplama yapıldığını ancak araştırmaların sonucunda türkan saylan'ın veya çydd'nin misyonerlik faaliyeti yaptığı konusunda bu ihbarları doğrulayacak bir bilgiye ulaşamadıklarından bahsediliyor.
ama yavrum basın ne diyor? "türkan saylan hakkında mit bile araştırma yaptı" falan türlü karalama kampanyaları.
avukat, mit'e bu rapor doğrultusunda dava açtıklarını, mit'in de bunu görev ve sorumluluk içerisinde bu araştırmayı yaptıklarını belirttiğini ve mit raporunu çarpıtan basına dava açılmasını tavsiye ettiğini anlattı ve bunun üzerine onlarca dava açıldığını ve bu davaların hepsinin kazanıldığını belirtti.
buraya kadar her şey normal, ali bulaç burada devreye girip, "misyonerlik kötü bir şeydir, misyonerlik faaliyetleri mutlaka araştırılmalıdır, türkan saylan'ı tenzih ediyorum ama araştırılmalıdır" gibiinden cümleler kullanarak, yanağa sevgi okşamaları, kasığa yumruk misali bir yaklaşımla alttan alta karalama sözleri ediyordu. kapasitesine ve bilgi birikimine saygımı orada kaybettim.
kaldı ki, sizin cemaatiniz islam içinde cemaat misyonerliği yapmıyor mu sayın bulaç? sizin cemaatinizin başındaki şahıs kiliselere milyonlarca dolar bağışta bulunmadı mı? tamam bize göre güzeldir ancak, hristiyanlık inancına göre de hristiyanlık gerçek ve doğru din, siz okulunuzun bulunduğu ülkelerde misyonerlik yapmıyor musunuz? ben ülkemde hristiyan misyonerliğine karşıyım elbet, yanlış anlaşılmasın! ancak, siz de bir nevi misyonersiniz! hem başka ülkelerde başka dini benimseyen toplumlar içinde hem de islam dini içerisinde cemaat misyonerliği yapıyorsunuz.
bir yandan "türkan saylan'ı tenzih ederim" deyip, 2. cümlede çydd'ye ve türkan hoca'ya kasıktan vurmaya çalışması gerçek anlamda kendi kendisini kontrol edemediğinin kanıtıdır. ipler başkasında.
