iyi ki oscar almamıştır. filmlerdeki gerilimi, insanı çileden çıkartır kimi zaman. izlerken "aha da şimdi bir şey oldu. heh şimdi olacak." demekten geri kalmayız. hayatlar risk altındadır. her şey sınırdadır. pamuk ipliğindedir. bıçak sırtındadır. at sikindedir.
tüm bunlara rağmen bir not: bazı sahnelerin bizim 80'li türk filmlerini andırdığı da doğrudur.
ama iyidir be hitchcock. hiçkoktan iyidir.
sinema tarihinin en büyük yönetmenlerinden birisi olmasına karşın hiç oscar ödülü kazanamamıştır bu usta. sen bir sürü insanı sinema aşığı yap, sırf senin filmini izleyip etkilendiği için insanlar yönetmen olsun, filmler çeksin, ama müzende bir tane oscar olmasın. bu durumdan birileri utanmışta adama yaşam boyu başarı ödülü vermişler. * allah razı olsun.
Sarışınlara karşı zaafı olan yönetmen. Özellikler Grace Kelly'e kafayı takmıştır. James Stewart ve Grace Kelly ikilisine filmlerinde çokça rastlayabilirsiniz. Ayrıca rafadan yumurtaya karşı bir gıcığı vardır. Çoğu filminde yumurtaya sigara basan mı ararsınız, yumurtayı çöpe döken mi arasınız, bir garip yönetmen işte!
the birds ve vertigo gibi filmlerinin üstüne film çekilmemiş usta yönetmen.
filmlerinin tuhaf bir derinliği vardır, gerilimden fazlası söz konusudur çünkü aynı anda tuhaf bir güven duygusu verir. güç sorunlar vardır ama daima bir kurtuluş şansı söz konusudur, insan aklı özeldir duygusu taşır.
gerilim ve korku tarzı filmlerin unutulmaz ve ünlü yönetmeni, denir ki kendisi küçükken üvey babası tarafından yaptığı yaramazlıklar neticesi, karanlık ve kuytu odalara hapsedilmesi neticesi, bu olay onda korku ve gerilim sinemasında ki başarısı için çok önemli bir dayanak noktası oluşturduğu söylenmektedir.
geçen gün artık sabrımın sonlarındayım, dur dedim şuna bir numara yapayım, insanları korkutmak nasılmış öğrensin, yolda yürüyordu, arkasından sinsice yaklaştım cücük hareketi yaptım, bu bi hopladı, anlatamam. yaa dedim işte öyle korkarsın, hadi şimdi biraz da duygusal filmler çek dedim, peki abi ama aklım çıktı bilmiş ol dedi, ehem mehem olur öyle dedim, yoluma devam ettim, korkak bi adammış vesselam.
komedi için charles chaplin ne ise gerilim için de alfred hitchcock o'dur. özellikle (bkz: psycho) şu anda gülünerek izlenecek bir film olsa da korku türünün mihenk taşlarından biridir.
gerilim-korku türündeki filmlerin efsane yönetmenidir.
--alıntı--
alfred hitchcock, 13 ağustos 1899da doğu londra'da, leytonstone, ingilterede doğdu. hitchcock çocukluk yıllarını ailesinin bakkal dükkânında geçirdi. koyu bir katolik olarak yetiştirilen hitchcock, londradaki ıgnatius college adlı cizvit okulunda öğrenim gördü. hitchcock'un okul arkadaşlarınca takılan ismi "cocky" yani "burnu havada" idi.
koyu katolik eğitiminin sebep olduğu "katolik sanatçı" damgasını her zaman yalanladı ve işlerinde dini yönlendirmelerin olduğunu inkar etti. benim için filmlerim ahlak hakkında herhangi bir değerlendirmeden daha önemlidir. dese de günah, suçluluk, ceza ve pişmanlık temaları filmlerinin ana öğeleri olmuştur.
15 yaşındayken babasını kaybeden hitchcock, evlenene kadar annesiyle birlikte yaşadı. ölene kadar oğlunun üzerinde müthiş bir baskı uygulayan anne, ünlü yönetmeni ve karısını tatillerde bile yalnız bırakmazdı. babasını kaybettikten sonra çalışmak zorunda kalan hitchcock, 1920'lerin başında işe reklamcılıkla başladı. ardından da londra universitesinde mühendislik eğitimi aldı. sonrasında ıslington'da ünlü bir amerikan şirketi olan famous players-lasky film stüdyosu'nun londra şubesinde prodüktör yardımcısı olarak çalışmaya başladı. 1920 başlarında sessiz filmlerin ara yazı tasarımlarını hazırlayan hitchcock, bir süre sonra sessiz filmlerin yönetmeni oldu. bu çıraklık döneminde tüm yönetmenlik kariyeri boyunca koruyacağı fikirler oluşturdu.
1922 yılında ilk filmi olan no. 13 ü tamamlanmadı. bunun ardından 1923 yılında ilk kısa filmi olan always tell your husband'ı çekti. ancak kendi tarzını ilk gösterdiği the lodger'ı 1926 yılında çekti. 1929 yılına kadar çektiği sessiz filmlerinde çeşitli efektler kullanarak seyircilerini etkilemeyi başaran hitchcock, ilk sesli ingiliz filmi olan blackmaili de 1929 yılında izleyicilerine sundu.
1934 yılından itibren yaptığı filmleriyle ününü dünya çapına yayan hithcock, 1939 yılında ingiltereden ayrıldı ve hollywooda yerleşti. hollywooddaki ilk filmi rebecca ile 1940 yılında en iyi film dalında oscar ödülünü kazandı.
1946 yılında çektiği notorious adlı filmi hithcock'un o dönemine ait en etkili filmdi. 1948 yılında çekilen, sahneler arası geçişlerin ustaca yapıldığı film olan rope ise, hitchcock'un ilk renkli filmiydi. north by northwest, vertigo, the birds ve psycho gibi geç dönem filmleri ile ününün doruğuna ulaştı. psycho filminde banyodaki kadının bıçaklanma sahnesi bir sinema klasiği oldu.
john russell taylor'ın hitch: the life and times of alfred hitchcock (1978; hitch: alfred hitchcock'ın yaşamı ve dönemi) ile fransız sinemacı françois truffaut'un hitchcock'la yaptığı bir söyleşiyi kaleme aldığı le cinema selon hitchcock (1966; hitchcock, 1987) adlı eserler hithcock'un ününün pekişmesinde büyük rol oynadı.
alfred hitchcock, 19 nisan 1980'de los angeles, abd'de hayata veda etti.
--alıntı--
en kısa ifadeyle, üstattır. tam bir auteur yönetmendir. filmlerinin büyük bölümü kült olmuş ve remake'leri yapılmıştır. ismini gördüğüm filmi gözüm kapalı izlerim... desem saçma olacak sanırım, siz anlayın artık.
tüm yaşamı boyunca bir tek karısi ile cinselliği yaşamış filmlerinde oynayan sarişın güzellere olan ilgisi platonik
boyutlarda kalmış bir röportajında karım ile tanişmasaydım ibne olurdum demiş ve ardındanda impotent olduğunu açıklamıştır.
daha çok son dönemde çektikleri olmak üzere 5-6 filmini izlediğim yönetmen. bence filmlerinde göz boyamaktan başka pek birşey yapmamış. imdb listesinde de baya filminin olması oylamanın kalitesizliğini düşündürdü bende.