enfes bir cümleyle beni benden alan seyredilesi film. ''çok paranız, lüks bir arabanız, güzel sevgilileriniz olabilir ama huzurunuz yoksa hiçbir şeyiniz yoktur. ''
ıssız adam filmindeki adamın aynısıdır. fakat ıssız adam'da ağlayanlar bu filmde gülerler. çünkü aynı olayın komedisini ve eğlendirmeye yönelik olan tarafını incelemiştir bu film. ayrıca alfie'yi izleyen insanlar, ıssız adam'da ağlamamışlardır.
gayet sıradan bir film.
sadece jude law için izlenir mi, orasını bilemem ama bu yakışıklı adamı bile filmde kah sarı, kah turuncu saçla garip bir hale sokmuşlar; işin bu tarafı bile olmamış.
keyifli vakit geçirtecek filmler kategorisine bile giremez kısaca.
--spoiler--
sonda alfie nin üzülüp pişman olup ama hala uslanmadığını ve terkettiği nicki ye geri dönmediğini görmek filmi büyük bir klişeden kurtarmıştır. alfie elkins ne olursa olsun, ne kadar ayrılık yaşarsa yaşasın, ne kadar seks yaparsa yapsın asla evlenmeyi düşünmüyordu. bu yüzden karakteri bana çok tanıdık geldi, çok kadın hiç kadındır ama alfie için önemli olan kadın ve kadınlardır.
--spoiler--
jude law'ın karaktere acayip yakıştığı film. fleabag tarzı anlatım da yine acayip hoşuma gitti. Güzelliğine ve zekasına güvenen, her gün başka bir kadınla beraber olan, birini yedekte tutan, bağlılık ve sevgi sözcükleri duyunca yol verip başka kadınlara koşan zampara bir adamın bu uğurda yaptığı hataları ve hiçte iplememesini izliyorsunuz. Bundan sonrası spoiler olabileceğinden değinmeyeceğim.
Film biraz uzatılıp, final sahnesi üçte ikilik bölümün sonunda yapılsaydı ve buradan sonra yaşanacaklar da bize izletilseydi vermesi gereken mesajı ve duyguları daha iyi verebilirdi.