bir yazı düşünün..
uzun..
iki kişi gelirsiniz yazının başına.
biriniz amma uzun yazı derken diğeri ise bak burasa yoldaş yazıyor der..
bir bakışta onu sezer onu görür onu diler belki de ister..
dervişin fikri ne ise zikri de odur misali, ne ile alakanız varsa onu seçivermeniz. askerde sevgiliniz, tanıdığınız vs var ise misal askerlik ile alakalı her şeye aşina olduğunu gibi açılan başlıklarda bile hemen seçersiniz. postal gördüm az önce, hemen sevgilim aklıma geldi. zor işler bunlar mirim.
karşındaki ne olursa olsun senin aklındakine odaklanmandır. cinselliğe düşkünlüğü olan bir erkeğin, herhangi bir kadın gördüğünde onu insan olarak değil de sadece cinsel bir meta olarak görmesi gibi.
olay ne olursa olsun, kişinin o olayı kendi düşüncesine yontmasıdır. yani bir kuaför, her hangi bir kadın gördüğünde onun direkt saçlarına bakar. meslek icabı algıda seçiçilik yapar. kadın güzel ya da çirkin farketmez ona göre. sadece saç şekline falan bakar geçer. bir cinsi sapık da gözüne kadar kapanmış bir kadın gördüğünde dahi onu çıplak hayal eder ve zevke gelir. bu da o kişinin algıdaki seçiciliğinin sadece cinsellik olduğunu gösterir. ona göre karşıdaki kadınmış, erkekmiş, eşekmiş farketmez. o an aklındaki sadece cinselliktir.
Adım atmanın ve nefes alıp vermenin düşünülerek yapılmadığı gibi beyninde düşünmeden veya fazla sorgulamadan menfaatleri veya çıkarları doğrultusunda ilgisi dahilinde olan konulara yönelmesi ve diğerlerini görmezden gelmesi. For example marangozluk yapan bir kişinin yeni bir mekana girdiğinde ilk dikkatini çeken şeyin odun veya türevlerinden yapılan maddeler olmasıdır.
bir zamanlar gördüğüm psikoloji dersinde işlenmiş bir konudur. çok severdim o dersi, iyi de hatırlarım, lakin bu terim arkadaş arasında çokça kullandığımız, sokakta yürürken dalga geçilesi her şeyi hemen farkeden bana, çok sevgili arkadaşım (bkz: keskin sirke kupune zarar) 'ın 'algıda seçicilik! ' şeklinde kullandığı tabirdir.
kpss eğitim bilimleri dersi çalışan arkadaşımın bu konuları yaşam içerisinde sürekli kullanarak beni sinir etmesi.
pet shop da adam anlatıyor muhabbet kuşunun size alışması için aç bırakın elinizden yem yedirin.
bizim arkadaş atlar bak işte klasik koşullanma. hay ben senin koşuluna.
New York'ta bir grup yemek molasında dışarıya çıkar. Gruptan biri, Kızılderili'dir. Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında ilerlerken, Kızılderili, kulağına cırcır böceği sesinin geldiğini söyleyerek cırcır aramaya baslar. Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam eder. Aralarından bir tanesi inanmasa da, onunla aramaya devam eder. Kızılderili, yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı da onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir cırcır böceği bulurlar. Arkadaşı, Kızılderili'ye: 'Senin insanüstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun? ' diye sorar. Kızılderili ise; bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek, arkadaşına kendisini takip etmesini söyler. Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlar. Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp düşmediğini kontrol eder.Kızılderili, arkadaşına dönerek: "ÖNEMLi OLAN, NELERE DEĞER VERDiĞiN VE NELERi ÖNEMSEDiĞiNDiR. HER ŞEYi ONA GÖRE DUYAR, GÖRÜR VE HiSSEDERSiN." der.
önceden hiç dikkatini çekmiyorken; şimdi her yerde oyuncakçı görmektir. nasıl da hoşuma gidiyorlar! o mağazalardan malum kahramanla ilgili ne var ne yok alıp ona versem rahatlar mıyım acaba? *