zaman gazetesinde rumelili türkler hakkında saçma sapan yazı yazan yazar.rumelililerin gavur olduğunu iddia ediyor kendileri!ı unutmasın ki rumeli osmanlı devletinin avrupaya açıldığı yüzüdür.unutmasın ki rumeli doğu'dan çok daha önce fethedilmiş ve türkleştirilmiştir.unutmasın ki rumelililer onca zaulüme onca baskıya rağmen türk ve müslüman kalmıştır.burda yazdığımın aynısını kendisine mail olarak attım.yazdığı cevapta benim türklüğüme laf etmediğini söylemiş.ben o yazıyı pomaklara,boşnaklara yazdım demiştir.anlayacağınız konuştukça batmıştır.
islami felsefe konusunda sağlam kitapları olan yazar. bir arkadaşımın tabiriyle türkiye'deki en oturaklı siyasi ferasete sahiptir. ama bunun dışında aktüel ile fazla iştigal etmez.
" bilgi neyi bilmektir " adlı kitabında bilgi meselesini kısa ve özlü bir şekilde ele almış, beni soluk soluğa bırakmıştır. işlediği konular ve yaşam biçimi itibariyle türkiye'nin en önde gelen islami entellektüellerindendir. ismet özel gibi egosantrik metinler ortaya koymamıştır.
"çağdaş kavramlar ve düzenler" kitabı lise çağına gelen her müslümanın okuması gereken değerli bir kitaptır. kendisi de bunu lise öğrencilerine göre düzenlediğini ifade etmektedir. sonuç itibariyle, din-bilim, vahiy-akıl ilişkisini müslümanca inceleyen ali bulaç'ın takip edilmesi türkiye'de imkan bulup yeşeren islami hareketlerin anlaşılması için öneme haizdir.
türkçe felsefe şu zamanda ali bulaç ve dücane cündioğlu'ndan takip edilir.
yazıyı götüyle okuyanların suçladığı yazar. adam kadınları değil sırf "kadın" kimliği nedeniyle herhangi bir alanda bir kadının tercih edilmesini yadırgamıştır. yani diyor ki 3 kişi var mülakatta 2 erkek 1 kadın . bu 3 kişiden kadın olanını niteliğini biryere bırakarak sırf "kadın" olduğu için seçmek kalitesizliğe neden olmaktadır. bu durum erkekler için de geçerlidir. pozitif ayrımcılığa karşı olan mutlak eşitliği savunan biri olarak sonuna kadar destekliyorum.
--spoiler--
"Kadın-erkek ilişkisinin doğası, erkeğin kavvam vasfının korunmasına ve aile düzeninde ma'ruf ve meşru çerçevede kadının erkeğe itaat etmesine dayanır. Çünkü erkek ve kadın arasındaki ontolojik bağ eşitliği değil, yaratılıştaki çeşitliliği ve bunun zorunlu sonucu olan farklılığı öngörür" dedi.
Modernliğin bu doğayı tahrip ettiğini savunan Bulaç, modernlik öncesi kadın erkek ilişkisini şöyle yorumladı: "Modernlik öncesinde hak ve hukuk ihlallerine rağmen dinler ve kadim gelenekler "insan merkezli"ydi, bugün kadın merkezli hakim bir söylem ve kültüre doğru giderken, bu insan merkezliliği kaybetmekteyiz."
--spoiler--
yukarıdaki metinde tırnak içindeki cümleleri yazan adamdır. *
bugünkü yazısıyla yılbaşı mevzusunda benim içimden geçirip de derdimi anlatamadığım şeyleri o muhteşem sosyal bilimci yönüyle anlatan yazardır. bana da bu andan itibaren evet yılbaşı kutlamamak gericilik ve yobazlıksa evet gerici ve yobazım demek düşüyor.
peki ya ne yaptığını bilmeden kutlayanlar kendisini nasıl niteliyorlar acaba???
--spoiler--
Son yıllarda bize ait olmayan bir dünyanın zaman, eğlence ve din telakkisinin derin etkisinde olan insanlarımız -buna muhafazakârlar da dahildir- bu ritüellere ve eğlence ayinlerine katılıyorlar. Çam ağaçları süslenip dilekler tutulacak, hindiler kesilip yenecek, sabaha kadar eğlenip içilecek, aile bireyleri ve yakınlar birbirlerine hediyeler verecek. Abu Dabi'de bir otel, sonradan görmenin ve yozlaşmanın somut göstergesi olarak 27 milyon dolara dev bir çam ağacı yaptı. Kurban Bayramı'nda "hayvan katliamı oluyor" diye yeri göğü birbirine katanlar, hindilerle ilgili hiçbir şey söylemeyecekler. Koyun, kuzu ve ineklerin hakları var, hindilerin hakları yok, hayvan bile sayılmazlar.
Kuvvetli zaman telakkisi olan islam dini açısından söz konusu kutlamaların (sevgililer günü, anneler günü, babalar günü, doğum günü kutlamaları) cevazına kapı aralayan hiçbir güvenilir hüküm yokken, böylesine lakayt, rahat ve aldırışsız olmak ancak kendi bilincini artık mihverinde taşımayı önemsemez insanların işidir. Öne sürülen gerekçe basit: Bunda ne var? Yeni bir yılı sevinçle karşılıyoruz, bütün yıl sevinç ve mutlulukla geçsin.
--spoiler-- http://zaman.com.tr/yazar...yeni-yil-hz-isa-noel-baba
"eflatun sokrat'ın, eflatun'un da aristo belini kırmıştı. şanı yüce allah, aristo'nun belini kırma görevini gazali'ye vermişti... "
bir insan bir ilme sahipse böyle bir ifade kullanmaz. ne oluyor ya?
kırkpınar'dan güreş hatıraları mı anlatıyorsun? tabi, abimin anlatmak istediği fikirlerin altı boş. o yüzden sallıyor. geçmişin karanlığına zincirli zihniyet, görüldüğü gibi kendini bu gibi yazarlarla, bu gibi anlatımlarla ortaya koyar.
"ben suudi arabistan'daki uygulamayı savunuyorum. biz artık günah olan bir çıplaklığı vir teşhiri günah olarak görmüyoruz. ben bu erotik, porno yayınlar konusunda suudi arabistan ve i̇ran'daki uygulamları destekliyorum." http://www.medyahayat.com/haber.php?haber_id=31634
önce metalci mütedeyyini üzdü şimdi de türbanlı moda bloggerlarını, küçük esra elönü kopyalarını... gencolar panikte.
özgürlükçü, demokrat ve entelektüel olarak falan tanımlıyorlar ali bulaç'ı sağda solda. her şeyi zıttıyla övmek moda oldu. özgürlüğe, demokrasiye, birikime doyaman.
düşünce dünyamı derinden etkilemiştir. Batı'nın faşizm, komünizm, laiklik, demokrasi, özgürlük gibi kavramlarını islam penceresinden çok güzel açıklıyor kitaplarında. Ona minnettarım.
''Kadın çalıştığı için erkek cinayete itiliyor'' gibi saçma sapan bir şeyler yazıp durmuş Zaman gazetesi yazarı. insanı kendisi ve kendisi gibiler şoka uğratıyor ciddi ciddi. Erkek tecavüz eder bir şekilde savunulur, karısını döver yine savunulur, adam öldürür yine yine yine savunulur ve bütün bu yapılanlar kadınlara bağlanır. Neyin mantığı bu ? Nasıl çalışıyor beyinleri bir anlayabilsem.
Acı elma metaforuna binaen;
Ali bey, islamı kendine benzetmeğe çalıcaşığına
kendi islama yaklaşsın.
Allahın emri ayetler belli değilmidir?
Peygamber efendimizin güzel hadisleri, sünnetleri bilinmezmi?
Lütfen dine yeni birşeyler katmağa çaba harcamayalım.
Kuruluşundan beri AK Partiyi eleştiriyor, yeri gelince de destekliyor, savunuyorum. Eleştiriler son 6-7 aylık meselenin ürünü değil. Hamdolsun aklım ve şuurum yerinde. Kimse beni parayla satın almış değil. Yarın belki milletvekili olur, belki 1915in bakanı olurum diye fikri haysiyetime gölge de düşürmedim. Devletin 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubattaki reflekslerinin son altı ayda harekete geçtiğini görüyorum. Darbelerin hepsini yaşamış insanım. Kodlarda en ufak bir değişiklik yok. Bu son operasyondan da AK Parti dahil bütün dindarların zarar göreceğini söyleyip duruyorum. Olaylar beni doğruluyor. Ergenekonun sadece ulusal solcu kanadı deşifre edildi, asıl muhafazakâr-dindar kanadı olduğu gibi duruyor; AK Partiyi manipüle ediyor.